BIST 9.916
DOLAR 32,54
EURO 34,92
ALTIN 2.442,84

Sigortasız Tarım İşçileri Çözüm Bekliyor!

Türkiye'de yaklaşık 2 milyon geçici tarım işçisi var. Ancak bunların sosyal güvenliği büyük bir sorun. Zira işverenler bunların çoğunu sigortalı göstermiyor. Tarımsal kesimde denetim çok zayıf, kayıt dışılık yüzde 85'lerde.

Türkiye'de yaklaşık 2 milyon geçici tarım işçisi var.

Aşağıda ülkemizin her bir yerinde hangi ürünün bu işçilerce toplandığını gösteriyor.

Edirne’den Kars’a milyonlarca işçi çalışıyor, memleketin dört bir yanında…

Bir kısmı bu işleri boş kaldıkları yaz aylarından yapsa da, ömrünü sadece pamuk, fındık, çay, soğan, sarımsak, karpuz, kavun, kiraz, çilek, kayısı toplama ile geçirenler var.

Ömrü boyunca tek çalışması bu olanlar var.

Yani bu iş geçici bir iş değil, bir çoğu için kalıcı bir iş.

Hayata tutunma yöntemi…

 

***

 

Ancak bunların sosyal güvenliği büyük bir sorun.

Zira işverenler bunların çoğunu sigortalı göstermiyor.

Esasen bu işçiler düzenli olarak çalışan kişiler.

Mahsul toplanana kadar sürekli olarak aynı işyerinde çalışıyorlar…

Yani işverenleri bunları normal bir çalışan gibi sigortalı yapmak zorunda…

Ama ne yazık ki uygulama öyle değil!

Tarımsal kesimde denetim çok zayıf, kayıt dışılık yüzde 85'lerde.

SGK Müfettişleri/Denetmenleri tarımsal sektörü denetlemeye yetişemiyor.

 

***

 

Bu şekilde çalışan tarım işçilerinin Ek-5 dediğimiz özel bir sigortalılık türüyle primlerini kendi ceplerinden ödeyerek ancak emeklilik için sigorta hizmet günü kazanabiliyorlar.

Özel sektör tarım veya orman işlerinde süreksiz çalışan kimselere 5510 sayılı Kanunun ek 5. maddesi ile sigortalı olma imkânı tanınmış bulunuyor.

Bu kimselerin ek 5. madde kapsamında sigortalı olabilmek için sigorta işlemlerini kendileri yapması ve sigorta primlerini kendileri ödemesi öngörülmekte.

Yani primlerini kendi ceplerinden ödemeleri sistemi var…

Oysa bir fabrikada çalışanın primini işvereni ödüyor…

 

***

 

Bu kişilerin primleri daha az tutulmuştu eskiden (2011 yılında 18 gün ödeyip 30 gün kazanıyorlardı).

Şimdi ise bu avantaj ortadan kalktı, dört ay sonra tamamen bitiyor.

Tek avantajı Bağ-Kur’lu sayılmamaları (4/a'lı statüsünde kalmaları), bu sayede daha erken emekli olma ve Bağ-Kurlulara göre daha yüksek maaş alabilme haklarının olması.

Şunu belirtmek lazım, 2008-2011 arasında bu hakları da ellerinden alınmıştı bu işçilerin, Bağ-Kur’lu sayılıyorlardı. Ama neyse ki 2011’deki yasa ile bu yanlıştan dönüldü.

Ama yine primlerini ceplerinden ödüyor işçiler.

Tabi ödeyebilirlerse...

 

***

 

Asgari ücret çok artınca şuan aylık prim tutarı asgari 2 bin 150 Lirayı geçiyor. Bu enflasyonist ortamda üç kurusu biriktirmeye çalışıyor oysa bu işçiler.

Böyle olunca pek çoğu ödememeyi tercih ediyor.

Yani SGK’dan yararlanamıyor.

Yani ömür boyu sigortasız çalışıyor!

Yani gün gelip emekli olamıyor, rapor parası alamıyor, is göremezlik ödeneği alamıyor.

Fiilen sosyal Güvenlik şemsiyesi dışında yaşıyor.

Böylece belki 7200 gün çalışan ama kayıtlarda bir gün bile emeklilik için primi olmayan milyonlar var.

Burada kadınların ve ev halkının görünmez emeği de çok fazla.

 

***

 

Tarımda sürdürülebilirliği bir de bu veçheden görmek gerek.

Tarımda kendine yeter ülke olmanın önemini görmedik mi son Pandemi ve sonrasında Ukrayna Savaşı krizlerinde…

Ama tarımda çalışanların hakkı verilmeden işler yoluna girer mi?

Eken, çapalayan, ilaçlayan, budayan, toplayan, elleri saban ve orak tutmaktan nasır tutan emekçilerin Anayasal hakkı olan Sosyal Güvenlik sağlanmadıkça tarım sektörünün düzgün işlediğinden söz edebilir miyiz?

Tarımsal üretimde AB çalışan standartları böyle mi?

Tarımsal ürünlerin fiyatın iki-üç-dört katına çıkmışken o ürünü üreten nasırlı eller acaba bu artıştan ne kadar hakkını alıyor?

 

***

 

Üretime katkı sağlıyor bu 2 milyon da neden gün gelip yaşlanınca emekli olamıyor, neden sosyal güvenlikte geride kalıyor?

Nasırlı ellerin hakkı yenilen işten hayır ve bereket gelir mi?

Bu iki milyon işçi hem tarım sektöründe denetimin artmasını ve kendilerini sigortasız çalıştıran işverenlerin cezalandırılmasını hem de EK-5 statüsünde ilave düzeltmeler ve iyileştirmeler yapılmasını bekliyor…

Yani bu işçilerin alın terini kurutmadan haklarını vermenin bir yasal yolunu bulmak gerek…

Yoksa tarımda bereket ne yapsak da kaçar…

Yazarın tüm yazıları için:

https://www.internethaber.com/bunyamin-esen-1081z.htm