BIST 9.545
DOLAR 32,49
EURO 34,78
ALTIN 2.490,19
HABER /  SEÇİM

Gül: HDP'nin Meclis'teki varlığını olumlu buluyorum

İngiliz Financial Times gazetesine konuşan 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, siyasi hayatıyla ilgili 'hırslı görünmek istemiyorum' derken, HDP'nin Meclis'te bulunmasını Türkiye demokrasisi adına olumlu bulduğunu açıkladı.

Abone ol

11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 1 Kasım erken seçimlerine kısa bir süre kala İngiliz Financial Times gazetesine kapsamlı bir röportaj verdi.

Adı Meclis'te kurulacak 5. parti iddialarıyla yeniden gündeme gelen Abdullah Gül, "Siyasi mevki açısından, hala hırslıymış gibi görünmek istemiyorum" diyerek tartışmalara nokta koydu. 

Ankara saldırısı sonrası HDP'ye taziye telefonu açması nedeniyle Başbakan Davutoğlu tarafından eleştirilen Gül, HDP'nin Meclis'teki varlığını olumlu bulduğunu söyledi. 

Gül, "Türkiye bir demokrasi ülkesi ve Avrupa Birliği üyeliğine aday. Diğer taraftan, yapılması gereken birçok şey olduğuna ve Türkiye'de sahip olduklarımızı ileriye taşımamız gerektiğine inanıyorum" ifadelerini kullandı.

Abdullah Gül'ün gazetede bugün yayımlanan açıklamaları özetle şöyle:

"HIRSLI GÖRÜNMEK İSTEMİYORUM"

"Siyasi mevki açısından, hala hırslıymış gibi görünmek istemiyorum. Ama televizyona çıkarak ve konferanslarda görüşlerimi ifade etmeye ve tavsiyelerimi sunmaya devam ediyorum. Kamuoyunun bunu olumlu algıladığını ve ciddi bir dikkat verdiğini görüyorum.

ÇEŞİTLİLİK VE FARKLI SESLER ÖNEMLİ

Türkiye'deki politik mücadelenin her zaman keskin olduğu bir gerçek. Ama çeşitlilik ve farklı sesler önemli. Ben, buna her zaman böyle bakıyorum. Türkiye bir demokrasi ülkesi ve Avrupa Birliği üyeliğine aday. Diğer taraftan, yapılması gereken birçok şey olduğuna ve Türkiye'de sahip olduklarımızı ileriye taşımamız gerektiğine inanıyorum."

"HDP'NİN MECLİS'TEKİ VARLIĞI OLUMLU"

Gül, 7 Haziran genel seçimiyle birlikte HDP'nin parti olarak Meclis'e girmesiyle ilgili olarak da şu ifadeleri kullandı: "Bunun Türkiye için olumlu olduğunu düşünüyorum. Her zaman sorunların partileri dışlayarak değil, onlarla ilişkilenerek çözülmesi gerektiğine inandım."