BIST 10.320
DOLAR 32,27
EURO 35,09
ALTIN 2.469,84
HABER /  GÜNCEL

Hatemi: Mine keşke Hırıstiyan olsa!

Avukat Kezban Hatemi, Radikal yazarı Mine G. Kırıkkanat hakkında ağır eleştirilerde bulundu. Hatemi, Keşke hıristiyan olsa... Hristiyan olsa Allah korkusu olur" dedi.

Abone ol

Mine Kırıkkanat için Avukat Kezban Hatemi şöyle bir değerlendirmede bulunuyor: "Bütün derdi halk diye gördüğü Müslüman kesim. Keşke Hıristiyan olsa. İnanın edepli bir Hıristiyan böyle yapmaz. Çünkü Allah korkusu olur.

27 Temmuz 2005 tarihinde Mine G. Kırıkkanat, Radikal gazetesindeki köşesinde bir yazı yayınlamıştı. Yazar, Atatürk Havalimanı'na indikten sonra sahil yolunu kullanarak İstanbul'a giriş yapanların gözlerine ilişen manzarayı anlatmaya çalışıyordu. Ancak yazıdaki, uslüp büyük tepki çekmişti. Ardından birçok gazete ve yazar, Kırıkkanat'a tepki gösterdi. Haftalık Aksiyon Dergisi de konuyu sayfalarına taşıdı ve çok çarpıcı görüşlere yer verdi.

SEZER'E FAKS GEÇTİK Mİ?

Kırıkkanat, yazıda kişi belirtmediği, genel ifadeler kullandığı için kişisel olarak açılacak hakaret davalarının sonuçsuz kalacağını düşünen hukukçu Kezban Hatemi burada ancak bir savcının devreye girip, Türklüğe hakaretten olayı bir yere getirebileceğini söylüyordu. Hatemi, Ceza Kanunu'nda, halkın diğerine karşı "kin ve nefret" ile başlayan madde dolayısıyla anayasal bir suç işlenmesi nedeniyle de dava edilebileceğini ifade ediyordu. Ancak orada da "Ben Türkiye'ye demedim" diye savunma yaparak durumu kurtarmak mümkündü. Ancak Kezban Hatemi mahkeme yoluyla bu işin çözülmemesi gerektiğini de vurguluyor.

Çünkü yazarı büyütmenin bir anlamı olmayacağını dile gelirtiyor. Hatemi, olayın vicdanlarda çözülmesinden yana. O da olmuştu zaten. Ancak Hatemi, halkın tepkisi dediğimiz şeyden anladıklarını da şöyle anlatıyor: "Bence okurun Radikal gazetesini almıyorum diye bir kampanya başlatması lâzımdı. Gazeteye bir tane bu konuda halktan bir tepki geldi mi? Hiç sanmıyorum. O kadar bilinçsiziz ki. Bakın, cumhurbaşkanının (başörtülü gelmeyecekler) dediği zamanki olayda da Allah'ın tek bir başörtülü kulu, kalkıp da cumhurbaşkanlığı köşküne (Protesto ediyorum cumhurun başkanını. Sen benim cumhur başkanımsın. Bana nasıl böyle bir tavır alırsın?) mealinde bir faks çekti mi? Toplumsal şuurunuz olmadığınız müddetçe bir yere varamazsınız."

Kezban Hatemi, Kırıkkanat ile ilgili çarpıcı görüşlerine şöyle devam ediyor: "Bu kadın hasta. Bu kadın ilk defa benim dikkatimi ne zaman çekti biliyor musunuz?" diyerekten, onu, camilerin ışıklandırılmaya başlandığı dönemde kaleme aldığı (irticanın ışıklandırılması) yazısı sebebiyle izlemeye aldığını söylüyor. Hatemi, camilerin bu haliyle sergilediği güzellik karşısında turistlerin bile beğenisini topladığını, fakat Kırıkkanat'ın bu durum karşısında gösterdiği reaksiyon ve tepkinin, kendisini şoka soktuğunu anlatıyor. Hatemi "O haberi kestim, saklıyorum ve bir gün kullanacağım" diyor. Mine Kırıkkanat için Kezban Hatemi şöyle bir değerlendirmede bulunuyor: "Bütün derdi halk diye gördüğü Müslüman kesim. Keşke Hıristiyan olsa. İnanın edepli bir Hıristiyan böyle yapmaz. Çünkü Allah korkusu olur. Allah onu ıslah etsin."

Hüseyin Hatemi de Kırıkkanat'la ilgili olarak önemli bir notu şöyle aktarıyor: "Hangi üniversite olduğunu şimdi tam bilemeyeceğim ama bir üniversitenin daveti üzerine, baş örtüsü ve laiklik konusunda yapılan bir açık oturumda (Biz zaten Allah'ı kamu alanından çıkartmak, hatta kovmak istiyoruz) demişti." Kişisel gelişim uzmanı Mümin Sekman'a göre ise Türkiye'de yeni bir pazar oluşmaya başlamıştı son yıllarda.

Türk'e Türk propagandası yapmak ve Türk'e Türk'ü aşağılamak. Sekman, ilk gruba milliyetçilerin, ikinci gruba ise elitlerin girdiğini ve her ikisinin de "alıcısı" ve ekonomisinin oluşmuş olduğunu ileri sürüyordu. Sekman, özellikle Türk'e Türk'ü aşağılamayla ilgili ince bir detaya daha vurgu yapıyordu: "Türk, özünden uzaklaştıkça yükselebiliyor. Bir başka deyimle yükselmen için hafiflemen gerekiyor. Geleneksel değerlerine sahip olup ağır adam olduğun zaman yükseltmiyorlar."

Kaynak: www.tercumangazete.com