BIST 10.277
DOLAR 32,34
EURO 34,81
ALTIN 2.393,53
HABER /  POLİTİKA

Demirtaş hükmeti yine tehdit etti

BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş grubunun toplantısında konuştu

Abone ol

İNTERNETHABER.COM- BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş 68. gününde sonlanan açlık grevlerinin memnuniyet verici olduğunu söyledi.

Açlık grevleri tıkanık süreçleri açtığını ve birçok fırsat yarattığını söyleyen Demirtaş bu fırsatın iyi değerlendirilmemesi neticesinde Kürtlerin kaybetmeyeceğini söyledi.

''Buradan Başbakan'a ve Dışişleri Bakanı'na sesleniyorum. İçeride ve dışarıda ülkenin yaşadığı sorunların çözümünde akılcı yol bulabiliriz. Bu gücü karşımıza değil yanınıza almalısınız. Bu gücü eşit aktör olarak görmelisiniz.

Türk ve Kürt ilişkilerinin yeniden dizayn edilebiceği şu dönemde partimizi dikkate almalısınız. Ortak geleceğimizi bugünlerde inşa ettik ettik.

Meseleler toplumun desteğini alarak şeffaf müzakelerle gerçekleştirilirse iyi şeyler olacak. Eğer bu çözüm yolları denenmezse Kürtler kaybetmeyecek. Ama biz bunu hep beraber yapalım istiyoruz.'' dedi.

BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş konuştu. İşte Demirtaş'ın  konuşmasından satır başları;

AÇLIK GREVLERİNİN BÖYLE SONLANMASI MEMNUNİYET VERİCİ

12 Eylül'de başlayan ve geçen hafta sonu sonlanan açlık grevleri ile lgili görüşlerimi paylaşmak istiyorum. Tek bir ölüm yaşanmadan açlık grevlerinin sonlanmış olması memnuniyet vericidir.

Kendi bedenlerini hiçe sayarak Türkiye'de barışın önünün açılması için direnen tutuklulara, halkımıza, medya mensuplarına, aydınlara, bu süre zarfında kendileri de açlık grevine yatarak arkadaşlarımızın sesi olmaya gayret gösteren milletvekili arkadaşlarımıza ve Sayın Öcalan'a da saygılarımı sunuyorum.

SEVİNCİMİZ BURUK

Açlık grevi eylemleri ölümler gerçeleşmeden sonlandı bu mutluluk verici fakat sevincimiz buruk.

Dışarıda maalesef ölümler devam ediyor. Açlık grevi sürecinde devam eden tartışmaların ve çözüm iradesinin herkes açısından fırsat yarattığını büyük görevler düştüğünü tekrarlamak istiyorum.

İmralı'da tecrit sürüyor, anadil de eğitim hükümetten o dönem boyunca yapılan sert açıklamalar bu açlık grevine giden nedenlerden biriydi. Gösterilere yönelik polisin aşırı güç kullanımı nedenlerden biriydi. Mahkemelerde anadilde savunmaya izin verilmemiş olması bu nedenlerden biriydi.

Talepler açık şekilde algılandı. Bu taleplerin Türkiye'nin yararına olduğu tartışmalarla ortaya çıktı.

TECRİTİN KALDIRILMASINI İSTEMEK BARIŞI İSTEMEKTİR

Bu taleplerin zaman kaybetmeden hayata geçmesi bu konuda çalışmalar yapılması hepimizin siyasi insani vicdani görevidir. Bu süre zarfında İmralı'da tecritin kalkmasını istiyor olmamızın nedeni daha iyi anlaşılmıştır.

Tecritin kalkmasını istemek barışı istemektir. Dışarıda gençler hala yaşamını yitiriyor.

Önümüzdeki günlerde tecrit konusunda hukuksuzluk son bulacak diye temenni ediyorum. Açlık grevi sonlandı tartışmalar bitmedi bitmemelidir.

Tartışa tartışa sorunlarımızı çözeceğimiz inancı ile çağrılar yaptık. Açlık grevi sonunda herkes kazanmıştır.

Zaten bu meseleye kazanan kazanmayan diye bakmamak gerekir. Hükümetin bu konularda yapacağı pozitif düzenlemeler geri adım olarak algılanmaz.

Bunu bu şekilde ileri sürenler Türkiye'de barışla çözüm olmasın diyenlerdir. Biz ileri adım istiyoruz. Siyasette cesaret tam da budur. Siyasette cesaret sürecin önüne tıkayanları dinlemek değildir.

BDP OLARAK TEREDDÜTSÜZ DESTEKLEYECEĞİZ

Eğer karşımızda bu konuda kararlı cesur hükümet iradesi görürsek BDP olarak tereddütsüz destekleyeceğimizi söylemek istiyoruz. Açlık grevleri sonlandı ama asıl problem olduğu gibi sürüyor.

Türkiye çatışma noktasından çıkmadı. Siyasi kararlılık risk alan anlayış görürsek bu anlaşıyı ortaya koyanlardan fazla risk alacağımızı söylemek isitiyoruz. Şimdi konuşmak zamanıdır. Siyasetin öne çıkması gereken dönemleri yaşıyoruz.

Hepimiz tarihimizden biliyoruz ki bu atmosferleri yakalayabilmek kolay değil. Çözüm iradesi bir anda tuzla buz da olabilir. Elimizi acele tutmak zorundayız.

EĞER HIZLI ADIMLAR ATMAZSAK

Ne yapılacaksa cesurca hızlı adımlar atmak zorundayız. Kimse sanmasın Türkiye'de yaşadığımız sıkıntıları başkaları başka yerden gelip çözecek değil.

Orta Doğu'nun bu kadar kaynadığı Türkiye'de Kürt sorununun çözümünü istemeyen çok sayıda güç vardır olmaya da devam edecektir.

Bizler hızlı adımlar atamazsak bu süreci bozmak isteyen güçler olacaktır. Kürt halkı barıştan yanadır. Kürt halkının talepleri haklıdıur. Türk halkı da bunu destekliyor. Haftaya ne olcağını bilemezken adımlar atılmaldıır.

DEMOKRATİK KANALLAR AÇIK DİYELERE SESLENİYORUM

İnsanlar açlık grevi yapmasınlar bunu bizde istemiyoruz. Ama insanlar açlık grevi yapmak zorunda kalıyorsa dönüp sisteme bakmak gerekir.

Demokratik kanallar açıktır diyenlere söylüyorum. Yüzde 10 seçim barajı hala yürürlükte değil mi? İfade özgürlüğü.. İnsanlar akıllarından geçenleri korkmadan söyleyebiliyorlar mı? Özgür basın demokratik siyasetin olmazsa olmazıdır. Türkiye'de bu var mıdır?

Biz demokratik siyasette sorunlarımızı konuşarak çözelim diyoruz ama ortada basın yok.

HAZİNE YARDIMINI ÜÇ PARTİ ALIYOR

Hazine yarıdmı meselesi de önemlidir. Hazine yardımını üç parti alıyor. Oluşan hazineden 3 parti trilyonlar alarak siyaset yapıyor. Hepsi demokratik siyaset kanallarının tıkalı olduğu göstergeleridir. Türkiye'de tek partili sistem var. Yarı monarşik sistem var.

DEMOKRASİCİLİK OYUNUNU BİR TARAFA BIRAKALIM

İktidar ülkede gerçek demokrasi istiyorsa kanalları açmak durumundadır. Biz her şeye rağmen buradayız. Siyasetin kanallarını açmak istiyoruz.

Demokratik siyaset kanallarını açmaya çalışıyoruz. Ülkenin demokratikleşmesi ve silahların susması için bunu yapıyoruz. Açlık grevi yapmasınlar demokratik siyaset kanalları açık diyenler dönüp baksın. Bırakın bunları Ana muhalefet tek başına hangi yasayı geçirebilir? Demokrasicilik oyununu bir tarafa bırakalım.

TÜRKİYE BAŞKA TOPRAKTA ÇÖZÜM UMUDU OLMAZ

Çözümü başka yerlerde arayanlara çağrılar yapabiliriz. Gelin parlementoda bunu çözelim diyebiliriz. Açlık grevlerinin ortaya çıkardığı bir sonuç da budur işte.

Kısa vadede somut birkaç adım Türkiye'nin karşı karşıya olduğu tehlikeler bertaraf eder. İmralı'da tecritin son bulması, deokratik siyaset kanalların açılması ve yeni müzakere sürecinin başlaması.Bu sorunlara çözüm bulmayan Türkiye başka hiç bir toprakta çözüm umudu olmaz.

SORUNU YARATAN ANKARA'DAKİ KÖKLEŞMİŞ ZİHNİYETTİR

Toplumda sorun yok. Sorunu yaratan Ankara'daki kökleşmiş zihniyettir. Resmi ideolojidir. Halen Alevi yurttaşların ibadethanesi sorgulanıyorsa, başka başka dinlere mensup insanlar hor görülüyorsa halen bir işçinin hak aramasına resmi ideloji bitmiş diyemezsiniz.

BİZLER KOLTUK SEVDALISI DEĞİLİZ

Bizler koltuk sevdalısı insanlar değiliz. Bu koltuğun sahibi de değiliz . Asıl olan halkın talebidir. Biz bu talepleri savunduğumuz için koltuğumuz gidecekse gitsin. Koltuğunun geleceğini düşünen liderlerle sorun çözülmez.

Böylesine dönemdeyiz. Köklü değişim beklemiyoruz. Biz hükümetin mevcut durumuna bakarak umudumuzu yükseltmiyoruz.

Devletin çeşitli kurumlarında gidişhatın iyi olmadığını farkında olmadığını düşünler vardır biliyoruz. Biz hükümete müdahaleden bahsetmiyoruz. Suriye'de yaşananlar bunun acil ihtiyaç olduğunu ortaya koyuyor.

Arkadaşlarımız Suriye meselesini bu kürsüden defalarca ifade ettiler. Hükümetin başından bu yana izlediği politika yanılgılı bir politikaydı. Hükümetin bunu yanlış olduğu anlamıyor olması kabul eidlemez.

SİZ NEDEN ESAD'A KARŞISINIZ?

Siz neden Esad'a karşısınız? Kürtler orada özgürlük kazanmasın diye. Esad'dan farkınız kalıyor mu o zaman?

Suriye Türkiye sınırında savaş yaşanıyor. Türkiye uluslararası hukuku çiğneyerek oradaki çeteleri destekleyerek kaos yaratılmasını sağlıyor.

Ceylanpınar'dan sınırdan elini kolunu sallayarak insanları öldürüyorlar tekrar o tarafa geçiyorlar. Özgür Suriye Ordusu denilen yamalı bohça Türkiye tarafından destekleniyor.

KÜRTLERİN HAKKI SAVUNULMALIYDI

Şu anda Türkiye Esad meselesinden vazçeçmiştir. Amerikanın aktif müdahalesiyle birlikte Türkiye fiilen devre dışı bırakılmıştır. Türkiye en çok oradaki Kürtlerin hakkını savunmalıydı. Orada PYD'ninde içinde bulunduğu grupla görüşülmelidir. Onlar Ankara'ya davet edilmelidir.

Orada Türkiye'ye kardeşlik duygularını ileten halklar var. Suriye'de etkili olacaksa Türkiye ordaki halkların desteğini arkasına almalıdır. Bunlar içerideki sorunla bağlantıldır.

Bu kadar derin stratejiye sahip Dışişleri bunları nasıl görmez? Türkiye'de nüfusun büyük kısmı savaşa karşıdır. Oradaki Alevilere müdahale edilmesine de karşıdır. Mesele Kürtler olunca Müslümanlık bir kenara bırakılamaz.

Bugün Güney Kürdistan'la nasıl ilişkiler varsa Suriye Kürdistan'ıyla da böyle ilişkiler geliştirilecek projelerin geliştirilmesi lazım.

100 yıl önce Orta Doğu'da kurulan hukuk bitmiştir yeni hukuk kurulacaksa bu hukuk Orta Doğu'daki halkların eşit olduğu bir hukuk olmalıdır.

İçerideki sorunlar dışarı ile bağlantılıdır. Suriye'deki sorunlar tek başına ele alınamaz. Böyle yaklaşılırsa içine düşülen durum bu olur.

Öngörülemeyen bir politika ile dış politika vizyonu görülşemez. Türkiye'ye 1.5 yılda Türkiye'ye taraf ülke getirdi. Nasıl stratejik derinliktir ki Türkiye arabuluculuk yapamaz hale getirildi.

Biz Türkiye'de yaşayan Kürtler Türk halkının zararına karşı hiç bir şeyi desteklemedik. Desteklemeyiz.

PARTİMİZİ DİKKATE ALMALISINIZ

Buradan Başbakan'a ve Dışişleri Bakanı'na sesleniyorum. İçeride ve dışarıda ülkenin yaşadığı sorunların çözümünde akılcı yol bulabiliriz. Bu gücü karşımıza değil yanınıza almalısınız. Bu gücü eşit aktör olarak görmelisiniz Türk ve Kürt ilişkilerinin yeniden dizayn edilebiceği şu dönemde partimizi dikkate almalısınız. Ortak geleceğimizi bugünlerde inşa ettik ettik.

ŞİMDİ KONUŞMAK ZAMANIDIR

Açlık grevleri tıkanık süreçleri açmıştır. Bir fırsat yaratmıştır. Bu grevlerler yeni kapılar açmıştır. Bu kapılardan ele ele geçmeliyiz.

Böyle tartışmalar devam ederse gelecek nesiller bunlar Orta Doğu yeniden şekillenirken bunlar başka işlerle uğraşmış gününü geçirmiş diyecekler. O nedenle şimdi konuşmak zamanıdır.

Meseleler toplumun desteğini alarak şeffaf müzakelerle gerçekleştirilirse iyi şeyler olacak. Eğer bu çözüm yolları denenmezse  Kürtler kaybetmeyecek. Ama biz bunu hep beraber yapalım istiyoruz.

İSRAİL'İN YAPTIĞI KATLİAMA KARŞIYIZ

Bir kez daha İsrail'in katliamları gündemde. Sadece İsrail seçimleri ile bunlar oluyor demek kendini kandırmaktır. Hükümet inşallah tek gerekçe olarak bunu ortaya koymuyordur.

Öncelikle İsrail'in katliamı kınıyoruz. 115 yurttaşın katledilmiş olması kabul edilemez. Bunun derhal durdurulması gerekir.

Filistin'in çözüm için birlik olması gerekir. Birlik olmadıkları müddetçe Özgür Filistin'i yaratmak mümkün olmayacaktır.

Biz Filistin halkının yanındayız. Hükümetin bu yönde atacağı adımları destekleyeceğiz. Hükümetin doğru adımlar atmasını ve orada ölümlerin durması konusunda yapacağı girişmleri destekleyeceğiz. Suriye meselesinde söylediğimiz gibi samimiyet ve ciddiyet gerekir.

BAŞBAKAN'IN YAPTIĞI ÇAĞRI ANLAMLIDIR AMA...

Başbakan'ın Mısır'da yaptığı çift taraflı ateşkes çağrısı anlamlıdır. Biz kendi ülkemizde bu çağrıyı yaptığımızda öyle şey olur mu diyorsunuz. Çağrınız haklı ama tutursız ama çifte standar içeriyor. Bu nendenle çağrınız ciddiye alınmıyor.

Mavi Marmara için 'İsrail bunun faturasını ödemelidir' diyorsunuz. Sonuna kadar gidilmelidir diyorsunuz ama dönüp size neden Roboski katliamının hesabını vermiyorsunuz deslerse ne diyeceksiniz?

Siz içeride temiz olduğunuz müdetteçe dışarıda ciddiye alınırsınız. Biz sizi güçlendirmek için bu çağrıları yapıyoruz. Güçlü olmak yüzde 50'yi almakla olmaz.

Bu sürecin heba edilmemesini diliyorum.