BIST 9.916
DOLAR 32,44
EURO 34,74
ALTIN 2.438,67
HABER /  POLİTİKA  /  CHP

CHP'den Erdoğan'ı kızdıracak sözler

Deniz Baykal geçen gün "Aman ha! Balkan savaşı gibi dağılırız" demişti. Tarihten örneklere bugün de devam etti.

Abone ol

İNTERNETHABER

Deniz Baykal Meclis'te parti grubuna seslendi. Baykal yine tarihten bir örnekle bugünü anlatmaya çalıştı. Geçtiğimiz gün "orduya siyaseti bulaştırırsanız Balkan Savaşı'ndaki gibi dağılırız" diyen Baykal bugün de sözü Damat Ferit Paşa hükümetine getirdi.

Damat Ferit hükümeti zamanındaki Nemrut Mustafa Kemal Mahkemesi'nin işgalci güçlerin bastırmasıyla yanlış idam kararları verdiğini söyledi ve "Türkiye bu günlere Nemrut Mustafa Paşa mahkemelerinden geçerek geldi. Kimsenin yeniden Türkiye'yi o günlere getirmeye hakkı yoktur." diyerek Hükümeti Damat Ferit Paşa hükümetine benzetti.

Baykal'ın konuşmasından satır başları şöyle: 

ÖĞRETMEN ATAMALARI BİR AN ÖNCE ÇÖZÜLMELİ

Öğretmen konusu Türkiye’nin en

DAMAT FERİT BENZETMESİ 
Yargı siyasetin dışında olacak. Meclis'in de dışında olacak ve bağımsız olacak.

İstanbul işgal edildiği zaman yaşanmış olan adalet faciaları vardır.

1919-20'de Damat Ferit hükümeti'nin emriyle birçok insan zulme maruz kaldı.

Boğazlıyan kaymakamı Mehmet Kemal, Diyarbakır valisi ve Urfa mutasarrıfı Nusret Bey hakkında idam kararı aldılar.

Nusret bey suçsuz bulunduğu halde işgal kuvvetlerinin isteğiyle idam edilmiştir.

Diyarbakır valisi intihar etmiştir ve ardından Boğazlıyan Kaymakamı Beyazıt meydanında halkın gözü önünde asılmıştır.

Damat Ferit Hükümetinin ardından kurulan Teyvik Paşa hukümeti mahkemelerin kararlarını incelemiş ve Nusret Beyin suçsuz yere idam edildiğini karara bağlamıştır.

Bunun üzerine o mahkumiyetleri veren mahkeme başkanı yargılanmıştır.

Bu mahkeme Nemrut Mustafa Paşa mahkemesidir. Türkiye bu günlere Nemrut Mustafa Paşa mahkemelerinden geçerek geldi. Kimsenin yeniden Türkiye'yi o günlere getirmeye hakkı yoktur.
DAMAT FERİT KİMDİR?

Osmanlı diplomat ve devlet adamı. VI. Mehmet Vahidettin saltanatında 4 Mart 1919 - 30 Eylül 1919 ve 5 Nisan 1920 - 17 Ekim 1920 tarihleri arasında toplam bir yıl bir ay on beş gün sadrazamlık yapmıştır.

Mustafa Kemal Paşa önderliğindeki ulusal kurtuluş hareketine muhalefetinden ötürü vatan hainliği ile suçlanmış ve yurt dışına gitmiştir.

Mustafa Kemal ve arkadaşları aleyhine çıkarılan idam fetvasını ve Sevr Anlaşmasını imzalayan Damat Ferit bir İngiliz hayranıdır. Osmanlı Devleti sadrazamlığına 18 ayda 5 kere gelmiştir. 

temel konularındandır. Öğretmen açığı çok açıktır. Yetişmiş öğretmen birikimi de çarpık bir tablo oluşturmaktadır.

Elinde diplomasıyla öğrencisine ulaşamayan öğretmenler vardır.

Milli Eğitim Bakanlığı Türkiye’de 133 bin öğretmen açığı olduğunu kabul ediyor. Aslında öğretmen açığı çok daha fazladır. Yüzde 23 öğretmen kadrosuz sözleşmeli ve ders ücretiyle çalışan öğretmen konumundadır.

Yani güvencesi olmayan, sürekli bir iş arayışı içinde olan bu tablo içindedir.

Bu bir an önce çözülmesi gereken temel tablodur.

YURT DIŞINDAN İMTİYAZLILARA SINAVSIZ ÜNİVERSİTE

Üniversite sınav sisteminin yanlış olduğunu ifade ediyoruz. CHP iktidarında gençlerin üniversiteye giriş sistemi köklü bir şekilde değiştirilecektir.

YÖK diyor ki “Ben Türkiye’deki liselerden mezun olanları sınava sokarım. Ama benim karşıma ‘Ben yurt dışındaki bir liseden mezun oldum’ diye biri gelirse ona sınav yapmaya gerek yok. Sınav, kendi milletimize yapacağımız bir eziyet.”

Yurt dışındaki liselerden mezun olan kişilere 'diploma alıp gelirsen başımın üzerinde yerin var' deniyor.

Bunlar alıştırma zemin yoklama girişimleri. Milletimizin haber olsun. Böyle tuzakların işletilmesini engellemektir.

Herkes sınava girecek sınav olacaksa. Sınav olmayacaksa hiç kimseye sınav olmayacak.

Öğrencileri daha ortaöğretimde yeteneklerine, becerilerine göre, hocalarının görüşlerine, ailelerinin görüşlerine göre onları yönlendir.

Yurt dışından imtiyazlı belli kesimlerin sınava girmeden üniversitelerde yer tutuma girişimi ortaya çıkmıştır.

Ama bir yandan da siz elek koymuşsunuz oradan geç geçebilirsen. Bu milletin evlatları okullara giremeyecek yurt dışından gelenler istedikleri gibi girecek.

FUTBOL MAÇI ETNİK KAVGAYA DÖNÜŞMEMELİ

Maalesef Türkiye’de spor müsabakaları zaman zaman çığırından çıkıyor. Olay Türkiye’de sıradan bir olayın ötesine geçme haline gelmiştir. Herkesin kendi kimliği vardır.

Ama futbol maçlarını etnik kavga olayına dönüştürmemek bizim temel sorumluluğumuz olmalıdır. Bu oyuna sporcular, seyirciler hiç birimiz düşmemelidir. Umarım üzüntü verici kırılganlıklara yol açacak olaylar yaşanmaz.

Türkiye olarak kendi aramızda futbol maçı yapamaz hale düşmemeliyiz. Bu oyunu hep beraber bozmalıyız.

"EVET YANLIŞ SÖYLÜYORMUŞUM!" BAYKAL BU SÖZÜ NEDEN SÖYLEDİ? CEVABI BİR SONRAKİ SAYFADA

[PAGE]


EVET YANLIŞ SÖYLÜYORMUŞUM!
Mecliste 550 milletvekili var 608 dosya var. Bu dosyaların gereği yapılmamış. Şimdi bunlara “sen hakim seç” diyeceğiz. Kime diyeceğiz belki de kendisini yargılayacak Yüce Divanı, Anayasa Mahkemesi’ne üye atayacak milletvekillerine.

Bu yanlıştır diyorduk. İktidardan şöyle bir cevap çıktı: 608 değil 576 dosya var.

Baykal yanlış söylüyor diyorlar. Gerçekten yanlış söylüyormuşum. 550 milletvekiline isnat edilen suç 609 değil, 664'müş! 10 Mart tarihi itibariyle milletvekillerine 664 adet suç isnat edilmiş.

TÜRKİYE BU HÜKÜMETİ İKİ ŞEYLE HATIRLAYACAK

İktidar çekip gittikten sonra AKP dönemini millet neyle hatırlayacak diye kendi kendime soruyorum. Bunun iki cevabını buldum. Bir deniz feneriyle, bir de Habur kapısındaki o büyük skandalla!

Bir yıldır iddianame hazır değil. Hısım akrabalıkla bile açıklanabilecek bir durum değil. Esrar meselesinde akrabası için gerekeni yapın dedi, burada niye demiyorsun, çok mu zor? Çok mu içiçe geçti? Biri gelirse, gerisi de mi gelir?

ZAHİD AKMAN'I NİYE SAKLIYORSUN?

Bugün diyor ki Adana Belediye Başkanı soruşturulsun diyor. O da soruşturulsun, Zahit Akman da soruşturulsun, sen de soruşturul, ben de soruşturalayım.

Zahid Akman'ı niye saklıyorsun?

Mahkemenin tüm bu kararlarına rağmen Deniz Feneri Türkiye'de faydalı dernekler arasında devam ediyor. Yüzde yüz vergi muafiyeti devam ediyor.

ÜÇ ŞEYE İHTİYAÇ VAR!

Sağlıklı bir ülke olabilmek için, herkesin korkmadan güvenerek barış içinde yaşayabildiği bir ülke olabilmek için asgari ihtiyaçlar var.

Siyaseti ve siyasi partiyi;

1 Camiye sokmamak

2 kışlaya sokmamak

3 mahkemeye sokmamak lazımdır.

"ÇOK KÖTÜ ŞEYLER OLUR"

Elinizi kışlaya sokarsanız arkasından çok kötü şeyler olur.

Bu konuda son zamanlarda maalesef sıkıntılı günler yaşıyoruz.

“HERKES KENDİ İŞİNİ YAPACAKTIR”

Türkiye’de ordu-siyaset ilişkisinin sorunlu bir geçmişi var ama bunlar Türkiye’yi yeni sorunlarla karşı karşıya bırakmamalıdır.

12 Mart 71 ve 12 Eylül 1980 iki askeri müdahale. Parlamentoya yönelik sonuçlar doğuran müdahaleler bunlar.

CHP olarak 12 Mart’a da , 12 Eylül’e de ve bütün askeri müdahalelere lafta değil somut olarak tavır takınmışızdır.

Silahlı kuvvetlerin sakınılması korunması gerektiğini en iyi biz biliyoruz ama biz diyoruz ki “herkes kendi işini yapacaktır.”

Bu ilke etrafında tavır takındık. Çok sıkıntılı döneler yaşadık ama bir gün bile TSK ve demokrasiye karşı bir hareket içine girmedik.

"SİLAHLI KUVVETLERDEN ELİNİZİ ÇEKİN"

Böyle fiili müdahaleler içinde gelmiş bir siyasi kadro olarak söylüyorum ki askerin siyasete müdahalesine karşı en büyük güvence CHP’dir.

Bu müdahalelerden başı dik, alnı ak bir kadro olarak yine söylüyorum ki TSK’ya yönelik tertiplerin karşısında da yine CHP vardır.

28 Şubat diyorlar, neden 28 Şubat’ın hesabını sorma gereği duymuyorsunuz.

"HAKSIZ SUÇLAMA YAPAN ZİHNİYETİ REDDEDİYORUZ"

Darbe yapmayı düşündüğünü iddia ettiklerini araştırıyorsun da resmen darbeyi yapmış olanlardan neden hesap sormuyorsun.

Masum insanlara haksız suçlamalar yapan, bir zihniyeti de reddediyoruz.

Silahlı Kuvvetler’den elinizi çekiniz. Uydurma bahanelerle Türkiye’nin kurumlarını sıkıntılı bir sürecin içine çekmeyiniz.

Adalet siyasetin üzerinde olacaktır. Siyasetçi hesabını verecek mahkeme de kendi kurallarını yaşayacaktır.

"EMEVİ HUKUK DEĞİL CUMHURİYET HUKUK İŞLEYECEK"

Bir gizli tanık skandalıdır gidiyor. Böyle bir tablo olabilir mi? İddianamelere bakıyoruz acı ızdırap verici.

Türkiye Cumhuriyeti’nde Cumhuriyetin hukuk işleyecekti, Emevi hukuku, Muaviye Hukuku işlemeyecektir.

Şimdi moda iddianame ve infaz. Anayasa Mahkemesi Başkanı isyan ediyor. AKP’li ve ona yandaş medya ve aydınlar hariç bu yargılama tatbikatının adaletsiz olduğunu görmeyen kimse kalmamıştır.