BIST 9.916
DOLAR 32,44
EURO 34,74
ALTIN 2.438,67
HABER /  POLİTİKA

Kışanak Başbakan'a bu tabloyu sordu

BDP Eş Başkanı Gültan Kışanak grubunun toplantısında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu

Abone ol

İNTERNETHABER- BDP Eş Başkanı Gültan Kışanak son günlerde tecaüz ve işkence haberleri ile gündemde olan Pozantı cezaevinde yaşananları sert bir dille eleştirdi.

Kışanak; ''Pozantı'da gördüğümüz gibi ırkçı ayrımcılık devam etsin diye bu çocuklara hayatı zehir eden devlet, çocukları 32 ayrı koğuşa dağıtıyor. Bu zihniyet aslında Pozantı'da yaşananlara 2 yıldır kulağını tıkıyor.

''2001 yılında 100 bin çocuktan sadece 4'ü DGM mahkemelerinde sanık olarak yargılanıyor. 2010'da bu sayı 40 kat artmış. Bu tablonun cevabını Başbakan ve Adalet Bakanı vermek zorunda. Ne oldu da bu çocukları daha fazla alıp ağır cezalar ve işkenceler yapıyorsunuz? ''

Yaşananları AK Parti'nin terör yüzü olarak nitelendiren Kışanak; ''Ne yaptılar bu çocuklar? Sizin çocuklarınız gibi iyi çocuklar olmadığı için mi içerideler?'' dedi

Son dönemlerde kadına yönelik şiddetn artmasına değinen Kışanak Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin'i de eleştirmekten geri durmadı.

BDP Eş Başkanı Gültan Kışanak grubunun toplantısında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.

BU KATLİAM EMRİ ANKARA'DAN VERİLDİ

Uludere'deki katliamın üzerinden tam 70 gün geçti. Hala bu emri kim verdi, bu bombaların yağdırılmasına kim izin verdi ortada değil. Bu katliamın mağdurları da, aileler de biliyoruz ki o katliam emri Ankara'dan verildi. Ama bunu itiraf etmiyorlar. Kimsenin bu katliamın üzerini örtmesine izin vermeyeceğiz.

Kışanak, "İnsanlardan özür dilemeyen katilleri adalete teslim etmeyen iktidar bir parça da kadınların arkasına sığınarak Uludere'ye gittiler. Biz o heyetteki kadınların 'katiller bulmadan bizim oraya gitmeye yüzümüz yok' demelerini beklerdik" dedi.

BU ÇOCUKLAR NEDEN CEZAEVİNDELER?

Orada yaşananları anlatmak kelimelerle ifade etmek bir kadın olarak kendime yediremediğim bir konu. Bu nedenle orada yaşananlara rağmen bir şey söylemeyeceğim.

Ama şunları sorgulamak bizim ve kadınların görevi. Niye bu çocuklar cezaevindeler? Köyleri yakıp yıkan devlet, milyonlarca insanı göçe zorlayan devlet bunun cevabını versin. Bu çocuklar taş attı diye orda değil. Bu çocuklar devletin kurbanlarıdır.

Özellikle metropol kentlerde Kürtlerin yan yana yaşamasından rahatsız olan devlet elinden gelen herşeyi yapıyor. Mahallelerin tam göbeğine karakol kuruyor. Hergün gaz maskesi, joblarla polisi bu mahalleye salıyor. Sonrada bu çocukları toplayıp cezaevine götürüyorlar.

IRKÇILIK ANLAYIŞI CEZAEVİNDE DE DEVAM EDİYOR

Tabi Pozantı'da gördüğümüz gibi bu çocuklara hayatı zehir eden devlet ırkçı ayrımcılık devam etsin diye çocukları 32 ayrı koğuşa dağıtıyor. Sonra oradaki insanlık dışı durum kamuoyunda da tartışılıyor herkes biliyor.

Bu zihniyet aslında Pozantı'da yaşananlara 2 yıldır kulağını tıkıyor. Adalet Bakanı kulaklarını tıkıyor, savcı takipsizlik kararı veriyor. Taki çocukların yaşadığı dram artık insanlık vicdanını da zorlayacak gerçekler ortaya çıkana kadar.

Sonra da çocukları ayrı koğuşa koyuyorlar. O çocuklar derhal ailelerine teslim edilmeli. Ne yaptılar bu çocuklar? Sizin çocuklarınız gibi iyi çocuklar olmadığı için mi içerideler?

SADECE KÜRTLERİN SORUNU DEĞİLDİR

Biz kadınlar olmak üzere bunun karşısında isyan etmelidir. İsyan ayıp birşey değil. İsyanı, öfkeyi bu ülkede kötü şeylermiş gibi kodluyorlar. Böyle yaparak insalığınızı onurunuzu yitirin diyorlar. Bunu yapmadık, yapmayacağız.

Bu çocukları yüreğimize basacağız. Sadece Kürtlerin değil tüm insalığın geleceğidir.

Yaşanan Kürt sorunu bağlamındaki çocuk soruna Adalet Bakanlığı'ın resmi istatistiklerine bakarak anlatmak istiyoruz. Türkiye'de ekim 2011 tarihi itibari ile 2021 çocuk var. Bunlardan 1623'ü tutuklu. Yani bunların birçoğu yasal neden olmadan cezaevindeler.

BU AKP TERÖRÜNÜN GERÇEK YÜZÜDÜR

Çocuğu ailesinden, eğitiminden kopararak ıslah etmeye çalışan zihniyet çağdaş ziniyet değildir. Ama bulduğun çocuğu cezaevine tık sonra da terbiye olmasını bekle ve çocukların nezlininde geleceği karart bu da bize özgü devlet anlayışı.

2005'de 17 çocuk sayısı Ak Parti'nin mağrifeti ile 1105'e çıkıyor bu sayı. AKP terörünün gerçek yüzü.

2001 yılında 100 bin çocuktan sadece 4'ü DGM mahkemelerinde sanık olarak yargılanıyor. 2010'da bu sayı 40 kat artmış. Bu tablonun cevabını Başbakan ve Adalet Bakanı vermek zorunda. Ne oldu da bu çocukları daha fazla alıp ağır cezalar ve işkenceler yapıyorsunuz?

Onların bu tabloya verecek cevabı yok. Bizim bu tabloya cevabımız daha çok eylem, daha çok direniş, daha çok zılgıt olacak.

8 MAR'TIN RESMİ TATİL OLMASI

5 yıldır Mart'ın tatil edilmesi için yasa veriyoruz. Ama çoğunluğu elinde bulunduran AKP bunu reddediyor. Keşke bu yasa teklifini gözönüne alınıp bu 8 Mart'ta kadınlar alanlarda olsaydılar.

Kürt sorunu bağlamında ortaya çıkan sorunların bir de kadın boyutu var. Bugün kadın kurtuluş idelojisine inanan kadın yoldaşlarımızdan 500'ü aşkın arkadaşımız tutuklu.

Savaş en çok biz kadınları vuruyor. Dünyanın neresinde yaşanırsa en çok kadın ve çocuklar mağdur oldu. Bu nedenle biz kadınlar barış mücadelesininde en ön safhasında olduk ve buna devam edeceğiz. Çözüm için diyalog ve müzakere yöntemini bir kez daha öneriyoruz. Bunun dışındaki yöntemler savaşın, can kayıplarının devam etmesi demektir

ÖCALAN EN ETKİLİ FAKTÖRDÜR

Yenme yenilme politikalarına karşı çıkıyoruz, kökünü kazıma politikasına karşı çıkıyoruz. Biz sorunun konuşularak çözülmesi gerektiğine inanyoruz. Sayın Abdullah Öcalan'ın Kürt sorunu çözümünde en etkili faktördür.

FATMA ŞAHİN'E BU SÖZÜ HATIRLATMAK İSTİYORUM

Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin'in bir gazeteye verdiği sözü kendisine hatırlatmak istiyorum. Diyor ki; 'Çözümde kadınların özel yeri vardır'

Kürt sorununun çözülmesinde kadınların özel bir yerinin olmasını söylüyor. Sayın Fatma Şahin son bir haftada yapılan mitinglere baksın.

Yapılan mitinglerde çatılarda dürbünlerle, kameralarla, silahlarla bekliyorlardı. Mitinglerde konuşan kadınların neler konuştuğunu, neler yaptığını Sayın Şahin görmek, duymak isteyebilir. Sayın Şahin bu kadınlara ne söylüyor? O zaman biz biliriz ki kadınları bu sorunun çözümü olarak mı görüyor. Yoksa laf ola beri gelen söz söylemek için mi söylüyor.

Biz o konuşmaları yaparken binlerce elleri joplu, gaz bombası, panzer gördük. Eğer bunun ötesinde çözüm yaklaşımları varsa AKP'li kadınlar da Fatma Şahin de konuşsun. Bu sorunun çözümü konusunda biz sorumluluk almaya hazırız. Yeter ki karşımızda çözmek isteyen irade olsun

Biz kadınların yaşadığı şiddetin diğer boyutu ev içerisindeki şiddet. Şiddet kamusal alanda olduğu kadar aile içinde de aynı. Evden yardım istedikleri halde bu kadınlar korunamadılar.

BU KADIN KIRIMIDIR

1 yıl içerisinde 257 kadın katledildi. Bu bir kırımdır. Kadın kırımıdır. Bu kadınların büyük çoğunluğu eşleri tarafından öldürüldü.

Bu tablo bize kadınların ev içinde nasıl şiddet ve baskıyla karşı karşıya olduğunu gösteren korkunç tabodur.

BUNUN SUÇLUSU İKTİDARDIR

Sayın Şahin diyor ki; 'Eskiden de kadına şiddet vardı görünmüyordu. Bugünlerde çok konuşuluyor o yüzden gözüküyor'. Bu sözler söylenecek sözler değil. Hele bir kadınına karşı şiddete önlemeye yönelik bir kadının bu sözleri söylemeye hakkı yok. Bir tek kadın bile öldürülse bu sorundur.

Sizin suçunuz bu cinayetleri önleyemediğiniz için suçunuz var. Ki bu kaıdnlardan 11'de devlete başvurmuş, savcılığa gitmiş. Buna rağmen katledilmiş bu kadınlar. Bunun suçlusu iktidardır.

Bakanlığın yaptığı araştırmaya göre aile içi şiddete uğrayan kadınların yüzde 92'si ses çıkartmıyor. Kendilerinin yaptğı araştırmaya göre ekonomik, psikolojik şiddete, baskıya, maaşına el koyan çok çeşitli baskı yöntemler var.

Biz kadınlar şikayete bağlı kalmadan harekete geçmesini öneriyoruz.

Ve biz kadınlar bulunduğunuz her yerde bir kadının çığlığını duyarsak asla kulaklarımız kapatmayacağz. Önlemek içn hep beraber mücadele edeceğiz.