BIST 10.911
DOLAR 32,21
EURO 35,04
ALTIN 2.446,47
HABER /  GÜNCEL

Devecioğlu'ndan Altaylı'ya yanıt

Vatan Gazetesi Genel Yayın Müdürü Tayfun Devecioğlu, Sabah'ın çiçeği burnunda Genel yayın Yönetmeni Fatih Altaylı'ya kendi üslubuyla yanıt verdi!

Abone ol

Devecioğlu "Isınan siyasette doğru gazeteyi seçmenin önemi" başlıklı yazısında meslektaşını topa tuttu!

YAZI : Tayfun DEVECİOĞLU
www.vatanim.com.tr


Öyle anlaşılıyor ki 2006'nın hakim gündemi siyaset olacak. Çünkü iç siyasetin sıcak ajandasına giderek yaklaşıyoruz. Şu andaki duruma göre Mayıs 2007'de Cumhurbaşkanlığı seçimi, Kasım 2007'de ise milletvekili seçimi var.

CHP, milletvekili seçiminin Mayıs 2007 seçimi öncesine alınması için bastırıyor. Bayka'lın tezi şu: 7 yıl için göreve gelecek 11. Cumhurbaşkanı, ömrünün dolmasına 6 ay kalan bir Meclis tarafından se-çilmemeli. iktidar partisi ise "Halk bize 5 yıl için görev verdi. Bu görevi sonuna kadar yerine getireceğiz" tezini öne sürüyor. Erdoğan da ısrarla milletvekili seçimlerinin Anayasa'nın öngördüğü zamanda yapılacağını savunuyor.

Aktif siyasetin dışındaki güç odaklan şimdilik sessiz. Siyaset üzerindeki gücü azalan TSK'nın bu yılın ağustos ayındaki Genelkurmay Başkanlığı devir tesliminden önce dolaylı ya da doğrudan "fikir beyan etmesi" ihtimal dahilinde görünmüyor. Ağustos'tan sonra ne olur bilemem ama görebildiğim kadanyla TSK'nın "siyasi gündemden uzak durma süreci" devam edecek.

Statüko değişiyor
Sıcak siyasi ajandadaki en kritik karar ise Erdoğan'ın kararı: Başbakan Çankaya'ya çıkacak mı, yoksa seçtiği bir ismi mi Cumhurbaşkanı yapacak? Erdoğan "çıkarım" da demiyor, "çıkmam" da...

AKP'nin ve Erdoğan'ın mevcut sayısal gücü tüm bu ajandayı istediği gibi belirlemeye, Mayıs 2007'de Cumhurbaşkanı'nı, gerekirse AKP Genel Başkanı ve Baş-bakan'ı belirlemeye yetiyor.

İşte 2006'yı kritik kılan da bu mevcut güç üzerinde yapılacak tartışmalar.

Bugün birinci sayfamızın tamamını ayırdığımız seçim anketinin sonuçlan, 2002 kasımından bugüne kadar Türk siyasetinin içinde bulunduğu statükonun değiştiğini gösteriyor.

Anket sonuçlarına göre, AKP oylarını büyük ölçüde korumayı başarmış olsa da, seçim barajını aşan parti sayısı 4'e çıkıyor. Anketteki oy oranlarına göre Meclis'teki sandalye dağılımı ne olacak? Bu konudaki ayrıntılı çalışmamızı yarın yayınlayacağız. Ama Kasım 2002'deki oy oranını korusa bile AKP'nin Meclis'teki hakimiyetini büyük oranda kaybedeceği kesin.

Şimdi şöyle düşünelim: Erdoğan veya seçtiği bir isim Mayıs 2007'de Cumhurbaşkanı seçildi. Kasım 2007 seçimleri VATAN'in anketine yakın şekilde sonuçlandı ve AKP 276'nın altında kaldı. Bu durumda, görev süresinin bitimine 6.5 yıl olan, ama arkasındaki Meclis desteğini daha görevinin 6'ncı ayında kaybeden bir Cumhurbaş-
kanı'yla baş başa kalacağız. Anayasal sakıncası bulunmayan ama "halk iradesinin Meclis'te temsili ilkesi" açısından hararetle tartışılacak bir durum ortaya çıkacak. Özal'ın Cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra ANAP'in Meclis çoğunluğunu kaybetmesiyle başlayan sert tartışmaları hatırlayın.

Bu sıcak siyasi ajanda, 2006'da gazetelerin hakim gündeminin de siyaset olacağını gösteriyor. 2003 başından bu yana gazetelerin hakim gündemi ekonomi, AB ilişkileri, Irak ve ABD merkezli dış politikaydı. Siyaset çoğu zaman bu konuların altında ezildi. Çoğu zaman spor ve magazin gündeminin bile altında kaldı iç siyasetteki gelişmeler.

Posta' nın yükselişi
İç siyasetin geri planda kalması gazete okurlarının tercihlerini de etkiledi. Türk gazete okurunun zaten diplomasi haberlerine ilgisi pek yoktur. Ekonomi haberleri de mak-ro sayılar ve piyasalardan ibaret olunca magazine daha fazla ağırlık veren gazeteler pazar payını artırdı. Siyaset, ekonomi ve diplomasiye fazla yer ayırmayan Posta'nın son 3 yıllık yükselişinin nedeni de Türk insanının apolitize olmasıdır bence. Posta'nın başanlı Genel Yayın Yönetmeni Rıfat Ababay bir röportajında "Ben gazetemi yere yaydınp, üzerinde fasulye ayıklatmam" demiş. "Ababay'in gazetesine saygı duymasına" saygı duyanm da üzerinde fasulye de ayıklansa, kesekağıdı da yapılsa yine Posta çok satardı bu dönemde. 12 Eylül'den sonra "politika yasaklanınca" Tan diye bir gazetenin tirajı da milyona vurmuştu. O dönemde Tan'in Genel Yayın Yönetmeni kimdi bilmiyorum ama, gazetesinin üzerinde neyin ayıklanıp, neyin soyulduğunu umursadığını sanmıyorum. Çünkü gazetede yeteri kadar "ayıklanmış, soyulmuş" malzeme vardı.

Hangi gazete?
Bu yıl gündeme iç siyasetin oturacak olması, siyasi haber ve yorumlan daha çok önemseyen gazetelerin geçen 3 yıla göre "daha çok önemsenmesine" neden olacak. Olacak da, okur hangi gazetelere güvenecek?

Sokaktaki insanın tarafsız, her partiye eşit uzaklıkta duran, gündemi saptırmayan, olayları abartmayan ama hak ettiği önemi veren gazeteleri izleyeceğini tahmin ediyorum.

Bir gazetenin böyle bir duruş sergilemesi, bu kadar titiz içerikle çıkması için çok önemli özelliğe sahip olması gerekiyor: Hem mevcut iktidardan, hem de gelecekteki iktidardan herhangi bir beklentisi olmaması. Eğer bir gazetenin sahibinin iktidar değişikliğiyle yeniden gözden geçirilecek bir kontratı, yenilenip yenilenmeyeceği iktidara bağlı olan bir kredisi varsa, sahip olduğu gazeteden yukarıda anlattığım yayın politikasını beklemek hem iyimserlik olur hem de haksızlık!

Basit örnek, yaptığımız şu seçim anketi. Magazin ağırlıklı gazeteler böyle bir anket yapsaydı boşa gider, önemsenmezdi.

Siyasete ağırlık veren gazeteler ise, sandıklan noter huzurunda açıp oyları sayabilirler miydi bilmiyorum. Çünkü sonuçta birilerini kızdırmak var malum.

Örneğin son 3 yıldır hızla ma-gazinleşen, Posta'nın çizgisine yanaşan Sabah'tan da böyle bir anket beklemek haksızlık olurdu diye düşünüyorum. Zaten rota-sındaki sapmanın da nedeni bu. Sabah deyince...

Yeni Genel Yayın Yönetmeni Fatih Altaylı geçen haftaki yazımda yer alan "holding gazeteleri" lafıma alınmış olmalı ki köşesindeki "Ne zaman adam oluruz" kutusunda "Holding sadakasıyla maaş alanlar, holdinglere çamur atmadıkları zaman" diye yazmış.

Cevap biraz kişisel olmuş. O zaman benim de "Ne zaman adam olurlar" diye bir kutu açıp "Rakip gazetedeyken hakkında 'Eti ne, budu ne'diye yazdıkları kişiden maaş almadıkları zaman" diye yazma hakkım var.

Altaylı şu "sadaka" işi neymiş anlatırsa, belki bana yeni cevap hakları doğar da, "et, but, kanat" ne varsa detaylarına gireriz. Neşeli de olur.

ani