BIST 10.471
DOLAR 32,77
EURO 35,09
ALTIN 2.457,99
HABER /  GÜNCEL

Ermeni köyü sabırsızlıkla bekliyor

Ermenistan sınırı açılırsa doğuda neler değişir. Aras nehrinin öte yakasında bir köy var ki şimdiden hareketlendi.

Abone ol

Köylüler için dünya, köylerinin hemen güneyinden akan Aras Nehri'nin kıyısında biter.

Nehrin öte tarafında Türkiye vardır. Bilinmeyen, belki düşman bir ülke; büyük ve yabancı.

Ama Aras'ın iki yakasını birleştiren bir köprü vardır. Öyle dardır ki, iki araba yanyana geçemez.

Köprünün korkulukları yeni boyanmış. Ermeni tarafında kırmızıya, Türk tarafında beyaza.

Köprünün öte tarafını görebilirsiniz. Büyük, kırmızı bir Türk bayrağı ve Türkiye'nin silueti ile Atatürk'ün büyük bir portresini gösteren dev bir poster vardır.

Köprüyü geçip bayrak ile posterin yanında durmak için kuzeye, komşu Gürcistan'a doğru gitmek, Gürcü-Türk sınırını geçmek ve sonra da Türk tarafından güneye doğru inmek gerekir.

Bir taş atımı yolu katetmek için, yaklaşık 500 kilometre yol tepersiniz.

Margara köylüleri, Ermenistan-Türkiye sınırını hiç geçmemiş.

Hatta sınırın öte yanındaki komşularını el sallayarak selamlamaları bile, uluslararası sınır kuralları gereği yasaktır.

Margaralılar artık umutlu
Sovyet döneminde Aras kıyısındaki bu sınır, en sıkı ve iyi korunan sınırlardan biriydi. Çünkü SSCB, burada bir Nato ülkesi ile karşılaşıyordu.

Sovyetler Birliği çöktükten sonra Ermeni-Türk sınırı yaklaşık iki yıllığına açıldı. Ama yine de Margara'dan gelip geçen olmadı.

 (Türkiye-Ermenistan sınırı yakınındaki Margara Köyü'nün sakinleri)
 Eğer Türkler buraya leziz ve ucuz domateslerle gelirse, biz de salatalık yetiştirmeye başlarız ya da hayvan yetiştiririz. 



Ermenistan başkentine 40, Türkiye'de Iğdır'a 20 kilometre uzaklıktaki Margara, kendini sınırın açılmasına hazırlıyor.

Margaralı Nikolay "Dedemin evini görmek istiyorum," diyor, "Dedem çok yakışıklıymış, evi de büyükmüş. Bir defa görmek isterim."

Ancak köylülerin çoğu tarım ürünlerini Iğdır pazarında, hatta Karadeniz kıyısında nasıl satacaklarını düşünüyor.

"Gürcistan'a mal götürüp satmak zor," diyorlar, "Gürcülerle ticaret yapacağımıza, Türklerle yapmak daha iyi."

Köylüler, Türk malları ile rekabetten de korkmuyor. "Eğer Türkler buraya leziz ve ucuz domateslerle gelirse, biz de salatalık yetiştirmeye başlarız ya da hayvan yetiştiririz." diyorlar.

Margaralılar sıradan Ermeni köylüleri. Ekmeklerini alın terleriyle kazanıyor, kıt kanaat geçiniyorlar.

Efsanevi Nuh'un tufandan sonra Ağrı Dağı'nın eteklerinde üzüm bağını diktiği yere uzak olmamalarına rağmen, ellerinde avuçlarında fazla birşey kalmıyor.

Doğal olarak köyün başlıca ürünü üzüm. Ama tarlalarda şeftaliler, erikler, armutlar, domatesler, patlıcanlar ve ıspanak da var.

Fakat sınırda yaşamanın cilvelerinden ve sürreel yanlarından biri de, köylülerin sınıra yakın olan tarlalarına gidebilmek için, muhafızlardan özel izin kağıtları alması gerekmesi.




Sınır yakınında ev fiyatları artıyor
Nazik, 50 yaşında, adı gibi bir kadın. Sınıra 100 metre uzaklıkta yaşıyor. Sınır nihayet açıldığında, mümkün olduğunca çok kâr etmek için planlar yapıyor.

"Kapımın önünde para kazanabilirim" diyor, "Belki birisi arabasını buraya bırakmak, ya da sigara almak, soda içmek ister..."

Nazik para kazanmanın bir yolu daha olduğunu biliyor. Aras Nehri üzerindeki köprüye yakın yerlerde emlak fiyatları hızla artıyormuş.

"Nerdeyse her gün Erivan'dan insanlar gelip evimizi satın almak istiyorlar. Kimisi 20 bin öneriyor, kimi 50, kimi de daha fazla..." diyor.

Ancak bütün bunlar şimdilik hayalden ibaret. Nazik'in kapısının önünde biraz para kazanma fırsatı bulup bulamayacağı, uzak başkentlerde yaşayan, büyük olasılıkla da Margara köylülerini ve onların birkaç kuruşluk kazançlarını umursamayan siyasetçilere kalmış.

Bu arada Ermeni-Türk sınırı yalnızca leyleklere açık. Hemen her telgraf direğinin üzerinde yuvaları var.

Sınırın Ermeni tarafında yani. Bazıları der ki, Türk tarafında da öyleymiş.

BBC Türkçe