BIST 9.525
DOLAR 32,51
EURO 34,70
ALTIN 2.485,28
HABER /  POLİTİKA

Nurettin Canikli: Kemal Kılıçdaroğlu o açıklamasıyla 'evet' demiştir

Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, katıldığı canlı yayında gündeme dair önemli açıklamalar yaptı. Canikli'nin hedefinde yeni sisteme ilişkin gaf yapan Kılıçdaroğlu vardı.

Abone ol

Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, yeni sistemde başbakanlık ile cumhurbaşkanlığı arasında yetki kavgası çıkacağını iddia eden ve başbakanlığın kalkacağını bilmeyen Kılıçdaroğlu'na yüklendi.

Yaptığı gafla AK Parti'nin hedef tahtasına konulan Kılıçdaroğlu için Canikli, "Bu iki başlılığı ortadan kaldıracak sisteme Sayın Kılıçdaroğlu, o gün 'evet' demiştir. " ifadelerini kullandı.

Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, A Haber canlı yayınında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu ve soruları yanıtladı.

Suriye ile ilgili bir soru üzerine Canikli, söz konusu bölgedeki mücadelede zamana karşı yarış halinde olunduğunu ve ne yapılması gerekiyorsa bir an önce yapılması gerektiğini söyledi. 

Canikli, Suriye konusunda içinde bulunulan şartların beklemeyi mümkün kılmadığına işaret ederek, farklı ülke ve güçler tarafından desteklenen kuvvetlerin birbirine çok yakın olduğunu, bu nedenle sıkı bir koordinasyon sağlanması gerektiğini aksi halde hiç kimsenin öngörmediği gelişmelerin yaşanabileceğini vurguladı. Masada çok fazla aktörün yer almasıyla çözüme ulaşılmasının önemine de dikkati çeken Canikli, bölgede en belirleyici güçlerin bir araya gelerek oluşturduğu toplantıdan olumlu sonuç çıkmasını beklediğini ifade etti.

KARARLILIĞIMIZDA HİÇBİR GERİ ADIM SÖZ KONUSU DEĞİL"

Canikli, "Türkiye'nin Münbiç'e yönelik kararlılığı konusunda son gelişmeler sonrasında neler söylenebilir?" şeklindeki soruya, "Kararlılığımızda hiçbir geri adım söz konusu değil. O bizim için son derece önemli hedeflerden bir tanesidir." yanıtını verdi.

Kılıçdaroğlu ne demişti?

Kılıçdaroğlu konuk olduğu radyo programında yeni anayasa değişikliğiyle ilgili olarak şunları söylemişti:

"Diyelim ki yeni modeli kurduk. Halk seçti cumhurbaşkanını... Başbakan da başkası oldu. Cumhurbaşkanı başka bir partinin genel başkanı, başbakan başka bir partinin genel başkanı... Asıl kavga o zaman çıkacak. Niye bunu söylemiyorlar millete, neden bu anlatılmıyor millete?"

Suriye konusunda her gün yeni gelişmeler yaşandığını ve hamleler yapıldığını belirten Canikli, "Bizim de hamlelerimiz var, elbette yapıyoruz da. Ama ila nihaye bu şekilde gitmez. Bir anda, tamamen gayri iradi diyebileceğimiz bir durumda, konumda bir bakıyorsunuz öngörülmeyen hadiseler yaşanmış. Burada amaç belliyse, hedef aynıysa o zaman aynı noktada buluşmak sorun olmaz. Ki öyle olduğunu zannediyoruz, öyle olduğu söyleniyor hem Rusya hem Amerika tarafından." ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin Münbiç ile ilgili yaklaşımının terör veya terörden beslenen siyasi oluşumlara izin vermeme yönünde olduğunu aktardığını ve ABD ile bu konuda bir mutabakat sağlandığını anımsatan Canikli, Türkiye'nin anlaşmaların, verilen taahhütlerin yerine getirilmesini istediğini dile getirdi. Canikli, söz konusu bölgede etnik yapının önemine işaret ederek, herhangi bir değişiklik oluşturulmasının bütün bölgenin terörize olmasına neden olacağını ve çatışmaları tetikleyeceğini söyledi. Etnik yapılara dokunulmaması gerektiğini vurgulayan Canikli, şöyle devam etti:

"Bizim baştan beri ana politikalarımızdan bir tanesi de bu bölgede, hiçbir şey değişmesin, adeta müktesepler korunsun, o beldelerin etnik ve demokratik yapısı nasılsa oralarda herhangi bir değişiklik söz konusu olmasın. Hiçbir ülke böyle bir adım atmasın. Buna yönelik çabaların olduğunu da biliyoruz. Bazı ülkelerin oralarda tamamen mezhepsel yaklaşımla alan açma, nüfuz alanını genişletme politikaları ürettiğini biliyoruz. Bu, kısa dönemde o ülkeler açısından kazanım gibi görünse bile, kesinlikle onların ve bütün bölgenin ateşe atılması anlamına gelir. Bu denge değiştikten sonra hiçbir şey orada kalmaz.... Aklı başında her ülkenin, siyasetçinin, devlet adamının mutlaka orada yapması gereken statükonun korunmasıdır. Bunu anlatıyoruz, bıkmadan usanmadan anlatmaya da devam ediyoruz. Bizim orada bulunma nedenimiz o. Yoksa bizim ne El Bab ile ne başka bir yerle toprak noktasında herhangi bir işimiz olmaz. Orayı tamamen ateşe atacak politikaların önüne geçmemiz gerekiyor, Türkiye bunun mücadelesini veriyor. O ülkelere anlatıyoruz, herhalde ikna edeceğiz."

"MİLLETLE PROBLEM YAŞAYAN CHP"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Suriyeli sığınmacılara vatandaşlık verilmesinin referanduma götürülmesi gerektiği yönündeki açıklamaları anımsatılarak, buna ilişkin değerlendirmesinin sorulması üzerine de Canikli, şu yanıtı verdi:

"Bunlar gerçekte çok sığ düşünceler. Türkiye'nin şu an itibarıyla gündeminde böyle bir konu yok. Sayın Kılıçdaroğlu, tamamen başka nedenlerle, siyasi kaygılarla konuyu başka bir yere çekmeye çalışıyor. Eğer bu konuda bir çalışma yapılacaksa oturulur, konuşulur, Türkiye'nin menfaatine olacak adımlar atılır. Burada temel yaklaşımımız ülkemizin ve vatandaşlarımızın menfaati olacaktır. Ne getirir, ne götürür bu ayrıntılı olarak konuşulur, değerlendirilir. Ona göre elbette vatandaşımızın kanaatini her zaman alıyoruz zaten, en kolay sandığa giden vatandaşın karşısına çıkan siyasi organizasyon AK Parti'dir. Sayısız kereler bunu ispat ettik. Esas vatandaşla, milletle problem yaşayan CHP'dir. Yeni değil bu, geçmişten beri böyle. Şimde çıkıp gündemde olmayan bir konu üzerinden politika yapmak, insanların hassas olduğu konuları kaşımaya çalışmak etik bir davranış değildir. Bunu Sayın Kılıçdaroğlu hep yapıyor. Bu, bizim için sürpriz değil."

Canikli, Kılıçdaroğlu'nun "Seçimlerde yüzde 10 barajını kaldıralım, yüzde 1 alan parti başkanı da Meclis'te temsil edilsin" önerisinde bulunduğunun hatırlatılması üzerine de "Kılıçdaroğlu akıllanmadı, terör örgütünün siyasi uzantısı olan HDP'ye alan açmak için bunları talep ediyor yoksa demokratik standartların yükseltilmesi, temsilin güçlendirilmesi anlamında bir talebi yok. Tamamen terör örgütünün siyasi uzantısı olan HDP'nin Meclise rahat girmesini sağlamak amacıyla... Son kamuoyu araştırmalarında HDP'nin 7'nin altına düştüğü şeklinde görüşler var. Kılıçdaroğlu bütün her şeyi bırakmış, dolaylı bir şekilde teröre destek veriyor. Çünkü terör örgütünün siyasi uzantısına bu anlamda destek vermek demek, teröre destek vermek demektir. Şu anda ne CHP'nin ne de diğer normal siyasi partilerin böyle bir talebi söz konusu değil, kamuoyu anketleri dikkate alındığında tek barajla sıkıntısı olan HDP'dir. Dolayısıyla yine HDP'ye destek veriyor, dayanamıyor." değerlendirmelerinde bulundu.

"KILIÇDAROĞLU PARTİSİNE GÜVENMİYOR"

CHP'nin referandum çalışmalarında geniş bir "hayır" cephesi bulunduğunu hatırlatan Canikli, CHP'nin imaj ve görüntüsünü bozabileceği endişesiyle "HDP, FETÖ'ye ve PKK'ya kampanyaları noktasında kamuoyunun önüne fazla çıkmamaları ve geride durmaları" tavsiyesinde bulunduğunu söyledi. Canikli, "CHP'nin 'hayır' kampanyasıyla kendileri açısından yaptığı politikanın temelinde bu yatıyor. Hatta kendi partisini piyasaya sürmüyor, kendi partisinin kurumsal kimliği altında bir propaganda yapma cesareti yok CHP'nin. CHP'nin millet nezdinde itibarının olmadığını biliyor, CHP'nin bayrağı altında böyle bir kampanya yürütmesinin bu kampanyayı olumsuz anlamda etkileyeceğini düşünüyor. 'Adeta CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu, partisine güvenmiyor, hatta partisinden utanıyor', diyebiliriz."

CHP'nin bu şekilde referanduma yönelik yeni bir taktik denediğini belirten Canikli, şunları kaydetti:

"O açıdan 'Vatandaşı kandırabilir miyiz?' Son derece mütebessim, hepsine bakıyorsunuz, tanımasak CHP'yi, biz bile inanacağız. Ne derseniz deyin herkese, vatandaşa gülüyorlar, çok nazikler, bugüne kadar görmediğimiz bir nezaket. Ben 2002'den beri aktif siyasetin içerisindeyim, uzun süre grup başkanvekilliği görevinde bulundum. Bu vesileyle onlarla sürekli Mecliste birlikteydik. Onların yaklaşımlarını, tavırlarını görüyoruz. İnanılmaz bir hava değişimi söz konusu CHP'de. Hatta hakaret etseniz bile yine tebessüm ediyorlar. Çok ani bir değişim tabii. Tanımasak bizi bile kandıracaklar ama biliyoruz. Daha düne kadar Meclis Genel Kurulunu terörize eden, kavgaların, çatışmaların... İçeride ve dışarıda. Güvenlik güçlerine karşı sokaklarda terör örgütleriyle yan yana duran, onlara taş atan, küfreden, sayısız örnekleri var, milletvekillerinin ayaklarını ısıran CHP gitmiş, bugüne kadar hakaretin haddi hesabı olmayan CHP gitmiş..."

"CHP ROL YAPIYOR"

Canikli, CHP'lilerin AK Parti'ye 'AKP' şeklinde hitap ederken şimdi doğru şekilde kullanmaya başladıklarını, Cumhurbaşkanı'na "Sayın Cumhurbaşkanı" diye hitap ettiklerini de ifade ederek, bunun samimi olmadığını söyledi. Canikli, "Bir anda değişir mi kocaman bir organizasyon, yüzbinlerce insanın tavrı, yaklaşımı, yöneticiler için söylüyorum elbette bunları, değişmez tabii ki rol yapıyorlar." dedi. 

Başbakan Yardımcısı Canikli, Kılıçdaroğlu'nun "cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde başbakan ile cumhurbaşkanının anlaşamayacağı" yönündeki açıklamasına ilişkin de bunun çok vahim bir hata olduğunu ve başka bir ülkede bu tür bir "gaf" yapan siyasi parti liderinin görevde kalamayacağını belirtti.

Kılıçdaroğlu'nun ya yeni cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin temel parametrelerini bilmediğini  ya da bildiği halde o anda unuttuğunu ifade eden Canikli, şu andaki sistem için ise bu açıklamanın doğru olduğuna işaret etti. Mevcut sistemde başbakan ve cumhurbaşkanının görüş ayrılığına düşmesi halinde bir çatışma ortamı oluştuğunu anlatan Canikli, yeni sistemde yetkilerin tek elde toplandığını ancak yeni sistemin "tek adam" yönetimini de getirmediğini vurguladı.

İngiltere, Almanya gibi ülkelerde yürütme yetkilerinin tek elde toplandığına dikkati çeken Canikli, Kılıçdaroğlu'nun yeni sistemin çatışmayı ortadan kaldırarak, her zaman güçlü yönetimleri garanti edecek mekanizmayı getirdiğini çok iyi bildiğini ve bunu itiraf ettiğini dile getirdi.

"KILIÇDAROĞLU O İFADE İLE EVET DEMİŞTİR"

Canikli, "Esasında Sayın Kılıçdaroğlu'nun o açıklaması, 16 Nisan'da kamuoyunun görüşüne sunacağımız cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin Kılıçdaroğlu tarafından kabul edilmesi ve 'evet' denilmesidir. Kılıçdaroğlu, o ifadeyle 'evet' demiştir. Çok net bir şekilde. Yani 'hayır'ları siyasidir, 'hayır'ları yönlendirilmiştir ama gerçek düşüncesi bu iki başlılığı ortadan kaldıracak sisteme Sayın Kılıçdaroğlu, o gün 'evet' demiştir. 

Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, kurlardaki dalgalanma konusunda Türkiye'nin dip noktadan çıkmaya başladığını ve bu çıkışın devam ettiğini belirterek, "Çıkarken ufak tefek dalgalanmalar olur. Volatilitenin çok yüksek olduğu dönemler geçti." dedi.

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları Fitch ve Moody's'in Türkiye'nin 2017'de yüzde 2,3-2,4 civarında büyüyeceği ve Fitch'in yıl sonunda dolar kurunun 3,80 lira olacağı yönündeki açıklamalarının hatırlatılması üzerine Canikli, derecelendirme kuruluşlarının çok sığ analiz yöntemleri olduğunu söyledi. 

Söz konusu kuruluşların geçmişte Türkiye'ye ilişkin tahminlerinde sık sık revizyon yapmak zorunda kaldıklarının altını çizen Canikli, "Büyüme rakamlarımız kesinlikle uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının tahminlerinin daha üzerinde olacaktır. En ufak bir tereddüt görmüyoruz." diye konuştu.

Canikli, söz konusu kuruluşların kurun şu anki seviyesine göre tahminlerde bulunduğuna ve her zaman en kötü senaryolu esas aldıklarına işaret etti.

Canikli, aldıkları tedbirler sayesinde piyasada talebin canlandığına dikkati çekerek, KOBİ'lere ciddi bir kredi alanı oluşturduklarını, gerekli şartları taşıyan ve talepte bulunan 460 bin KOBİ'nin tamamına yaklaşık 10,8 milyar lira faizsiz kredi kullandırılacağını hatırlattı.

Mobilya, beyaz eşya ve konut sektörüne yönelik önemli vergi indirimleri yaptıklarını kaydeden Canikli, "İnşallah bu hafta Bakanlar Kurulundan 250 milyar liralık yeni bir kredi hacmi için karar çıkıyor. KOBİ'ler dışındaki firmaları da kapsayan çok ciddi bir kredi hacmi açtık." dedi.

Geçen yılın büyüme rakamlarına ilişkin beklentilerinin sorulması üzerine Canikli, "Daha önce öngördüğümüz rakamın bir miktar altında gelebilir. Bu da 2016 üçüncü çeyrek büyümesinin negatif olmasından kaynaklanıyor ama bunların (kredi derecelendirme kuruluşları) söylediğinin üzerinde gerçekleşecektir." değerlendirmesinde bulundu.

         

FED'İN FAİZ ARTIRIMI FİYATLANDI, BASKI OLUŞTURMAZ

ABD Merkez Bankasının 15 Mart'ta, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının ise ertesi gün faiz kararını açıklayacağının hatırlatılması üzerine Canikli, piyasaların Fed'in faiz artırımı beklentisini büyük oranda satın aldığını söyledi.

Canikli, faiz artışının gerçekleşmesinin piyasalarda ilave bir dalgalanmaya yol açmayacağını dile getirerek, şöyle devam etti:

"Elbette bununla ilgili kararı Merkez Bankası verecektir. Merkez Bankasının nasıl bir karar alacağını bilemeyiz. O konuda herhangi bir yönlendirmemiz de söz konusu olmaz. Elbette ki düşüncelerimiz vardır ama bu konuda Merkez Bankası para politikalarını uygulama konusunda özerkliğe sahiptir. Dolayısıyla Merkez Bankası bütün bu gelişmeleri dikkate alarak kararını verecektir. Şu an itibarıyla Fed'in mart ayında faiz artıracağı beklentisine yönelik piyasalarda bütün rakamlar fiyatlanmıştır. Eğer faizi artırmazsa bu daha olumlu bir havanın oluşmasına yol açar, artırım olursa da baskı oluşturmaz." 

Kurlardaki ani iniş çıkışların ne kadar süreceğine yönelik görüşünün sorulması üzerine Canikli, kurlardaki dalga boyunun azaldığını ve azalmaya devam edeceğini daha önce söylediğini anımsattı. Bu görüşünün gerçekleştiğini belirten Canikli, "Türkiye, dip noktayı gördü. Dipten çıkmaya başlamıştı ve o çıkış devam ediyor. Çıkarken ufak tefek dalgalanmalar olur. Volatilitenin çok yüksek olduğu dönemler geçti." ifadelerini kullandı.

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarının kurlarda dalgalanmayı artıran bir etken olarak karşılarına çıktığını anlatan Canikli, bu kuruluşların açıklamaları ve not kararlarının ilgili ülkede volatilitenin yükselmesine neden olduğunu söyledi.

Canikli, söz konusu kuruluşların Türkiye'ye ilişkin en olumsuz kararları verdiklerinin altını çizerek, "Dolayısıyla bundan sonra dalgalanma oluşturacak notları, açıklamaları kalmadı." dedi.

 Talebin yukarı doğru çıkmasına paralel olarak Türkiye'nin dip noktadan yükselmeye başladığını vurgulayan Canikli, talep artışlarının üretim rakamlarına da yansımaya başladığını kaydetti. 

Gelecek dönemde bu çıkışın ivme kazanacağını anlatan Canikli, "Bunlar da işsizlik rakamlarını aşağı, büyüme rakamlarını yukarı çekecek. Aynı şey enflasyon için de geçerli. Özellikle ikinci yarıdan itibaren enflasyon rakamlarındaki düşüşleri hep birlikte göreceğiz." diye konuştu.

 "DEVLET BAHÇELİ'NİN ÇIKIŞI SON DERECE VATANSEVERDİR"

Başbakan Yardımcısı Canikli, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, AK Partili bakanların bazı etkinliklerinin Avrupa ülkelerinde engellenmesi üzerine "Sayın Cumhurbaşkanı Avrupa'ya gidecekse ben de onunla giderim" yönündeki açıklamalarının anımsatılarak, değerlendirmelerinin sorulması üzerine şunları kaydetti:

"Buna yönelik iradeler daha önce ifade edildi. Sayın Bahçeli'nin bu çıkışı son derece vatansever bir çıkıştır. Çünkü AB, başta Almanya olmak üzere, bu kampanyada taraf olmuştur, oradan 'hayır' kampanyası yapanların yanında yer almıştır. Onları desteklemektedir, bu yeni değil, Almanya'nın, epeyden beri Avrupa'nın terör örgütlerine kucak açtığını, her türlü finansal destek sağladığını biliyoruz. Buna en son FETÖ de dahil edildi. Buradan Türkiye'den kaçan FETÖ mensuplarının Almanya'da çok rahat bir ortamda yaşayabildikleri, hayatlarını idame ettirebildikleri ve Almanya devleti tarafından korunduklarını biliyoruz. Türkiye'ye karşı terörist faaliyetlerle bulunan kim varsa maalesef Almanya ve Avrupa bunlara kucak açıyor ve destekliyor. Sayın Bahçeli de bunu biliyor, Almanya'ya karşı Cumhurbaşkanımızın çıkışına refleks vermesi, böyle bir olumlu destek vermesi hem takdire şayan hem de gerçekten olayların perde arkasını kavrayan, bilen bir devlet adamı hassasiyetinin de yansımasıdır aynı zamanda."

BAHÇELİ AK PARTİ, BAŞBAKAN MHP MİTİNGİNE KATILIR MI?

"Ortak AK Parti ve MHP mitingi olmasa bile Sayın Bahçeli'nin AK Parti, Sayın Başbakanın MHP mitingine katılması söz konusu mu?" sorusuna karşılık da Canikli, "Olabilir, 'olmaz' diye bir yaklaşımımız söz konusu değil. Daha önce de söz konusu oldu. Sonuç itibarıyla bir kampanya yürütülüyor, iki siyasi partinin de hedefleri aynı ve gerekçelerin de önemli bir bölümü aynı." yanıtını verdi.

MHP ve AK Parti'nin gerekçelerinin mevcut sistemin kriz ürettiği ve yeni sistemle Türkiye'nin güçlü yapısının takviye edileceği yönünde olduğunu anlatan Canikli, "Amacımız da aynı, yöntemlerimiz de. Olabilir, bunların hepsi söz konusu olabilir. Önümüzdeki günlerde göreceğiz." değerlendirmesini yaptı.