BIST 9.985
DOLAR 32,38
EURO 34,72
ALTIN 2.432,74
HABER /  GÜNCEL

KCK'dan şok Cizre iddiası

KCK Yürütme Konseyi Üyesi Mustafa Karasu, Cizre'de yaşanan çatışmalarla ilgili olay yaratacak iddialarda bulundu.

Abone ol

İNTERNETHABER.COM - Şırnak’ın Cizre ilçesi savaş alanına çeviren PKK ile HÜDA-PAR üyeleri arasındaki 3 kişinin öldüğü çatışmalarla ilgili KCK AK Parti'yi suçladı.

'Hüseyin Ali' mahlasıyla Özgür Gündem’de yazan KCK Yürütme Konseyi Üyesi Mustafa Karasu, olay yaratacak iddialarda bulundu.

Mustafa Karasu, son dönemde PKK ile Hüda-Par arasında yaşanan çatışmalar hakkında, “Hüda-Par’ın kullanılması ve Özgürlük Hareketi’nin önüne çıkarılması Milli Güvenlik Kurulu’nda kararlaştırılmıştır. Ya da Milli Güvenlik Kurulu içindeki çekirdek yapıyla bu saldırılar planlanmıştır. Dolayısıyla bu saldırı planının baş sorumlusu Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dır” dedi.

Cizre’deki olayların "Hüda-Par yanlılarının polis ve asker himayesinde Kürt yurtseverlerine saldırması" olduğunu öne süren Mustafa Karasu, "Cizre’deki olaylar ne iki taraflı çatışmadır, ne de bilinmez güçlerin provokasyonudur. Cizre’deki olaylar, devlet ve AKP hükümetinin Hüda-Par denilen kesimleri Kürt halkına ve gençlerine saldırtmasıdır. Bunun dışındaki tüm tespit ve değerlendirmeler yanlıştır, suçluların görülmesini önleyen bir ele alıştır" iddiasında bulundu.

Mustafa Karasu'nun bugünkü yazısının ilgili kısmı şöyle:

MGK'DA PLANLANDI İDDİASI

Eğer bir provokasyon varsa o da AKP hükümetinin provokasyonudur. Kürt Özgürlük Hareketi’nin çözümü dayatması ve müzakereyi gündemleştirmesini boşa çıkarmak, seçime kadar oyalamak ve seçimden sonra saldırıyı arttırmak planlanmıştır. Hüda-Par’ın kullanılması da bu planlama içinde vardır. Hatta Hüda-Par’ın kullanılması ve Özgürlük Hareketi’nin önüne çıkarılması Milli Güvenlik Kurulu’nda kararlaştırılmıştır. Ya da Milli Güvenlik Kurulu içindeki çekirdek yapıyla bu saldırılar planlanmıştır. Dolayısıyla bu saldırı planının baş sorumlusu Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dır.

Ancak Hüda-Par’ın saldırıları bilinçli olarak iki taraflı bir çatışmaymış gibi gösterilmektedir. Halbuki AKP’nin zihniyeti, politikası ve Hüda-Par çevresinin söylem ve tutumu iyi takip edilirse ortada AKP- Hüda-Par yapımı bir saldırı ve provokasyon olduğu görülür. Bir provokasyon yapılıyor, bu da Kürt Halk Önderi ve Kürt Özgürlük Hareketi’nin çözümü dayatmasına karşıdır. Saldırılar da çözümü olmayanların çözümden kaçınmak için yaptığı provokatif saldırılardır.

YENİ SALDIRILARA ZEMİN HAZIRLANIYOR İDDİASI

Kürt halkı da Kürdistan’ın ve Türkiye’nin tüm demokrasi güçleri de Kürt halkı ve Türkiye’nin demokrasi güçlerine yeni bir saldırı planı ve kampanyası planlandığını ve yürütüldüğünü görmelidir. Demokrasi güçleri ve Kürt halkı sinmediği ve çözümü dayatmaktan vazgeçmediği müddetçe bu saldırılar sürecektir. Ya hayduda teslim olunacaktır ya da haydudun saldırılarına maruz kalınacaktır! Olayı böyle ele almayanlar kültürel soykırımcı güçler karşısında teslim alma politikasını ve soykırımcı sistemin kendi pozisyonunu güçlendirmesini kabul etmiş olacaklardır.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Bülent Arınç, Yalçın Akdoğan “Hüda-Par saldırıya uğramıştır” diyerek yeni saldırılara zemin hazırlamaktadırlar. Açıkça Hüda-Par yanında yer almaktadırlar. Hüda-Par’ı Kürt Özgürlük Hareketi’ni geriletme enstrümanı olarak kullanmak istemektedirler. Tüm açıklamalar ve yaklaşımlar bunu göstermektedir. Bunu anlamamak, gerçeklere gözünü kapatmak ve kendini kandırmaktır. Kürt Özgürlük Hareketi’ni zayıflatmak için bir tane gerilla komutanının içinde olduğu düşünülen kaçakçı konvoyunun vurularak 34 gencin öldürülmesi, Türk devletinin karakterini ortaya koymaktadır. Roboski’yi yapma zihniyeti olanların Kürt Özgürlük Hareketi’ni zayıflatmak için bu tür komplolara rahatlıkla girişeceği açıktır.

ÇÖZÜM POLİTİKASI YOK

Hükümet yetkililerinin “Çözüm için bir gelişme olduğunda bu tür olaylar oluyor” demesi de kendi yüzlerini gizlemeye yöneliktir. Aslında bu söylemlerle bu olaydaki rollerini ele veriyorlar. Çünkü çözüm politikası olmayanlar en başta da kendileridir. Bu tür söylemlerle kendi suçlarını hem başkalarına yıkmış oluyorlar hem de çözüm için adım atmamalarına gerekçe yaratmaya çalışıyorlar. Eğer hükümet yetkililerinin söylemi iyi analiz edilirse gerçekliğin bu olduğu daha iyi anlaşılacaktır.