BIST 9.928
DOLAR 32,45
EURO 34,77
ALTIN 2.440,42
HABER /  DÜNYA

Hatay’da yabancılar cirit atıyor

Demokratik Sol Parti (DSP) Genel Başkanı Masum Türker, Hatay’ın yanlış politikaların neticesinde yabancıların cirit attığı bir yer haline ge...

Abone ol

Demokratik Sol Parti (DSP) Genel Başkanı Masum Türker, Hatay’ın yanlış politikaların neticesinde yabancıların cirit attığı bir yer haline geldiğini söyledi.
Masum Türker, partisinin Düzce İl Kongresi’ne katılmak üzere geldiği Düzce’de son dönemde yaşanan olaylarla ilgili açıklamalarda bulundu. Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde yaşanan patlamadan çözüm sürecine birçok konuya değinen Türker, hükümetin olayları kamuoyundan gizleme çabası içerisinde olduğunu iddia etti. Partisinin Düzce İl binasında basın mensuplarının sorularını yanıtlayan DSP Genel Başkanı Masum Türker, Türkiye’nin Suriye politikasını eleştirerek, Hatay’ın yabancıların cirit attığı bir yer haline geldiğini savundu. Türker, yaptığı konuşmada, Türkiye’nin Suriye politikasının, Türkiye’yi mezhep ayrımından yola çıkarak büyük bir kargaşa merkezi haline getireceğini savundu. Türker, bir zamanlar birlikte tatil yaptığı Esad’ı, Başbakan’ın şimdilerde karşısına aldığını belirterek "Esad için kimyasal silah kullanıyor açıklaması yapmasının ardından ABD Başkanı Barack Obama dahi tepki göstermiştir. Bunun için yeterli delil olmadığını dile getirmiş ve bunun gerçek olmadığını söylemiştir. Dünyanın hiçbir yerinde hiçbir lider bu diktatör dahi olsa kendi halkına karşı kimyasal silah kullanmaz. Çünkü kimyasal silahların etkisi 15 yıl sonra geçmeye başlamaktadır. Bunun aynısını Saddam yönetimine yapmışlardı. Şimdi o dönemde bunu savunan İngiltere Başbakanı ve Dışişleri Bakanı halkı kandırmaktan dolayı yargılanmaktadır. Bu halkı yanlış bilgilerle kandırmaktan öte bir şey değildir" dedi.
Hatay’ın bu yanlış politikaların neticesinde yabancıların cirit attığı bir yer haline geldiğini anlatan Türker, şöyle konuştu: "Televizyon ekranlarında hep kampları görüyoruz. Ancak, Reyhanlı gibi yerlerde şehir merkezlerinde hep Suriyeliler var. Parası olan Suriyeliler yer satın alarak, dükkan satın alarak buralarda güç sahibi oluyor. Araçların çoğu Suriye plakalı. Suriye konusunda Rusya ve ABD anlaştı. Esad yönetimi kalacak ve Rusya kontrolünde olacak. Başbakan’ın bir ABD ekranlarında, olası bir harekatta kara harekatına destek veririz açıklaması oldu. Bunun üzerine bu olaya tepki gösterdik. Bu savaş kararı sayılır. Meclis’ten bu yönde bir karar çıkmadıkça bu gerçekleşemez dedik. Bu yankı bulmuş olmalı ki bir düzeltme açıklaması geldi. Bu olayların tek sorumlusu hükümetin yanlış olan dış politikasıdır”
Çözüm sürecine de değinen Türker, bu doğrultuda oluşturulan akil adamlar heyetinin de çözüm süreci ile ilgili herhangi bir bilgiye sahip olmadığını savundu. Akil adamların gün geçtikçe AKP’lileştiğini ileri süren Türker, sözlerini şöyle sürdürdü: “Akil adamlar fikri ilk olarak 2004’te Abdullah Öcalan’dan geldi. Bundan 1,5 yıl önce Tayyip Erdoğan biz bu işi akil adamlarla çözeriz açıklamasında bulundu. CHP’nin de bu yönde önceden teklifte bulunmuş olması sonucu akil adamlar heyeti oluşturuldu. Ancak bizim bununla ilgili bir açıklamamız oldu. Eğer bu akil adamlar meclis adına çalışırlar ise Birleşmiş Milletler’in Cenevre Anlaşması’nın 3. maddesine göre Abdullah Öcalan terörist başı olmaktan çıkar ve hak ve özgürlük arayan bir isyancı haline gelir. Bu da hemen serbest bırakılması anlamına gelir. Başbakan da bu heyetin meclis dışından oluşacağını ancak danışman zihniyeti ile çalışacaklarını ifade etti. Akil adamları biz inceledik. Akil adamlar üç gruptan oluşuyor. Bunlardan biri AKP’nin kuruluşunda yer almış felsefesini benimsemiş, geçmişte milletvekilliği yapmış devrim karşıtı grup olarak nitelendirebileceğimiz bir grup. İkincisi liberal demokrat görüntüsünde olan PKK’yı terörist olarak görmeyen bir grup. Diğeri ise şöhretlerinden dolayı seçilmiş, insanların fikirlerini değiştirmekte büyük katkı sağlayacak olan sanatçılar grubu."
Akil adamların çözüm süreci ile ilgili en ufak bir bilgileri olmadığını anlatan Türker, şunları söyledi: "Bu kan dursun ve barış olmalı gibi genel ifadelerin dışında hiçbir açıklamaları yok. Gittikleri yerlerde de bunu dile getiriyorlar. Oysa çözüm sürecinden hiç bahsetmiyorlar. Bunun nasıl uygulanacağı ya da nasıl işleyeceği ile ilgili bilgiye sahip değiller. Aldıkları tepkiler zaten bu yönde. Herkes barışın olması, kanın durması gerektiğini söylerken, vatanın bölünmez bütünlüğünün korunması konusundaki hassasiyetini dile getiriyor. Zaten bu süreçle ilgili bir anlaşma yapıldı. Bu anlaşma Abdullah Öcalan ve Başbakan arasında gerçekleşti. Başbakan çıkıp bu anlaşmanın detaylarını açıklamalı. Bu anlaşma Türkiye, Suriye ve Irak’ta yaşayan Kürtlerin birleşerek federasyon kurması. Daha sonra Türkiye ile birleşerek konfederasyon oluşturulması. Bunun gerçekleşmesi için de Güneydoğu’dan bir bölümün bu yönetime verilmesi gerekiyor. Anlaşma işte bu küçük Orta Doğu projesidir. Eylül ayında bir AK Partili bu konu ile ilgili olarak Türkiye Birleşik Cumhuriyeti kurulsun şeklinde bir açıklamada bulunmuştu. Erdoğan, bizi sonu meçhul bir çözüm sürecine doğru götürmektedir. ”
Son olarak Başbakan Erdoğan’ın ABD ziyaretinde yaşananlara değinen Türker, karşılamanın fazla abartıldığını bunun sadece normal bir tören olduğunu söyledi. Türker, konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Davetli olarak gittiği için kendisine özel yer tahsis edilmiştir. Bu gayet normaldir. Bundan önceki başbakanlara da aynı şey uygulanmıştır. Buradan itibarlı ya da değil anlamı çıkarmak yanlış olur. Rahmetli Ecevit de Demirel de bu şekilde konaklamışlardır. Özal itibarsız mıydı yani. Bunu düşünmek saçma olur. Eğer davetli olarak giderseniz bu normaldir. Aksi durumda siz talepte bulunur ve giderseniz otelde kalırsınız.”