BIST 9.916
DOLAR 32,44
EURO 34,74
ALTIN 2.438,67
HABER /  POLİTİKA

Lise yıllarındaki başkan Tayyip

Lise yıllarında Erdoğan'ın hocalığını yapan öğretmenleri Erdoğan'ın o günlerini ve bugünlerini anlatıyor.

Abone ol Bugün gündeme gelen Kasımpaşalılığından o günlerde eser yokmuş. Ona biraz daha sabırlı olmayı tavsiye ediyorlar. İki ay önce Hüseyin Atilla Şener Erdoğan'ın kulağına eğilerek "sakın sinirlenme Tayyip" diyerek nasihatte bulunmuş.

Erdoğan'ın hocalarına hürmeti dikkat çekici. Bunlardan biri de Hasan Çelikkaya.. Belediye başkanı olduğu dönemde hocasına hürmetten makam koltuğuna oturmalış.


Aksiyon dergisinden Behram Çelik, Başbakan’ın bugünlere gelmesinde büyük emeği olan öğretmenleriyle öğrenci Tayyip Erdoğan’ı yazdı.

Bilindiği gibi Erdoğan, okulda hem münazara ekibinin başkanı hem futbol takımının vazgeçilmez oyuncusu hem edebiyat kolu başkanı hem de kendi sınıfının başkanıydı.

MERAKLI TALEBEYMİŞ

Hitabet dersi hocası Hidayet Ülkü, Erdoğan’ın edebiyatta da çok başarılı olduğunu belirtiyor. “Çok güzel konuşurdu. Münazara yarışmalarında iki yıl üst üste okula birincilikler kazandırdı.” Hidayet Bey’e “Öğrencilere ödül verir miydiniz?” diye sorduğumuzda ise “Ne ödülü! Hiçbir şey vermezdik.” diyor gülerek. O, Erdoğan’ı dürüst, terbiyeli ve edepli bir çocuk olarak hatırlıyor. Bir de mektep bahçesinde futbol oynamasıyla. Yine onun aktardığına göre Erdoğan, kitap okuyan, meraklı bir talebeymiş.

HOCASI ÇELİKKAYA'YA HÜRMET

Erdoğan’ın hocalarından biri de Hasan Çelikkaya’ydı. Halen Marmara Üniversitesi’nde hocalık yapan Profesör Hasan Çelikkaya, meslek derslerine giriyordu. Onun da yayımlanmış iki kitabı var.

Hasan Çelikkaya Tayyip Erdoğan’ın hocalarına her zaman vefalı olduğunu ve kendi öz değerlerinden hiçbir zaman kopmadığını kaydediyor. O da daha sonraları birçok kez Erdoğan’la bir araya geldi. Başından geçen bir hadiseyi ise bakın nasıl anlatıyor:

“Belediye başkanı olduğu dönemdi. Tebrik için ziyaretine gittim. Makamına çıktık. Tayyip Bey, makam koltuğuna oturmayıp misafir koltuğuna oturarak bizi ağırlamak istedi. Ben, ‘Hayır, Tayyip Bey. Ben seni koltuğunda görmek için geldim.’ dedim. ‘Lütfen koltuğunuza oturunuz’ diye de ısrar ettim. O da diğer arkadaşlarına bakarak ‘Madem hocam istiyor, peki’ dedi ve makamına oturdu.”

HİTABET YETENEĞİ

Onun bu özellikleri İslam Sanatı Tarihi dersi hocası Semra Acar’ın da dikkatini çekecektir. Hat, minyatür, tezhip konusunu en ince detayına kadar öğrencilerine aktaran Acar, 1970’te tayin olduğu İmam Hatip Lisesi ve Erdoğan ile ilgili anılarını bakın nasıl anlatıyor: “Okula tayin olduğumda hamileydim. İlk yılımda iki bayan hocaydık. Başım açıktı. Beni nasıl karşılayacaklarını doğrusunu isterseniz ben de merak ediyordum. Gerek öğrencilerden, gerek hocalarımızdan inanılmaz bir saygı ve sevgi gördüm. Tayyip Bey’i üç yıl okuttum. Bir kere o sporcuydu. Karizmatik biriydi. Bir de Allah’ın lütfettiği bir hitabet yeteneği vardı. Çok güzel konuşuyordu. Arkadaşlarıyla iletişimi de çok iyiydi. Üstün fizik ve zekâya sahip ve popüler oluşu sebebiyle onu ayırmıştım. Sınıfa girmeden önce kara tahtaya dersimin çizimlerini yapan öğrencim oydu.”

LİSE YILLARINDA ÇOK SESSSİZMİŞ

Öğretmenleri Tayyip Erdoğan’ın lisede sessiz, sakin bir öğrenci olduğunu ifade ediyorlar. Bugün gündeme gelen Kasımpaşalılığından o günlerde eser yokmuş. Doğal olarak ona biraz daha sabırlı olmayı tavsiye ediyorlar. Arapça hocası Hüseyin Atilla Şener birkaç ay önce bir toplantıda eski öğrencisi ile bir araya geldiğini anlatıyor bize. “Sessizce kulağına eğildim. Tayyip, dedim. Sakın sinirlenme. Hadiseler karşısında sükûnetle davran. Çünkü Türkiye’nin sana ihtiyacı var.”

KOLAY DEĞİL KOCA ÜLKEYİ YÖNETİYOR

Celal Dayındarlı ise Erdoğan’a yine onun bir söylemi ile sesleniyor. “Geçtiğimiz günlerde Obama’ya; dik dur, sinirlenme, kızma diyordu. Ben de kendisine bu sözü yöneltiyorum. Her zaman dik durmuştur. Dünyanın ve ülkenin konjonktürü onu biraz zorluyor. Onun için dik duruşunuı devam ettirsin ve sinirlenmesin. Ona da hak veriyorum. Kolay değil, bizler küçücük ailemizi yönetmekte zorlanıyoruz. O koskoca ülkemizi yönetiyor.”

SİNİRLİ DEĞİL COŞKULU

Semra Acar ise öğrencisinin sinirli bir lider olduğunu kabul etmiyor: “Asla değil, sinirli bir insan politika yapamaz. O coşkulu bir insan. İnsana, fakire, çocuğa değer veriyor. Bu kadar halkın içinde olan başka bir başbakan var mı?”