BIST 9.916
DOLAR 32,44
EURO 34,74
ALTIN 2.438,67
HABER /  BİLİM - TEKNOLOJİ

İnsan nasıl daha zeki olur ilginç bir test

İnsanı zeki kılan nedir? İnsan doğuştan bir sayborg mu? Çiftler arasında yapılan şaşırtıcı bir zeka testinin sonuçları.

Abone ol

Zeki olmak nedir? İnsanoğlu beynini nasıl kullanır? Geçişken hafıza nasıl olur? Google ya da Wikipedia insanları aptallaştırıyor mu?

Bilim insanları bu soruların yanıtlarını araştırdılar ve bakın ortaya çıkanlar neler?

Psikologlar arasında etkili olan teorilerden birine göre, insan algısal olarak cimridir. Yani, mecbur kalmadıkça kafa yormak yerine kestirmeden gitmeyi tercih ederiz. Gideceğimiz yerin lokasyonunu tam öğrenip ezberlemek yerine Google Map’e ya da navigasyon aracına adresi yazıp yönümüzü bulmayı tercih etmemiz de algısal cimrilikten dolayıdır diyor uzmanlar. Çünkü böylesi çok daha kolaydır.

DEĞİŞİKLİK KÖRLÜĞÜ

Araştırmalar, insanların kolay erişebilecekleri bilgiler için hafızalarına başvurma eğiliminde olmadığını gösteriyor. Örneğin gözümüzün önündeki şeyler biz farkına varmadan büyük bir değişim gösterebilir. Yapılan deneylerde, bakılan resimlerden büyük bir bina çıkarıldığında ya da konuşulan kişinin yerine başka biri geçirildiğinde bile bazen değişikliğin fark edilemeyebileceği görülmüştür. Bu duruma “değişiklik körlüğü” deniyor. Bunun insanın aptallığıyla bir ilgisi yok; daha çok zihinsel etkinlik sorunu. Zihnimiz, dünyayı gördüğü şekline hafızamızdan daha çok güveniyor ve bu genel olarak yararlı bir varsayım olarak görülüyor.

zeka-ve-beyin.jpg
İNSANOĞLU DOĞUŞTAN SAYBORG

Bunun sonucunda filozoflar, zihnin çevre üzerine yayılacak şekilde tasarlanmış olduğunu iddia ediyor. Öyle ki, diyorlar, düşünce aslında beynimizde olduğu kadar çevrede de vuku buluyor. Filozof Andy Clark, insanları “doğuştan sayborglar”, yani yeni alet, fikir ve becerileri doğallığından bünyesinde barındıran bir zihne sahip insan ve robot karışımı sibernetik canlılar olarak adlandırıyor. Clark’a göre, çözüm bulmak için kullanılan yol sorun değildir; doğrudan cevabı bilmek ile cevabı bulmak için doğru araçlara sahip olmak arasında fark yoktur.

ÇİFTLER ÜZERİNDE YAPILAN İLGİNÇ BİR ZEKA DENEYİ

Harvard Üniversitesi’nden Daniel Wegner’in yaptığı bir hafıza araştırması, bu konuya ışık tutuyor. Eşler laboratuvara çağrılarak bir ezber testine tabi tutuluyor. Eşlerin yarısı bir arada tutulurken diğer yarısı daha önce tanımadıkları başka kişilerle eşleştiriliyor. Daha sonra her iki grup kendilerine verilen kelime listesini sessizce ezberlemeye çalışıyor ve bunun sonunda teste tabi tutuluyor. Kendi eşleriyle eşleştirilmiş olan çiftlerin hem genel olarak hem de tek tek bireyler olarak daha fazla kelimeyi hatırladıkları görülüyor.

zeka-testi.jpg
SEBEP : GEÇİŞKEN HAFIZA

Wegner bunun nedenini şöyle açıklıyor: Kendi eşleriyle gruplanan kişiler yanlarındaki insanı daha iyi tanıdığı için aslında zımnen kelimeleri kendi aralarında paylaşıyor; örneğin eşlerden biri, diğerinin spor kelimelerini ezberleyeceğini düşünerek kendisi de teknoloji kelimelerini ezberliyor. Böylece, birbirini tanımadığı için aralarında herhangi bir zihinsel işbölümü gerçekleşmeyen çiftlerden çok daha iyi sonuç alıyorlar. Yani bir sorunun yanıtı için başvurduğunuz internet arama motoru gibi, düzenli ilişkide bulunduğunuz kişilere de belli şeyleri düşünmeleri doğrultusunda güven duyabilir, hafızaya alma konusunda ortak bir sistem geliştirebilir ve ihtiyacınız olduğunda onları hatırlayabilirsiniz. Wegner buna “geçişken hafıza” diyor.

İNSANIN EN GÜÇLÜ ÖZELLİĞİ

Bu şekilde işleyen bir zihne sahip olmak insan türünün en güçlü özelliklerinden biridir. Her şey için kendi kaynaklarımıza bağlı olmak yerine, bilgimizi paylaşabilir ve ortak bir havuz oluşturabiliriz. Teknoloji bireylerin işine yarayacak şeylerin izini sürüyor, böylece bizim bunları yapmamız gerekmiyor. Ayrıca büyük bir bilgi ağı oluşturma yoluyla bir bütün olarak toplumun ihtiyaçları da karşılanmış oluyor.

ZİHNİMİZ NEREDE?

beyin-ve-zeka-nedir.jpg

Bizler tek tek bireyler olarak bilgisayarın nasıl çalıştığını, ya da brokolinin nasıl yetiştiğini bilmesek de bu bilgi ortada duruyor ve bizler de bundan yararlanabiliyoruz. İnternet ise bu bilgiyi paylaşmada daha büyük bir olanak sunuyor.

Yani içinde yaşadığımız odalar, çalıştığımız binalar gibi fiziksel bir çevreye sahip olmanın yanı sıra ruhsal bir çevreye de sahibiz. Yani, biri bize zihniniz nerede diye sorduğunda alnımızın ortasını göstermemeliyiz. Geçişken hafıza gibi alanlarda yapılan çalışmaların gösterdiği gibi, zihnimiz, kafatasımızın içindeki beyin hücrelerimiz kadar, etrafımızdaki insanlardan ve araçlardan de oluşuyor.

Bu makalenin İngilizce aslını ’da okuyabilirsiniz.