BIST 10.891
DOLAR 32,94
EURO 35,76
ALTIN 2.529,05
HABER /  GÜNCEL

Mehmet Barlastan ilginç tespit

Sabah Grubu'nun TMSF'ye devrini gazetesi görmedi ama başyazarı gördü. Barlas, oğlunun sitesinde olayı yazdı.

Abone ol

Sabah Başyazarı Mehmet Barlas, oğlunun sitesi haberx.com'da Sabah ve atv'nin TMSF'ye devrini yazdı. Barlas operasyonu 28 Şubat zihniyetinin ürünü olarak gördü.

İşte o yazı:

28 ŞUBATIN ARTÇI DEPREMLERİ HALA MEDYADA SÜRÜYOR...

28 Şubat'ta çarpıklığın zirvesine çıkan medya-siyaset ilişkilerinin yansımaları sonucu, Dinç Bilgin'e nasıl Etibank'ın verildiği ve bu süreç sonunda Sabah gazetesinin ve ATV'nin ne tür serüvenler arasında yalpaladığını herkes hatırlar.

28 Şubat sürecindeki çarpıklıklar sadece Bilgin ailesini basın dışına ve yargı çemberi içine sürüklemedi..Bu aileye ait yayın organları da, çalışanları da büyük problemler yaşadı.

Bu problemlerin sürmesi, herhalde en fazla rakip grupları mutlu ediyordu. 28 Şubat'taki kartelciliğe alışanlar, sonunda medyada tek başlarına kaldıklarını görerek daha da mutlu oluyorlardı.

Bu süreç, Sabah ve ATV'yi Turgay Ciner'in TMSF'den satın almasına dayanan gelişmelerle bitti. Tekrar rekabet ve çok seslilik medyaya egemen oldu.

Ama Pazar günü, TMSF'nin, Sabah ve ATV'de bulunduğu ileri sürülen Dinç Bilgin hisselerinin varlığı iddiasına dayalı olarak bu yayın organlarının yönetimine el koyması, medyayı sanki bir zaman tüneline sokup, 28 Şubat'ın hemen sonrası günlere dönülmüş izlenimi yaratabilir.

Oysa bu durum tabii ki geçici bir süreci ifade ediyor. Dinç Bilgin'in TMSF'ye verdiği söylenilen 2001 tarihli bir anlaşma metninin, bu yayın grubunun bugünkü mülkiyet durumunu ne ölçüde etkileyeceğine yargı karar verecek Ama sonuç ne olursa olsun Sabah, ATV ve bağlı yayınların Bilgin ailesine geri dönmesi hukuken mümkün değil.

Ayrıca bu yargı ve hukuki belirleme sürecinde Sabah'ın yayınlarının da, kadrosunun da aynen korunacağı, Sabah'ın yayın politikasının ve yazı işlerinin özerkliğinin gözetileceği, yazıişlerine TMSF yetkilileri tarafından bildirildi.

Yani amaçlanan Sabah ve ATV'nin çökertilmesi ise, bu pek mümkün değil. Bu ortamda önemli bir medya grubunun etkisiz kılınması herhalde siyasi ve idari mantığa sığmazdı.

Burada şiddetle hatırlanması gereken gerçek, 28 Şubat üzerinden bunca yıl geçmiş olmasına rağmen, o dönemdeki uygulamaların hala medyaya ne tür kötü yansımalar getirdiğidir. "Durumdan vazife çıkartanlar"ın atadıkları siyasetçiler, Türkiye'de medyayı içinden çıkılması hala uğraş konusu olan krizlere ve kararsızlıklara sürüklemişlerdir.