Hüseyin Alkan'ın 'Tunus, Tahrir, Madrid şimdi İstanbul' diyerek, Taksim meydanında oturma eylemi yapan gençlerle sohbetleri.
Abone olŞişli'de Cevahir alışveriş merkezinin önündeyim. Bir uluslararası mali danışmanlık şirketinde çalışan sigara molasındaki iki gence, hemen değil tabii birkaç soru sonra, çok para kazanıp kazanmadıklarını soruyorum.
Küresel finans merkezlerinde çalışan meslektaşları gibi baş döndürücü paralar almadıklarını fakat ortalamaya göre iyi kazandıklarını söylüyorlar.
Adlarını sormayı unuttuğum için hala nasıl tanımlayacağını bilemediğim, fakat bana yakın oturan ve İzmirli olanı, AKP'nin özellikle inşaat alanında yandaşlarını zengin etmesine, nasıl başardığını bilmemesine ve borçla döndürmesine rağmen ekonomide iyi şeyler yaptığını, ama insanların yayımlanmamış kitapları için tutuklandığını, hukuk dışı uygulamalardan, bireysel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasından kaygı duyduğunu söylüyor.
Pervari'de internet
Akşam otelime dönüyorum ve TV8'de Tayfun Talipoğlu'nun ev sahibi olarak iyi davrandığı, Ümit Zileli'nin de "Cumhurbaşkanı ziyaret etti de ne oldu? Aleviler için somut olarak ne yaptınız?" diye sıkıştırdığı Bakan Egemen Bağış'ı dinliyorum. AKP döneminde 10 milyon insanın ilk kez uçağa bindiğini ve birgün Başbakan'ın helikopteriyle başka bir yere giderken Pervari'de bir dağ köyüne indiğini anlatıyor:
"Çocuklar şimdiye kadar televizyondan gördükleri Tayyip Amcaları'yla fotoğraf çektiriyor. Başbakanımız, 'Adreslerini alın da fotoğrafları gönderelim" deyince çocuklar email atmanın daha kolay olacağını, öğretmenlerinin okuldaki tüm çocuklara email hesabı açtığını söylüyor. Bugün dağ köylerinde bile internet var."
Bakan daha sonra "Kürt diye bir şey yoktur, karda yürürken kart-kurt sesleri çıkardıkları için onlara Kürt demişlerdir diyenler de yargılanıyor netekim" diyor.
Oturarak eylem mi olur?
Ertesi gün, Taksim Meydanı'nda, işsizliği ve YÖK'ü protesto için "Tunus, Tahrir, Madrid şimdi İstanbul" diyerek oturma eylemi yapan gençlerin yanına gidiyorum. Seçimden önce Madrid'deki gibi hükümeti uyarmak için yaptıkları eyleme her yarım saat içinde 30 kişinin iletişim adreslerini bırakarak destek verdiğini, imza değil adres verdiğini, bu ayrımın çok önemli olduğunu, dün 67 kişinin meydanda sabahladığını, ama İspanya'daki gibi 45 bine ulaşmak istediklerini söylüyorlar.
Bir yandan da oto yıkamada çalışırken, bir yıl önce ustasıyla takışması sonucu işsiz kalan ve o gün bugündür iş bulamayan lise mezunu Ahmet Eren'in desteğiyle teselli buluyorlar.
Babasının Antep'ten gönderdiği parayla geçinen Eren'e nasıl bir destek verdiğini soruyorum. "Dün gece geldim. Burada yattım" diyor. Israr edince, gruba akşam dört-beş tane kola, sabah da biraz poğaça aldığını utanarak anlatıyor ve "Çünkü bunlar öğrenci. Her dönem harçları var. Aileleri gönderiyor, gönderemiyor. Bunların okulu bitirdikten sonra bile bir iş bulup bulamayacakları belli değil. Bir sürü sıkıntıları var" diyor.
Sol ellerini kaldırarak "Her Yer Hopa Her Yer Direniş" sloganları atan grubun içinde sağ elini kullanan tek kişi olan 29 yaşındaki Savaş, eylemi duyunca destek için sabah otobüsle Ankara'dan gelmiş. Bitene kadar da burada olacağını, bir-buçuk yıl önce tekstil işçisi olarak çalışırken krizde işini kaybettiğini, şimdi işyerindeki bazı kişileri "yedirerek" kargo sektöründe asgari ücretle yeni bir iş bulduğunu anlatıyor.
Grubun içinde beyaz gömlek, gri pantalonlu bazı liseli öğrenciler de var. Eylemcilerden biri, "Herhalde büyüyünce işsiz kalacakları korkusuyla buradalar" diyor.
Müdahale yok
Facebook üzerinden örgütlenen grubun etrafında toplanan kalabalık, "Burada toplanamazsınız, yayaları engelliyorsunuz" demesine rağmen polisin müdahale etmemiş olmamasını gözyaşartıcı bir hazla izliyor.
Oturma eylemi yapan grubun biraz uzağında su satan Urfalı Hüseyin Bey'e eylemle ilgili düşüncelerini soruyorum. Bu sırada, bir müşteri gelip 50 kuruş uzatıyor ve açık sigara istiyor. Hüseyin Bey, sigarasını yakıp uğurladığı müşterisini, örneğini zenginleştirmek için cümle içinde kullanıyor ve "Memlekette 20 milyon işsiz var. Bak sigara alacak paran yok. Gelip bunlara destek versene" diyor.
Dört kişilik bir grup, eylemcilerden birine "Nükleer mi?" diye soruyor. Konuşma şuralara varıyor:
- Yok, nükleerciler karşı meydanda. Biz onlara destek veriyoruz onlar da bize.
- Ne eylemi, yapıyorsunuz?
- İşsizliği ve YÖK'ü protesto ediyoruz.
- Nasıl ediyosunuz?
- Oturma eylemi yapıyoruz.
- Oturarak eylem mi olur?
Eylemci genç, neşe içinde yanlarından ayrılan grubun arkasından "Tamam duyarlısınız, güzel ama biraz da hassas olsanız" diyor.
'Mahallenin köpeği Lezi özelleştiriliyor'
Otele dönüyorum. Kendimi şaşırtmak için bu kez bir alt sokaktan yürüyorum. Yolda Pervari'nin dağ köyündeki çocuklarla karşılaşıyorum. Aşısını yaptırıp, boynuna naylon şerit geçirip, tişört giydirdikleri mahallenin köpeği Lezi'yi seviyorum. Diyar, "Abi sana 20 liraya satayım mı?" diye soruyor. "Olur" diyorum.