BIST 9.722
DOLAR 32,53
EURO 34,79
ALTIN 2.429,90
HABER /  SEÇİM

Erdoğan Köşk'e çıkarsa Gül'e ne olacak?

Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler, yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili önemli açıklamalarda bulundu.

Abone ol

Ak Partinin Cumhurbaşkanı adayının mayıs ayında netleşeceğinin altını çizen İşler, "Başbakanımız Cumhurbaşkanı olduğu takdirde bir başbakan görevi üstlenecek. Cumhurbaşkanımızın milletvekili olmaması hasebiyle hemen bu görevi üstlenmesinin söz konusu olmayacağını düşünüyorum" dedi.

Başbakan Yardımcısı Emrullah İşler, Kanal 7'de yayınlanan "Başkent Kulisi" programında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Seçim sonuçlarının Ak Parti için başarı olduğunu belirten İşler, bu yerel seçimde daha önce girdikleri 2 yerel seçime göre daha fazla oy aldıklarını söyledi.

30 Mart'taki seçim sonucunun 2011'de yapılan genel seçim sonucuyla kıyaslanmasının doğru olmadığını ifade eden İşler, yerel seçim ile genel seçimlerin farklı şartlarının farklı olduğunu kaydetti.

"CHP BU SEÇİMDE KUMAR OYNADI VE KAYBETTİ"

İşler, seçimin yerel olmasına rağmen 17 Aralık operasyonu gibi gelişmeler nedeniyle adeta genel seçim havasında geçtiğine dikkati çekerek, şöyle konuştu:

"CHP bu seçimde bir kumar oynadı. Bu kumarda da kaybeden taraf oldu. Bu kumar paralel çeteyle birlikte hareket etmesiydi, kader birliği yapmasıydı, kaset, şantaj, montaj ve tehditlere tevessül etmesiydi. Onlarla birlikte hareket etmesiydi. Bildiğiniz gibi Cumhuriyet Halk Partisi, şantaj mağduru olmuş bir parti. Cumhuriyet Halk Partisinin genel başkanı, bu şantaj neticesinde koltuğunu bırakmak durumunda kaldı. O gün bu şantajları yapanların kim olduğu bilinmedi. Daha sonra biliyorsunuz MHP de 2011'deki seçimlerde bu şantaja, tehdide maruz kaldı. 10-11 siyasetçi bu tehdidin mağduru olmuştu.

Ama şimdi 17 Aralık operasyonuna baktığımız zaman, böyle bir yapının olduğu ortaya çıktı. Bu yapının Türkiye Cumhuriyeti'nin bekasını ve istiklalini tehdit ettiğini sayın Başbakanımız tarafından en üst perdeden ifade edilmesine rağmen CHP ve MHP bu yapıyla işbirliği yaptı."

"AK PARTİ BU SEÇİMLERDEN BAŞARIYLA ÇIKTI"

Seçimin kaybedenlerinin CHP, MHP ve paralel yapı olduğunu ifade eden İşler, 30 Mart seçimlerinin bir kader seçimi olarak gördüklerini, Ak Parti'nin bu seçimlerden başarıyla çıktığını dile getirdi. Türkiye'de cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce hep gerginliklerin yaşandığını anımsatan İşler, "Son dönemde yaşanan gerginlikler de önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgiliydi. Bu seçim sonucuyla halk şu mesajı verdi; Ak Parti'nin adayı ilk turda kazanacak. Bu gerginlik politikasının sürmemesi lazım. Biz iktidar partisi olarak gerginlikten yana değiliz. Kesinlikle ortamı gererek seçim faaliyetlerinde bulunmak istemiyoruz ama öyle olaylar yaşanıyor ki veya muhalefet öyle dil ve üslup kullanıyor ki ister istemez onlara cevap verdiğinizde ortam geriliyor" dedi. Yeni seçilecek cumhurbaşkanın siyasetin içinden gelen birisi olması gerektiğini düşündüğünü belirten İşler, halkın seçeceği cumhurbaşkanının siyaseti ve siyasi jargonu bilmesi gerektiğini savundu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun yaptığı açıklamayı doğru bulmadığını belirten İşler, "Kafasında bir şablon oluşturmuş, o şablona göre aday belirleniyor. Siz kendi adayınızı bu şablon içinde yapabilirsiniz ama başkalarının adaylarına da aynı şablonu dayatmaya hakkınız yok" dedi.

"ERDOĞAN İLK TURDA SEÇİLİR"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın gelecek günlerde kararını vereceğini, cumhurbaşkanlığına aday olduğu takdirde halktan büyük bir destek alacağını dile getiren İşler, ilk turda yüzde 50'nin üzerinde oyla seçileceğini düşündüğünü söyledi.

"BAŞBAKAN ADAY OLURSA YERİNE KİM GELİR?"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın aday olup seçilmesi halinde kimin başbakan olacağıyla ilgili ise İşler, şunları kaydetti: "Yol haritası yapılacak görüşmelerle ortaya çıkacak. Görüşmeler yapılmadı, önümüzdeki haftalarda yapılacak, yapıldıktan sonra yol haritası seçilecek. Başbakanımız, Cumhurbaşkanı olduğu takdirde bir Başbakan görevi üstlenecek.

"GÜL'ÜN BAŞBAKAN OLMASI SÖZ KONUSU DEĞİL"

Cumhurbaşkanımızın milletvekili olmaması hasebiyle hemen bu görevi üstlenmesinin söz konusu olmayacağını düşünüyorum. Teknik olarak mümkün değil.

"ÖNÜMÜZDE 2 YOL VAR"

Önümüzde iki yol var, Ya Bayburt modeli veya ara seçim modeliyle gerçekleştirilebilir. Orada bile iki ayın üzerinde bir zamana ihtiyaç var. Ya da erken genel kongreyle Abdullah Gül Bey tekrar siyasete dönmek ister aday olursa parti genel başkanlığına bu da mümkün. Ama bunların hepsi Başbakanımızla Cumhurbaşkanımız arasındaki görüşmelerde öğrenilecek."

ERKEN SEÇİM OLACAK MI?

İşler, erken seçim ihtiyacının olup olmadığına yönelik ise, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Ak Parti'nin erken seçime karşı çıktığını hatırlattı. 30 Mart yerel seçimlerindeki tablodan sonra da erken seçimi gerektiren bir tablonun söz konusu olmadığını belirten İşler, Ak Parti olarak seçimlerin vaktinde yapılması konusunda bir ilkeleri olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan arasında yaşanan görüş ayrılıklarının sorulması üzerine İşler, bu durumun ileriki dönemde sıkıntı yaratacağına inanmadığını, aralarında kardeşlik hukuku olduğunu, karşılıklı saygı içinde ülkeye hizmet ettiklerini, bundan sonra da edeceklerini söyledi.

"BUGÜN TAYYİP ERDOĞAN VARDIR, YARIN YOKTUR"

"Halk seçtiği için cumhurbaşkanını bir tür rejim değişikliğine ihtiyaç yok mu?" sorusunu İşler, şöyle yanıtladı:

"Halkın seçtiği Cumhurbaşkanı, parlamentoda seçilen Cumhurbaşkanı yetkileriyle o koltukta oturacak. Bu da fiilen sistem içinde sıkıntılara yol açacak. Ondan sonra da bu konu tartışmalara açılacak. Artık partili Cumhurbaşkanı mı olsun, yarı başkanlık mı olsun, başkanlık mı olsun. Ne olacaksa, bu konu parlamenter sisteme devam mı olacak, nedir? Bu konu enine boyuna oturup tartışılması lazım. Bizim sıkıntımız şu: Konuları tartışırken şahıslara indirgiyoruz. Başkanlık ya da yarı başkanlık sistemi değimiz zaman olayı Sayın Başbakanımızın şahsından tartışıyoruz. Özellikle muhalefet partileri konuyu o noktaya indirgediler. Yanlış olan burada. Bugün Tayyip Erdoğan vardır, yarın yoktur. Bugün Abdullah Gül vardır, yarın yoktur. Hepimiz faniyiz, hepimiz gelip geçiciyiz. Bu nefes bir gün biter o zaman başkaları olacak o koltukta. Ama millet olarak, düzenli sistem kurma konusunda işbirliği yapamadık. Burada bir sıkıntı var. Zaten çeşitli siyasetçiler de bu konuda uyarıda bulundular. Önümüzdeki dönem çıkış yolu bulunacağı kanaatindeyim."

Kampanya yapacak ve vaatlerde bulunacak Cumhurbaşkanı adayının seçildikten sonra koltuğunda yetkisiz olarak oturmasının mantıken mümkün olmadığını dile getiren İşler, "Bu konuların cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra da çok daha hararetli bir şekilde tartışılacağı kanaatindeyim" dedi.

AK PARTİDEKİ 3 DÖNEM KURALI KALDIRILACAK MI

Ak Parti'deki "üç dönem kuralı"nın sürdürülüp sürdürülmeyeceğine yönelik soru üzerine İşler, tüzüklerinde yer alan bu kuralın parti teşkilatlarında şimdiye kadar uygulandığını anımsattı.

Kendisinin konuya ilkesel açıdan yaklaştığını, Ak Parti'nin bir ilke partisi olduğunu ve ilkelerini uyguladığını belirten İşler, halka verilen sözlerin yerine getirilmesinin de kendilerini diğer partilerden ayırdığını kaydetti.

"EĞER ŞARTLAR ZORLARSA..."

Tüzükteki bu kuralın şartlara göre yeniden ele alınabileceğini ifade eden İşler, "Eğer şartlar zorlarsa oturulur, karar verilebilir ve kamuoyunun kabul edebileceği şartlar olursa elbette ki bu kural kaldırılabilir. Ama şu an ortama baktığımız zaman böyle bir değişikliğe gidilmesini gerektiren bir şart olduğunu ben şahsen düşünmüyorum. Eğer bu kural kaldırılacaksa zaten öncelikle Sayın Başbakanımız için bu kuralın kaldırılmasının söz konusu olması lazım. Sayın Başbakanımız da yaptığı bütün açıklamalarda, ısrarla 'Ben bu kurala uyacağım' ifadesinde bulunuyor. Çok zaruret olmadığı sürece bu kurala uyulmasında ben şahsen yarar görüyorum" diye konuştu.

Siyasette taze kana, yenilenmeye ihtiyaç olduğunu vurgulayan İşler, "üç dönem kuralı"nın şu an 70 kişi için geçerli olduğunu, kural kalkmış olsa bile siyasete devam edeceklerin iki elin parmaklarını geçmeyeceğini söyledi.

AYM'NİN TWITTER KARARI

Anayasa Mahkemesinin Twitter ile ilgili kararı konusunda Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan arasında görüş ayrılığı çıktığının belirtilmesi üzerine de İşler, Anayasa Mahkemesinin böyle bir karar almasını "ilginç" olarak niteledi. Yüksek Mahkeme'ye bireysel başvuru için idari ve yargısal yolların tüketilmesi gerektiğini hatırlatan İşler, idari ve yargısal yollar tüketilmeden yapılan başvuruyu Anayasa Mahkemesinin usulden reddetmesi gerektiğini söyledi. "Bunu neden yaptı, neden esasa girdi? Bu çok manidar" diyen İşler, kararın TİB'in, yasağın kalkması yönündeki idare mahkeme kararıyla ilgili üst mahkemeye başvuru yaptığı güne denk geldiğini hatırlattı. İşler, "Demokratik sistemde kurallar, usuller, prosedürler var. Siz bunlara uymak durumundasınız. Buna Anayasa Mahkemesi de herkes de uymak durumunda. Bu kararda, Anayasa Mahkemesinin bu kurallara, usule uymadığını görüyoruz" diye konuştu.

"BİZ BUNLARIN HESABINI SORMAYACAK MIYIZ?"

Anayasa Mahkemesinin özgürlükçü kararlar almasının toplum açısından sevindirici olduğunu dile getiren İşler, uluslararası bir şirket olan Twitter'ın da kurallara uyması gerektiğini söyledi. Gerçek hayatta suç olan hakaretlerin sanal alemde suç sayılmamasının mümkün olmadığını anlatan İşler, "Benim şahsıma bile o kadar hakaretler yapılıyor ki, ağza alınmayacak küfür ifadeleri kullanılıyor. Biz bunlara dava açmayacak mıyız, hesap sormayacak mıyız" dedi.

TWITTERIN YASAKLANMASI

Ak Parti'nin yasaklarla mücadele ettiğini, iktidarları döneminde birçok yasağın kalktığını kaydeden İşler, "Bizim interneti, sosyal medyayı yasaklamamız gibi bir durum söz konusu olamaz. Hürriyetlerin de bir sınırı vardır, o sınıra herkesin uyması gerekir. Twitter'ın da Türkiye mahkemelerinin vermiş olduğu kararlara uyması gerekmektedir. Twitter'ın başka ülkelerde mahkeme kararları dahi olmadan hükümetlerin taleplerini, TİB muadili kurumların taleplerini gerçekleştirdiğini görüyoruz. Peki Türkiye'ye neden bunu yapmıyor? Bu mesele bir milli mesele haline geliyor artık" değerlendirmesinde bulundu.

"PARALEL YAPININ ELEMANLARINI PASİFİZE ETTİK"

Başbakan Yardımcısı İşler, "Seçim öncesinde bir paralel yapılanma kavramı ortaya çıktı, bu konularda ne yapacaksınız? Elinizde somut veriler var mı" sorusunu yanıtlarken, 17 Aralık ve 25 Aralık operasyonlarının ardından bu yapıyla mücadelenin başladığını, bürokrasi ve idarede gerekli adımların atıldığını söyledi. "HSYK Kanunu'nda değişikliğe gittik, orada bir düzenleme yaptık. Emniyet içerisinde, bürokraside, idare mekanizmasındaki bu yapının elemanlarını pasifize etmiş durumdayız. Yine çalışmalar da devam ediyor" diyen İşler, seçimlerden önce de İçişleri Bakanlığının belli konularda suç duyuruları da olduğunu anımsattı.

"ÖNÜMÜZDEKİ GÜNLERDE HERKES NE OLACAĞINI GÖRECEK"

"Paralel yapılanmayla ilgili operasyonlar mı bekleyeceğiz" sorusuna da İşler, "Önümüzdeki günlerde herkes ne olacağını görecek. Şu an devlet kurumları gerekli çalışmaları, hazırlıkları yapıyor. Mesele, yargıya intikal edecek. MİT tırına yapılan operasyonlar bağışlanabilecek operasyonlar değil. Burada kusuru, kastı olan kim varsa yargı önüne çıkarılacak. Milli güvenlikle ilgili ses kayıtlarında da aynı durum söz konusu" yanıtını verdi. Devlet içinde paralel devlet olmaya gayret edenlerle mücadele ettiklerine işaret eden İşler, "Ama hala kendini cemaat olarak gören, okullarda, dershanelerde hizmet eden, çalışan insanlarla bir alıp veremediğimiz söz konusu olamaz. Biz onları zaten baştan itibaren ayırdık" dedi.

"BAZI BELEDİYELERİ KAYBETMEMİZE YOL AÇTILAR"

"Gülen grubunun seçimlerdeki etkisi nasıl oldu" sorusu üzerine ise İşler, şu ifadeleri kullandı: "Belli yerlerde etkisi oldu, bunu kimse inkar edemez. Mesela Ankara'da CHP adayının yüzde 44 civarında olması bu etki olmadan düşünülemezdi diye değerlendiriyorum. Belli yerlerde CHP, MHP ve BDP adaylarının desteklenmesinin kısmen başarılı olduğunu düşünüyorum. Bundan dolayı da bizim bazı yerlerde belediyeleri kaybetmemize yol açtılar. Biz 8-10 ili daha çok daha rahat alabilirdik. Birleşme konusunda paralel yapının da katkısı olduğunu düşünüyorum ama oy oranının artırılması konusunda hiçbir etkisi olmadığı veya çok cüzi bir etkisi olduğu da gayet net bir şekilde ortaya çıktı. Paralel yapının CHP ve MHP ile bu kadar iç içe, kol kola, el ele olması o tabanlarda da çok ciddi rahatsızlıklara yol açtı."

GÜLEN'İN AÇTIĞI TAZMİNAT DAVASI

Fetullah Gülen'in avukatı tarafından kendisine 50 bin liralık tazminat davası açıldığının hatırlatılması üzerine de İşler, açıklamalarında Gülen'e hakaret etmediğini vurguladı. İslam dinine göre insanların yapıp ettiklerinden sorumlu olduklarına dikkati çeken İşler, şu değerlendirmeyi yaptı: "Biz, insan, Müslüman ve birey olarak birilerini sevebiliriz, gönül bağımız olabilir ama bu bizim aklımızı kiraya vermemizi gerektirmez. Biz aklımızı kiraya vermek durumunda değiliz. Eğer insanlar akıllarını kiraya verirse bir takım çıkmazla karşı karşıya kalıyorlar. Talimatla 'falan partiye oy verin'. Bu, kabul edilebilir bir şey değildir. Bu ne insani ne İslami ne Kuranidir. İnsanların vicdanlarına sorması lazım. Cemaatteki kardeşlerimiz, geçmişte kendilerin söven, her türlü hakareti yapan CHP'ye mührü bastılarsa, basabildilerse bunun vicdani muhasebesini çok iyi yapmaları gerekir. Talimatla böyle bir iş yapılırsa bunu o vicdanların reddetmesi lazım."