BIST 10.740
DOLAR 32,21
EURO 35,02
ALTIN 2.509,93
HABER /  GÜNCEL

Mısır devrimi sonrası güvensizleşen Sina

BBC muhabiri Tim Whewell, Mısır'ın kuzeyindeki, yoğunluklu olarak Bedevilerin yaşadığı Sina çölünde, Mübarek sonrası dönemde hukuksuzluğun arttığını anlatıyor.

Abone ol

Mısır'ın kuzeyindeki Sina çölü, hukuksuzluğun sık yaşandığı bir bölge.

Bölgenin Bedevi sakinleri, merkezi hükümet tarafından ihmal edilmek ve baskı görmekten şikayetçi.

Mısır'ın kuzey Sina sahilinde, genç su mühendisi Fuat (adı güvenlik gerekçesiyle değiştirilmiştir) ile bir otelde, havuz kenarında oturuyoruz.

Fuat, "Bu benim yeni Kalaşnikof'um diyor," ve devam ediyor, "Devrimden önce, ihtiyacım yoktu, ancak şimdi ailemi korumak için gerekli. Burası gittikçe daha tehlikeli bir yer oluyor."

Geriye taranmış saçları, kot pantolon ve tişörtüyle Fuat, herhangi bir orta sınıf Mısırlıdan farksız.

Binlerce gösterici gibi, o da Şubat ayında Hüsnü Mübarek'i deviren Tahrir Meydanı'ndaki protestolara katılmış.

Ancak Fuat, bir Mısırlıdan önce Bedevi, yani yüzyıllardır Sina yarımadasını arşınlayan aşiretlerden birine mensup.

Sina, bir zamanlar kara köprüsü görevi görüyormuş.

İncil'e göre, İsraillilerin, Mısır'dan vadedilen topraklara yaptıkları 40 yıllık yürüyüş buradan geçmiş.

Ancak, Sina yakın geçmişte Mısır-İsrail savaşlarının gerçekleştiği topraklar oldu.

Silah kaçakçılığı

Bedeviler iki ateş arasında kalmış durumdalar.

Mısır'ın Sina bölgesini 1982 yılında İsrail işgalinden geri almasından bu yana ayrımcılıkla karşı karşıya kalmalarının bir nedeninin de bu durum olduğunu söylüyorlar.

Ahmet Salama isimli genç adam, "Eğer Bedeviyseniz, asker ya da polis olamıyorsunuz. Diplomat olmak için başvuramıyorsunuz" diyor.

Salama, "Belki İsraillilerle ilişkimiz olduğundan şüpheleniyorlardır, ama böyle bir şey yok" diye devam ediyor sözlerine.

Mübarek iktidarının son yıllarında, Sina çölü ülkenin en güvensiz yerlerindendi.

Gazze Şeridi'ne silah ve inşaat malzemesi ve İsrail'e kaçak işçi taşıyan kaçakçılara operasyon düzenleyen polisler, Bedevilerle girdikleri silahlı çatışmalarda hayatını kaybediyordu.

2004 ile 2006 yılları arasında, Kızıl Deniz kıyısındaki tatil köylerinde meydana gelen ve 130 kişinin ölümüne yol açan bombalı saldırılar sonrasında binlerce Bedevi'nin tutuklanması da öfkeye neden olmuştu.

Sina çölünde insan ve silah kaçakçılığı yaygın

Bedeviler, asılsız suçlamalarla karşı karşıya kaldıklarını ifade etmişti.

Mısır devrimi sonrasında Bedevilerin çoğu serbest bırakıldı ancak bölge sakinleri, çok sayıda kişinin hala haksız yere kaçakçılık suçlamalarıyla yargılandığını söylüyor.

Dolayısıyla, Bedevilerin yoğunluklu olarak yaşadığı kuzey Sina'da gerilim yoğun ve şiddetin her an patlak verebileceği endişesi var.

Ahmed Salama, "Güvenlik açısından durum gittikçe kötüleşiyor. Çok sayıda ağır silah ve makinalı tüfek var. Çok korkutucu. İç savaşa doğru ilerlediğimizi düşünüyorum" diyor.

Gizli tehlike

Aşiretler arası anlaşmazlıklar Sina'da hep varolagelmiş. Korkulan, bu anlaşmazlıkların artacağı. Çünkü artık yarımada hiç olmadığı kadar silahlı ve devrim sırasında Kuzey Sina sokaklarından uzaklaştırılan polis, duruma müdahale edebilecek durumda değil ya da müdahale etmek istemiyor.

El-Ariş kentinde geçirdiğim birkaç gün boyunca, iki defa yollar mensuplarını kaçıran rakip aşiretten intikam almak isteyen silahlı Bedeviler tarafından kapatıldı.

Ancak, ordu komutanının direktifleri doğrultusunda otelden çıkmadığım için yaşananları kaçırdım.

Sina'dan ayrılmadan önce, burada çekim yapma izni almak için iki hafta bekledim. Gerekli tüm belgeleri gönderdim ama geri cevap alamadım. El-Ariş'e vardığımda ise, oteli koruyan polisler, kenti gezmemizi bile istemediler.

Bizim güvenliğimizden endişe ettiklerini söylediler, ancak yetkililerin burada yaşananları görmemizi istemedikleri açıktı.

Mısır devriminin taahhüt ettiği yeni açıklığın henüz buraya ulaşmadığı belli.

Günler sonra, Gazze sınırını ziyaret etme izni aldım, yıllarca kapalı kaldıktan sonra açılmasına tanıklık etmek için.

Ancak bu sınırı biraz geçip, arka yollardan ilerledim ve bir silah tüccarını ziyaret ettim.

Üç katlı bir villada yaşayan 34 yaşında bir Bedeviydi ve çekimlere başlamadan suratını örttü.

2000 ile 2007 arasında Sina'daki beş kaçakçıdan biri olduğunu, ayda 4-5 satış yaptığını anlatıyor.

Her defasında 200 ila 400 silah satıyormuş.

Ana kaynak Sudan, en büyük pazar ise Gazze'ymiş.

El-Kaide tehdidi

Ancak şimdi her şey değişti diyor ve Gazze'nin istediği kadar silahı olduğunu, Hamas'ın da kendi füzelerini üretebildiğini ekliyor.

Artık öne çıkan iç pazarmış.

"Devrim dolayısıyla, artık polis yok. Haksız yere yargılanan Bedevilere af çıkana kadar, halk polisin geri gelmesine izin vermeyecek. O zamana kadar kendinizi nasıl koruyacaksınız? Silahlanmanız lazım" diyor.

Bana verdiği bilgiler, İsrail ve diğer ülkelerin tünellerden Gazze'ye silah sokulduğu yönündeki istihbaratlarıyla çelişiyor.

Wikileaks tarafından sızdırılan belgelere göre, Amerikan diplomatlar, Mısır ajanı Ömer Süleyman'ın Bedevileri Hamas'a silah kaçırmaya ikna etmeye çalıştığı istihbaratını edinmiş.

Ancak raporları teyit etmek kolay değil.

Mısır, tehdidi olduğundan daha büyük göstermek istemiş olabilir. Ancak İsrail, devrim sonrasında Sina'da artan hukuksuzluğun kaçakçılar ve teröristlerin işini kolaylaştıracağını söylüyor.

Eski rejim tarafından tutuklanan Bedevi hakları savunucusu Musad Ebu Fajr'da bu olasılığı gözardı etmiyor.

Fajr, İran, Hamas, Hizbullah ve hatta el Kaide'nin bölgedeki istikrarsızlıktan fayda sağlamak isteyebileceğini düşünüyor.

"Ancak onları değil, Mısır'ın başındakileri suçluyorum. Eğer Sina düzgün bir şekilde gelişirse, dış güçler buraya girip zarar veremez" diye ekliyor Fajr.

Fajr haklı olabilir, ancak henüz Sina'nın düzgün bir şekilde gelişeceğine ilişkin pek bir işaret yok.