BIST 10.400
DOLAR 32,23
EURO 34,95
ALTIN 2.412,19
HABER /  POLİTİKA

DTP dışında Kürt partisi de var

Hükümetin Kürt sorununun çözümüne dönük başlattığı 'daha çok demokrasi' açılımı büyük destek görüyor.

Abone ol

Katılımcı Demokrasi Partisi (KADEP) Genel Başkanı Şerafettin Elçi, 'Kürt açılımı'nın demokratik çerçevede ele alınmasını, sorunun çözümü için tarihi fırsat olarak nitelendirdi.

Kürt sorununun toplumsal mutabakatı gerektiren ulusal bir problem olduğunu işaret eden Elçi, bu konuda herkesin elini taşın altına koyması gerektiğini söyledi.

DTP KÜRTLERİN ÇOK AZ KISMINI TEMSİL EDİYOR

Elçi, sorunun muhatabı olarak sadece DTP ve PKK'nın adının anılmasından da rahatsız. Bunların, Kürtlerin ancak çok az bir kısmını temsil edebileceğini vurgulayan Elçi, "Sorunun çözümünde PKK'nın ve bunun yörüngesindeki parti ve çevreleri hesaba katmak lazım. Ama bunlar tek başına Kürtleri temsil edemez. Bu yörüngesinin dışında faaliyet gösteren bir dizi Kürt orijinli grup, kurum ve kanaat önderleri var. Dahası, Kürt kesiminde büyük bir sessiz çoğunluk var. Onun için Kürtlerin çoğunluğunun hem şu anki hem de gelecekteki ihtiyaçlarını dikkate alınarak bir çözüm formülünün bulunması lazım." dedi.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün 'tarihi fırsat', Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 'Kürt açılımı' olarak nitelendirdiği yol haritasını CİHAN'a değerlendiren KADEP lideri Elçi, Hükümetin yaptığı açıklamaları çok olumlu karşıladıklarını ve Kürt sorununun çözümünde ilk kez bu kadar ümitlendiklerini kaydeti. Elçi, "Bir kere sorunun adının net olarak ortaya konması başlı başına anlam ifade ediyor. Bunun çözüm çerçevesinin daha çok demokratik olarak belirlenmesi de bir o kadar önemli. Çünkü bugüne kadar Kürt sorunu daha çok bir terör ve asayiş olayı olarak nitelendirilip, çözüm yolunun da tamamen şiddetle bastırılabileceği anlayışı hakimdi. Demokratik çerçeveye yerleştirilmesi gösteriyor ki devlet artık silahlı çözümü bir çözüm olarak görmekten vazgeçiyor. Demokrasi ve diyalog yoluyla çözmeyi benimsemesi çok olumlu bir adımdır." şeklinde konuştu.

Elçi, çözüm için toplumun farklı kesimlerinin mutabakatının alınmak istenmesinin önemine işaret etti. Konunun sadece hükümetin modeli olarak görülemeyeceğini ifade eden Elçi, şöyle konuştu: "Buna devletin modeli demek daha doğru olur. Ortaya somut bir formülün ortaya konmaması mantıklı. Çünkü çözümsüzlükten medet uman bazı kesimler bu süreci baltalayabilir. Anlaşılan devlet katıda bir uyum ve uzlaşı sağlanmış. Şimdi toplumun mutabakatını almaya çalışıyor. Halkın benimsemediği bir formülü hayata geçirmek çok zordur. STK'ların, aydınların ve kanaat önderleri ile birlikte konunun topluma anlatılmasında çok büyük yararlar var." Elçi, kendileriyle bugüne kadar bir görüşme yapılmadığını söyledi.

"PKK SAMİMİ İSE HEMEN SİLAHI BIRAKMALI"

Elçi, Kürt sorununda tarihi bir fırsatın yakalandığını, ancak bunun için öncelikle çatışmalı ortamın sona ermesi gerektiğinin altını çizdi. "Ellerin artık tetikten çekilmesi lazım." diyen deneyimli Kürt siyasetçi, şöyle konuştu: "Cenazelerin taşındığı gergin ve sıcak ortamda akl-ı selimle konunun tartışılıp çözüm yolu aramanın anlamı kalmaz. Sözün değeri olmaz. PKK'yı kim etkileyebilirse birilerinin doğrudan ya da dolaylı olarak ikna etmesi lazım. Zaten eylemsizlik kararı var. Ama bu yetmez çatışma ortamından uzaklaşması lazım. Devlet kanadının silah bırakmasını beklemek doğru olmaz. Dağda bekleyen grup varsa buna karşı operasyon yapmayalım diye bir açıklama da olmaz. Çatışmalar durduktan sonra PKK nasıl temelli silah bırakabilir, bunun için makul formüller bulunabilir. Devletler geriye takılıp kalmaz." dedi.

"MUHATAP, TÜM TÜRKİYE OLMALI"

Elçi, açılımın ilk kez toplumun farklı kesimlerinin desteği alınarak çözüm üretilmesinin çok önemli olduğunu söyledi. Muhatap olarak sadece PKK ve DTP'nin adres gösterilmesinin konuyu çözümsüzlükte bırakacağını ifade eden Kürt siyasetçi, "Kürt tarafı denilince PKK'nın ve bunun yörüngesindeki partileri ve çevreleri de hesaba katmak lazım. Ama bunlar tek başına Kürtleri temsil etmez. Büyük bir sessiz çoğunluk var. Bunların ağırlığı önemli ama bütün Kürtlerin hem şu anki hem de gelecekteki ihtiyaçlarını dikkate alarak bir çözüm formülünün bulunması lazım. Çünkü PKK ve onun yörüngesinin dışında faaliyet gösteren bir dizi Kürt kurumu var. Bazı kurumlar var. Önemli kanaat önderleri var. Onlar da toplum üzerinde etkili olabilecek kişilerdir. Kürt toplumunun önemli bir bölümünü oluşturur. Kürtlerin tüm kesimlerinin hassasiyetleri dikkate alınarak bir çözüm formülü üretilmesi lazımdır." diye konuştu.

Elçi, sadece Kürtlerin muhatap alınmasının da yeterli olmayacağını söyledi. Tüm Türkiye kamuoyunun hassasiyetlerinin dikkate alınması gerektiğini düşünen Elçi, bu konuda herkesin empati yapması gerektiğini kaydetti. Elçi, şöyle konuştu: "Sadece Kürtleri memnun eden bir formül yeterli olmaz. Bu formülün aynı zamanda Türk kesimini de benimsemesi gerek. Çünkü bu konu, yalnızca Kürtleri ilgilendiren bir sorun değil. Devleti de Türk kesimini de ilgilendiren bir sorundur. Onun için toplumun geniş kesiminin mutabakatı alınması gerekir. Bu konuda zaman ve sabır lazımdır. Günü kurtarmak için ortaya konan formüller çözüm getirmez. Herkes empati yaparsa sorunun çözümü kolaylaşır."

"ZEMİN MÜSAİT, KÜRTLERİN TALEPLERİ NETLEŞMELİ"

Elçi, Kürt sorununun çözümü için ortamın çok müsait olduğunu ifade etti. Hem devletin hem de Kürtlerin geçmişe göre artık çok farklı düşündüğünü anlatan Elçi, "TRT şeş Kürtçe yayın yapıyor. Zaten PKK da dahil Kürtlerin devlet ile ilgili bir sorunu ve talebi yok. Yeni bir anayasa hazırlanmalı. Herkes Türk'tür ifadesi bütün çatışmaların nedeniydi. Dille ilgili yasaklar kalkarsa her alanda kullanılabilir. Bunlar aslında kolay işlerdir. Niyet ve siyasi irade olsun. Yeni bir yönetim modeli benimsenebilir. Merkezi sistemden yerinden yönetime doğru bir açılım olabilir. Toplumsal yapısı heterojen olan hareketli çok kültürlü bir ülkede bu anlayışta diretmenin bir anlamı yok. Bunun yararları çok. Bu konuda da açılım yaparsa sorunun çözümü kolaylaşabilir." dedi.

Elçi, Kürtlerin devletten ne istediğinin netleşmesi gerektiğini söyledi. Bu konuda DTP ve PKK'nın da bugüne kadar net bir formül ortaya koyamadığına dikkat çeken Elçi, bu konuda herkesin fikrini rahatlıkla açıklama cesaretini gösterecek zeminin oluşturulması gerektiğine işaret etti. Elçi, şöyle dedi: "Kürtlerin talepleri netleşmeli. Bu konuda bir netlik yok. Tam bir dağınıklık hakim. Herkesin kendine göre bir çözüm formülü var. Sadece DTP ve PKK ile değil, geniş Kürt kesimlerinin konsensüsü ile bir yol haritasının belinlenmesi lazım. Bu konuda büyük bir ihtiyaç var. Devlet buna zemin hazırlamalı, en azından önünü kesmemeli. Yani Kürtler, kendi aralarında konuşup rahatlıkla şiddet içermediği sürece her türlü görüşü ortaya koymalı. Farklı Kürt grupları bir araya gelip uzlaşıp ortaya bir çöküm konmalı. Devlet de buna göre bir çözüm üretmeli." diye konuştu.

DTP'YE ELEŞTİRİ: OLAYI PKK VE ÖCALAN'A ENDEKSLİYOR

Elçi, her fırsatta Kürtler adına siyaset yaptığını ve onları temsil ettiğini iddia eden DTP'nin Kürt sorununun çözümünde bekleneni veremediğini düşünüyor. "DTP, maalesef yapabileceği rolü yerine getiremiyor." diyen Elçi, "Olayı tamamen PKK ve Abdullah Öcalan'a endeksliyor. O zaman parti olarak varlık nedenin, bir ağırlığın kalmıyor. Oysa Mcelis'te önemli bir güçtür. Bu rolünü iyi oynar ve bu işin içine girmeli. En azından bağımsız bir rol oynayabilir. Onların da düşüncesini alarak bazen de ikna ederek dağdaki bir insanın görüşü ile Ankara'daki arasında önemli bir fark var. Onları yumuşatması lazımdır." Elçi, Öcalan'ın 15 Ağustos'ta yapacağı açıklamalardan yeni bir şey beklemediğini, ancak yapacağı açıklamaların belli bir kesim üzerinde etkili olduğunu söyledi.

"MHP VE CHP'NİN TAVRINI ANLAMAK MÜMKÜN DEĞİL"

Elçi, 'Kürt açılımı'nda muhalefetin tavrını da eleştirdi. MHP'nin tavrını bir ölçüde anladığını, ancak CHP'nin yaklaşımını anlamakta güçlük çektiğini ifade eden KADEP lideri, şöyle devam etti:

"MHP akıl almaz bir biçimde sert tavır aldı. Bunun ötesinde çok haksız bu konuda fikir üreten ve çözüm arayışı içinde olanları ihanetle suçladı. İnsafsızlıktır bu. Kimsenin bunu yapmaya hakkı yok. Anlaşılıyor ki 'bu çözümsüzlük sürsün, kan akmaya devam etsin, kargaşa ortamında kendi çıkarımızı daha iyi kollarız' gibi bir tavır var. Bu çözüm için çok tehlikeli bir tutumdur. Ama toplumun geniş kesimi ikna olursa MHP marjinalleşir. Sosyal demokratik bir parti iddiasındaki bir CHP'nin tavrını ise anlamak mümkün değil. Oysa CHP bu konuda önemli rol oynayabilir. Tabanı da buna müsait."