BIST 9.080
DOLAR 32,37
EURO 34,95
ALTIN 2.325,57
HABER /  GÜNCEL

FETÖ'nün kirli oyunu dini cemaatleri böyle fişledi!

Ordudaki teröristleriyle darbe girişiminde bulunan Fetullahçı Terör Örgütü'nün lideri Fetullah Gülen'in bundan 40 yıl önce İslami cemaatleri fişlediği ortaya çıktı.

Abone ol

1971 muhtırasının ardından Sıkıyönetim Komutanlığı'na sunulan irticai faaliyetler konulu İstihbarat Raporu'nda Gülen'in faaliyetleriyle ilgili detaylar yer aldı.

Rapor'da Fethullah Gülen'in, Süleyman Hilmi Tunahan'ın talebelerini ihbar ettiği, Nurcuların yine Gülen'in verdiği bilgilerle çözüldüğü ve Gülen'in 'sinsi' amaçları yer aldı. Teokratik Devleti Savunan Örgütler Raporu'nun ilk bölümünde Süleyman Hilmi Tunahan Hocaefendi cemaati anlatıldı. Raporda Süleymancılar cemaatini çözebilmek için yapılan çalışmalara değinilerek Fethullah Gülen isimli vaizin yaptığı ihbarlara rağmen başarılı olunamadığı vurgulandı. Gülen'in askere şirin görünmek için diğer cemaatleri gammazladığı tespitine de yine aynı raporda yer verildi.



İSLAM BİRLİĞİ İSTEYEN HERKESİ JURNALLEDİ

Sıkıyönetim Komutanlığı'na sunulan "Teokratik Devleti Savunan Örgütler ve Yapılanmalar" raporunda faaliyetleri ve amaçları detaylı şekilde izah edilen gruplar; tarikatlar, siyasi partiler ve yurtiçi-yurtdışı kuruluşlar olarak üç bölüme ayrılmış. Bu kuruluşlardan bazılarının devlet tarafından kurdurulduğu izah edilirken şu genelleme yapılıyor:

"Bu kuruluşların esas gayeleri siyasi sınırlar içinde önce şeriat esaslarına göre bir devlet kurmak sonra hilafeti getirmek, hilafet isminden yararlanarak bütün İslam ülkelerini birleştirerek İslam birliğini sağlamaktır." Raporun ilk başlığı; Tarikatlar. Dönemin Sıkıyönetim Komutanlığı istihbarat birimleri tarikatları şöyle anlatıyor: "Osmanlı zamanı kurulan tarikatların miktarı 73 kadardır. Bu tarikatların bir kısmı kısa ömürlü olmuş, bir kısmı da günümüze kadar faaliyetlerini sürdürmüş ve hala da sürdürmektedir."

GÜLEN, FİŞLEMEYE YARDIMCI OLDU

Sıkıyönetim Komutanlığı, Süleyman Hilmi Tunahan'ın öğrencileri oldukları için Süleymancılar olarak bilinen cemaati raporda şöyle fişliyor:

"Yurdumuza küçük yaşta ailesiyle birlikte Silistre'den gelmiş bulunan ve tahsilini İstanbul'da yaptıktan sonra 1921 yılında yine İstanbul'da vaizlik yapan Süleyman Hilmi Tunahan daha önce Nakşibendi tarikatına mensup iken bu tarikattan ayrılarak Süleymancılık tarikatını kurmuştur. Liderleri Kemal Kaçar, Hilmi Türkmen, Seyfettin Alkan, Hasan Arıkan, Nihat Tarhan, Hüseyin Kaplan'dır." Raporda dikkat çeken en önemli ayrıntı ise bugüne kadar Kur'an Kursları dışında en küçük bir şiddet hareketi dahi olmayan Süleymancılar cemaatini şiddetle ilişkilendirmesi. Bu tespitin ardından Süleymancıları Fethullah Gülen'in ihbar ettiği bilgisinin verilmesi 'şiddet detayı Gülen'den mi' sorusunu akla getiriyor.

SIKIYÖNETİMDEN YANA GÖZÜKÜYOR

İşte rapordaki şok ifadeler: "Sıkıyönetim döneminde bu örgüt sinsice pasif kalmayı tercih etmiş, Fethullah Gülen isimli vaiz tarafından yapılan tüm ihbarlardan da sonuç çıkmamıştır. Örgüt faaliyetlerini çok iyi kamufle etmesini bildiği için, açık vermediği kanısı hasıl olmuştur. Fethullah Gülen'in kendi sinsi amaç ve idealleri doğrultusunda sıkıyönetimden yana gözükerek karşıt gruplarda yer alan tarikatlara karşı istihbari bilgi vermesi ve sonuç alınamaması, bu örgütün örgütlenme yapısının ihbarlarla kırılmayacağı, bilakis içlerine girip hücre yapısını çözüp, cezalandırmakla mümkün olacaktır. Fethullah Gülen örgütüne geniş kapsamlı ileride değineceğiz."

DARBECİLER HALKA 'CAHİL' DİYOR

Yeni Şafak'ın haberine göre, rapordaki Nakşibendilik başlığı ise Gülen'in böylesine içli dışlı olduğu, işbirliği yaptığı darbe zihniyetinin halka bakışını çok net ortaya koyuyor: "Cumhuriyetin ilanı ile tekke ve zaviyelerin kapatılması müteakip tarikat mensupları yeraltı faaliyetlerine başlamışlardır. Anafikri dergah olarak belirtilen liderlerinin evinde yapılan gizli toplantılarda İslamiyetin ancak şer-i kanunların hakim olduğu bir memlekette istenilen seviyeye çıkabileceği bu bakımdan teokratik devlet düzeninin şart olduğudur. Bunun için faaliyet sahası daha ziyade cahil koyu mutasıp, biraz geri zekalı halk kitleleridir. Sıkıyönetim döneminde pasif kalmayı tercih ettiğinden hiçbir icraatına rastlanmamıştır." Raporda Ticanilik'in MAH (MİT'ten önceki istihbarat teşkilatı) tarafından istihbarat amaçlı kurulduğuna değinilerek bir cümle ile geçiştiriliyor.

AMACI İÇİN HER ŞEYİ MÜBAH GÖRÜYOR

Sıkıyönetim raporundaki Fethullah Gülen ile ilgili bölüm ise '1942 Erzurum doğumludur.' cümlesiyle başlıyor ve şöyle devam ediyor:

"Said Nursi'nin oluşturduğu Nurculuk öğretisini kendisine göre yeniden yorumlayarak cemaat oluşumuna başlamıştır. Nurcuların birçok toplantısı ve örgütlenmeleri yönetici kadroları bilakis Fetullah Gülen tarafından yetkili kuruluşlara ihbar neticesinde çözüldü. Edirne ve Kırklareli'ndeyken cemaatin içinde yeni bir tarzın temsilcisi olacağını beyan etti."



DEVLETİ KULLANDI

"Etrafındaki zeki ve akıllı öğrencileri yetiştirerek devletin önemli kademelerine yerleştirmeyi hedefliyordu. İzmir'de kendi düşünce yapısına göre örgütlenmelere başlayarak geniş bir çevre edinmeye başladı. Amacına ulaşmak için kullanabileceği her ne olursa amaç için yapılması mubahtır söylemini cemaatine empoze ederek değişik sivil toplum örgütleri içerisinde sivrilmeye başladı. Bir yandan devlete şirin gözükecek, diğer tarikat ve cemaatlerin tasviyesini sağlamak için devlet organlarını kullanmaya başladı."

AKSİYON'DA KAZIM GÜLEK GÜZELLEMESİ

Hayatı boyunca tüm kirli yapılarla temas halinde olan Kasım Gülek'in Gülen ile irtibatı artık sır değil. Yayınlanan belgelerde Kasım Gülek'in Atatürk tarafından CHP'ye kaydedilmesi ve milletvekili yapılmasıyla ilgili bilgilerin paralel medya tarafından yalanlanmaya çalışılması da dikkat çekti. Kasım Gülek, kendisinin Atatürk tarafından CHP'ye kaydedildiğini geçtiğimiz günlerde okuyucuyla buluşan ve kendi ismini taşıyan biyografi kitabındaki söyleşide de belirtiyor. Meral Balcı imzasını taşıyan ve Yeditepe yayınlarından çıkan kitapta Gülek'i Atatürk'e tavsiye eden üniversitenin Kolombiya Üniversitesi Rektörü Nicholas Murray Butler olduğu bilgisi yer alıyor. Atatürk bu mektup üzerine Kasım Gülek'i davet ederek sohbet ediyor ardından Recep Peker'i çağırıp Gülek'in CHP'ye yazdırılmasını emrediyor. Kitapta konuyla ilgili ifadeler şu şekilde:

"Bu görüşmeden sonra Atatürk Kasım Gülek'i millet meclisinde görmek istediğini belirtmiş. Milletvekilliği için gerekli olan 30 yaşını doldurunca mebus yapılması emrini vermiş ve o akşam yemeğe davet etmiştir."

ANGLOSAKSON YÖRÜNGESİNE GİRDİ

"Kasım Gülek'in babası Mustafa Rıfat Bey, İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin Çukurova bölge sorumlusuydu. Gülek'in iyi bir eğitim almasının sebebi de babasının bu siyasi baskınlığı. 1918 yılına kadar Galatasaray Lisesi'nde okuyan Gülek 1919'da üçüncü sınıftayken bu okuldan ayrılıp Robert Kolej'de tekrar lise birden başladı. Babası Mustafa Rıfat Bey'in İttifak Devletlerinin Birinci Dünya Savaşı'nı kazanmalarında Amerika'nın oynadığı rolden hareket ederek Amerikan siyasetinin dünyaya egemen olacağını öngördüğü belirtiliyor. Bundan dolayı 1919 yılında oğlunu eğitimin Fransızca olduğu Galatasaray Lisesi'nden alıp İngilizce ve Anglo-Sakson kültürüyle eğitim veren Robert Kolej'e yazdırdı. Robert Kolej'den birincilikle mezun olan Kasım Gülek'in Arapça ve Kur'an dersleri aldığı bilgisini öğrendiğimiz mecra ise Gülen'in Aksiyon Dergisi. Gülek, Aksiyon dergisinin 60. sayısında bu durumu şöyle anlatmış: "Robert Koleji'nde her gün 1 saat İncil okutuyorlar. Babam hafız-ı Kur'an. Babama kimse Rıfat Bey demezdi, Hafız Bey derdi. Fevkalade dindar biriydi. Bunlar İncil okutuyor, oğlumun Müslümanlık tarafı ne olacak? Kafasından karar vermiş, araştırmış, genç doçent Şemsettin Bey'i (Günaltay) bulmuş. O her akşam gelir bana ve kardeşime Müslümanlık dersi verirdi."

SAİD NURSİ HAKİKATE TAVİZSİZ

Sıkıyöneyim raporunda Nurculuk başlığı altında Bediüzzaman Said Nursi ile ilgili tespitlere yer veriliyor. Bu tespitlerden bir kısmı şöyle: "31 Mart vakasına katılmış delil yetersizliğinden serbest bırakılmıştır. Milli Mücadele döneminde Kürt Teali Cemiyeti kurucuları arasında yer almıştır. Cumhuriyetin ilanından sonra inkılapları beğenmeyen Said-i Kurdi, takibata uğramış, mahkum olmuş ve sürgün edilmiştir. Dil, ırk ayrımı yapmadan Kur'an'a inananları bir bayrak altında toplayarak hilafetin kurulmasını istemektedir. Hakikate tavizsiz, gaddar, halifeliği getirmek için çalışır. Liderleri Bekir Berk, Hüsrev Altınbaşak, Salih Özcan, Mehmet Kırkıncı, Müslüm Selçuk, Mehmet Kayalar, Mehmet Kutlular'dır. Nurcuların gayesi medreseleri ihya etmek, Risale-i Nur esaslarına göre tabanda İslami esasları benimsemiş, bir kitle meydana getirmek ve bu kitlenin gücü ile demokratik imkanlardan istifade ederek uzun vadede teokratik bir devlet düzeni kurmaktır."