BIST 9.882
DOLAR 32,46
EURO 34,84
ALTIN 2.447,50

Mursi’nin şehadetine sevinip “Darısı Erdoğan’a” diyenler!..

Bu ülkede Mursi’nin şehadetine sevinip “Darısı Erdoğan’a” diyen alçaklar varken; “Seni Mursi’nin kaderine terk etmeyeceğiz Reis” dememek mümkün mü? Sözüm şudur ki İstanbul seçimi artık beka seçimi haline gelmiştir.

Tarih 24 Temmuz 2012…
O Mısır'ın 5 bin yıllık kadim tarihinde seçilmiş ilk Cumhurbaşkanıydı…
Toplumun yüzde 50 oyunu alarak seçilmişti...


 Balkon konuşmasında şöyle haykırıyordu…
“Mısır halkı bundan önce çok sabretti. Hastalıklardan, açlıktan, zulümden, baskıdan, dolandırıcılıktan, sahtekarlıktan çok çekti. Biz etrafımıza bakıyorduk ve Mısır halkı ne zaman yönetimde söz sahibi olacak diyorduk?

İşte bugün tüm dünyanın bu büyük kahramanlığı gördüğü gibi yönetimin sahibi sizsiniz.
Yarın daha iyi olacak inşallah.

Ben sizin en iyiniz olduğum için burada değilim. Allah’ın lütfü ve sizin seçiminizle buradayım. Hepinizin önünde verdiğim sözleri ve taahhütleri yerine getirmek için elimden geleni yapacağım.

Mısır Mısırlılarındır. Hukuk karşısında hepimiz eşitiz. Bu vatan için hepimizin görevleri var. Benim haklarımdan çok yükümlülüklerim var. Aranızda adaleti ve hakkı sağlamam için bana yardım ediniz.
Allah’a itaat etmem için bana yardım ediniz. Eğer Allah’a isyan edersem size söz verdiğim şeyleri yapamam. O zaman bana itaat etmeyin.”

Kim di bu adam;
Muhammed Mursi…
 
ABD hazmedememiş darbe hazırlığına başlamıştı..
Mursi bunu hissediyordu..
Darbe öncesi katıldığı bir programda hafızalardan silinmeyecek şu açıklamayı yapıyordu.
 “Vatanımızın aslanlarını öldürüp de,
kendinizi düşmanların köpeklerine yedirmeyin.”
Oyunu görüyordu..
 
Aradan  daha bir yıl geçmedi…
Tarih 3 Temmuz 2013…
Savunma Bakanı ABD uşağı Sisi tarafından gerçekleştirilen ABD destekli askeri darbe ile görevinden alınıp hakkında dava açılarak tutuklandı. (Darbeci SİSİ Cumhurbaşkanı oldu)
Mursi çok ağır şartlarda hücre hapsine tutularak, tedavi hakkı gibi en sıradan haklardan dahi mahrum edilip ölüme terk ediliyordu…
 
Öyle bir adamdı ki cezaevinden şunu yazıyordu…
“Tutuklu bulunduğum zindanda Kuran-ı Kerim bulundurmamı yasaklamışlardı.
Unuttukları bir şey vardı:
Otuz beş yıldır ben Kuran’ı ezberinde bulunduran biriydim.
İstediğim şey sadece Kuran’a ellerimle dokunabilmekti”
Ne anlamlı değil mi?
Peki bugün Mısır ne halde?
Sisi ile Haçlı’nın, Siyonistlerin elinde oyuncak …
 
Sonunda ABD ve İsrail uşaklarının yargıladığı mahkemede şehit oldu…
Ne yazık ki tarih onu haklı çıkardı…
Vatanın aslanı köpeklere yem ediliyordu..
Netesadüf ki 17 Haziran, onun 2012 Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunda 1. çıktığı tarihti.
 
Allah rahmet eylesin nurlar içinde yatsın…
Bizler  onun bağımsızlık mücadelesine şahit olduk…
Rabbim de“Son mahkemede” ona şahit olsun…
Söylenecek söz şudur ki;
Sen kazandın, çağın firavunları kaybetti!
 
İsrail Başbakanı Netanyahu açıktan ne söylemişti;
“Mursiile iletişim kurmaya çalıştık. Ancak o bize işgalci bir düşman olarak bakıyordu. Bu yönetimi ortadan kaldırmak için bir yolunu bulmak gerekiyordu. Gazze ile ilgili konuşmasını gördükten sonra buna kesin kanaat getirdik ve darbeye ortak olduk.”

Pusu apaçık kurulmuş..
Peki Mursi’ nin başına gelen bize ne anlatıyor..
Sevgili okurlar…


Bu fotoğraftaki kişi Recep Tayyip Erdoğan da olabilirdi…
Şayet 15 Temmuz hain darbe girişimine karşı “halk darbesi”olmasaydı, nelerin olabileceğini tahmin etmek zor muydu?
Seçmek bizim elimizde…
Ama seçtiğimizi koruyabilirsek…
15 Temmuz gecesinin kahramanı Türk milleti, oyunun bitmediğini görmeli ve bu kez de Mursi’den üzerine düşen  dersi çıkarmalı…
Oyun sürüyor...
Şöyle bir hatırlayın...
Gezi olayları…
17-25 Aralık yargı kumpası…
15 Temmuz hain darbe girişiminde…
Hedef kimdi?
Tayyip Erdoğan…

Şimdi de İstanbul seçimi...

Yine hedef Tayyip Erdoğan!..
Bugün İstanbul seçimlerinin de asla ve asla bir Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi olmadığının artık net bir şekilde ortada.
Hedef; İstanbul üzerinden bütün dünyaya  “Bağımsız Türkiye” vurgusu yapmaya devam eden, kontrol edemedikleri güç olan Tayyip Erdoğan’ı devirip Türkiye’de iktidarı ele geçirmek…

Tablo net;
ABD’si, AB’si, İsrail’i, Yunan’ı, Ermenisi bir olmuş…
FETÖ’sü, PKK’sı, DHKP-C’si, PYD’si bir olmuş…
Kime saldırıyor?
Tayyip Erdoğan’a…
En acısı CHP’si, İYİ Partisi, SP’si, HDP’si onlarla birlikte aynı hedefe saldırıyor…
Ne için?

S-400’leri almamamız , Akdeniz’de doğal gaz aramamız için ABD tehditlerine, İsrail ve Batı karşıtlığına baktığımız zaman İstanbul sandığının ne anlam taşıdığı görmemek mümkün mü?

Rahmetli Erbakan hocanın çok çarpıcı bir sözü vardı.
Demişti ki;
“Siyasetle ilgilenmeyen Müslümanları,
Müslümanla ilgilenmeyen siyasetçiler yönetir.
Yani kimi seçtiğimizi iyi düşünmeliyiz.
Toprağın üstünde yapılanlardan toprağın altında da sorumluyuz.”
 
Bu kadar net...
Hele hele bu ülkede Mursi’nin şehadetine sevinip “Darısı Erdoğan’a”diyen alçaklar varken bu millet 15 Temmuz gecesi gibi “Seni Abdülhamit’in yalnızlığına, Mursi’nin kaderine terk etmeyeceğiz Tayyip Erdoğan”diye haykırır..

Diyeceğim şu ki İstanbul seçimlerine umut bağlayan birbirine benzemez  iç ve dış işbirlikçilerin topluca saldırmalarını görünce  "BU SEÇİM BEKA SEÇİMİDİR" dememek mümkün mü?

İstanbul Türkiye'dir...

Şems-i Tebriz-i der ki;

"Çukur kazanlar o çukura kendileri düşer.

Bu sistem karşılıklar esasına göre işler.

Ne bir katre hayır karşılıksız kalır, ne katre şer.

O'nun bilgisi dışında yaprak bile kıpırdamaz.

Sen sadece buna inan! "

İşte Tayyip Erdoğan buna inanıyor...

Duası belli, Duyanı belli,

Gerisi Takdir-i ilahi