BIST 9.986
DOLAR 32,41
EURO 34,80
ALTIN 2.435,23
HABER /  MEDYA

PKK orduyu nasıl altüst ediyor?

TSK elindeki büyük imkanlara rağmen PKK'yı neden dize getiremiyor? Kamuoyu bu sorunun cevabını arıyor.

Abone ol

Terör örgütü PKK nasıl oluyor da orduya bu kadar zayiat verdirebiliyor? Karakol basıyor askeri birliklere güpe gündüz saldırabiliyor. Her saldırı bir öncekinin kopyası gibi..

Taraf yazarı Ahmet Altan madalyonun öteki yüzünü yazdı. Altan, "Ordu niye bu kadar aciz bir halde?" diye soruyor. Cevabını da hemen arkasından işte böyle veriyor:

"PKK'lıyı çoban", "kekik toplayanı PKK'lı sanan" generalleri yükselten, sürekli darbe planları yapan, lahikalar yazan, ilkokul çocuklarını bile fişleyen, Cumhurbaşkanlığı seçimlerini aklına takan, başörtülü kadınlarla uğraşmayı marifet sanan, "baskın olacak" bilgisini aldıktan sonra Dağlıca'da olduğu gibi PKK'nın geleceği yolları açan, Ergenekon'u savunmak için kendini parçalayan bir ordudan başka ne beklersiniz?
Bu ordu, ordu değil.
Başka bir şey.
Daha ziyade siyasi bir parti olarak şekillenmiş.
"Siyasi iktidarı" savaştan beslendiği için de "savaşı" asla bitirmeyecek biçimde "konuşlanmış", ordu çok kalabalık olduğu için PKK orduyu hiçbir zaman yenemeyecek ama bu savaş da hiç bitmeyecek.
Biz bu ordunun aslında "ordu" olmadığını ne zaman anladık?
Bir iki yıl oldu.
Anlaşılıyor ki yıllardır bu yetersizliği sürdürüyor ordu, asker kılığındaki yoksul çocukların ölümüne aldırmıyor ve onları cepheye gönderiyor.
Otuz üç asker olayında olduğu gibi bazen kendisi silahsız erleri PKK'nın kucağına sürüyor."

SENTEZ TÜRKİYE'Yİ KURTARIR

Ordunun gerçek yüzünü medyanın gizlediğini savunan Altan, 30 yıldır aynı sahnenin sergilendiğini yazdı. AK Parti iktidarı ile başlayan değişime dikkat çeken yazar, ordu, yargı, CHP, "devlet zengini" dörtlüsüne karşı ortaya çıkan yeni gücü tarif ediyor. Dahası tez ve antitezin çarpışmasından ortaya çıkacak olan sentezin Türkiye'nin kurtuluşu olacağını söylüyor.

Yazara kulak veriyoruz:

"Şimdi, biri halkın, diğeri devletin desteğine sahip bu "iki sermaye grubu"nun çatışmasını yaşıyoruz.
Bu çatışma, eskinin bütün eksikliklerini, bozukluklarını, suçlarını ortaya seriyor.
Ama "yeni sermaye" sürekli bir çatışma yaşadığından ve bir yanıyla "eskinin" zihnî egemenliğinden kurtulamadığından, "geleceğin" temelini güçlü bir şekilde atamıyor.
Avrupa yolunda kararlı bir şekilde yürüyemiyor, demokrasiyi tam oturtamıyor, Kürt açılımını başlatıyor ama Kürtlere haklarını veremiyor, Anayasa'yı değiştirmek istiyor ama tam değiştiremiyor.
Ama bu "yarım yarım değişiklikler" ve "açılımlar" bile Türkiye için büyük bir değişiklik, daha da önemlisi, bu "yarım açılımlar ve yarım değişimler", gelecekteki büyük değişimin kapısını açıyor, "eskinin" mutlak baskısını kırıyor.
Zaten onun için Ergenekon yakalanıyor, darbeciler yargının önüne çıkarılıyor, ordunun gerçek yüzü açıkça görülüyor.
Daha "diyalektik" bir anlatımla söylemeye çalışırsak, "eski" teze karşı, yeni bir "antitez" çıktı, bunların çatışmasından bir "sentez", yeni bir sonuç çıkacak.
Bu "sonuç" bugünkü durumdan çok daha iyi olacak.
Karşımızdaki iki gücün "uzlaşması" gerektiğini söyleyenlere aldırmayın, Türkiye'nin geleceği, bunların asla uzlaşmadan, yeni bir "sentez" yaratana kadar "çatışmasında" yatıyor."