BIST 9.916
DOLAR 32,44
EURO 34,74
ALTIN 2.438,67
HABER /  POLİTİKA  /  AK PARTİ

Çelik'ten tartışma yaratacak benzetme

Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, davet kriziyle ilgili muhalefetin tutumunu eleştirdi.

Abone ol

İran Şah’ını devirmek isteyen ‘Mollalar ve komünistler’in birlik oluşturduğunu, Abdülhamit döneminde de onu devirmek isteyen Jön Türkler, Ulemadan Hoca Muhittin ve Emanuel Karasu gibi farklı fikirlere sahip isimlerin bir araya geldiğini söyleyen Çelik, “Ak Parti’nin gitmesini isteyen unsurlar bir araya gelmiştir” dedi.

Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, davet kriziyle ilgili muhalefetin tutumunu eleştirdi.

Başbakan Erdoğan’ın Toronto’dan döndükten sonra, “Davet ederiz, biz ziyaret ederiz” dediğini söyleyen Çelik, “Sayın Kılıçdaroğlu, Sayın Başbakan bütün liderleri bir yere toplayacak diye anladı veya öyle işine geldi. Sayın Başbakanın kast ettiği bu değil. ‘Davet edeceğiz’ derken hepsini toplu davet edeceğiz demedi. Ana muhalefet lideri davet de edebilir kendisi de gidebilir. Sayın Başbakan bu açık kapıyı zaten bıraktı” diye konuştu. Çelik, şöyle devam etti:

“Anladığım kadarıyla CHP’deki eski tüfekler, Baykal dönemindeki politikaların devam etmesi telkininde bulunuyorlar. Sayın Başbakan ‘ben görüşürüm’ dedikten sonra bu sefer yan çizmeye başladılar. Sayın Başbakan daha önce CHP grubu oluştuğunda gidip ziyaret etti. CHP Genel Merkezi açıldıktan sonra gidip ‘Hayırlı olsun’ dedi. Ama bu jestlerimize karşılık görmedik” dedi.

Kılıçdaroğlu’nun “Sayın Başbakan kendisini Cumhurbaşkanı mı zannediyor” eleştirisine ise Çelik, şöyle yanıt verdi:

“Başbakan kendisini cumhurbaşkanı falan zannetmiyor. İcranın başındaki bir insan olarak, yasamanın en büyük kanadını oluşturan bir grubun başkanı olarak parti liderleriyle fikir teatisinde bulunmak, cumhurbaşkanı zannetmek anlamına gelmez. Bu nasıl zihniyettir? Sayın Cumhurbaşkanı elbette çağrı yapabilir, hepsini bir arada davet edebilir. Kendisi bunu devlet adına yapar. Sayın Başbakan’ın ise iki şapkası var: Hem iktidarın hem TBMM’deki en büyük grubun başkanıdır. Bu meselenin de hem hükümeti hem TBMM’yi ilgilendiren bir tarafı var.” 

BAHÇELİ'YE SERT TEPKİ 

MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin en başından kapıları kapattığını ifade eden Çelik, “Sayın Bahçeli bazı ithamlarda bulunuyor. Ben en başından beri fikir üretmeyenler küfrederler diyorum. Sayın Bahçeli sakin duruşuyla bağdaşmayacak şekilde kendisine verilen metinleri okuyor ve hakaret ediyor. Başından beri üç şey yapıyor: Hakaret ediyor, husumet ve hamaset yapıyor. Halbuki bu memlekette kan akıyorsa, anaların gözyaşları akıyorsa bu sadece hükümetin sorumluluğunda olan bir mesele değildir. Muhalefetin de sorumluluğu var. Komşunun evi yansa da yumurta mı pişersem zihniyetiyle hareket ederseniz olmaz. İnsani değerlerle bağdaşmaz” dedi.

ORTAK PAYDALARI AYNI

Çelik sözlerini şöyle sürdürdü: “Demokratik açılım sayın Bahçeli’nin dediği gibi terörle ve PKK ile müzaker ise, PKK niye bu işten rahatsız? Sayın Başbakan zaman zaman bütün AKP karşıtlarının aynı safta birleştiğini söylüyor. Abdülhamit’i devirmek için yan yana gelenlere bakın. Abdülhamit’e Jön Türkler -ki Mason bir kanadı da vardı içlerinde- ulemedan Hoca Muhittin Efendi, Abdullah Cevdet, Tunalı Hilmi ve Emanuel Karasu da karşıdır. Gayrimüslüm, dindar, ateist hepsi Abdülhamit karşıtlığında birleştiler. Türkiye’deki ne derseniz deyin terörden beslenen bütün unsurlar aynı safha geçtiler. AKP’nin gitmesini isteyen bütün unsurların ortak paydaları aynıdır.”

“Başka bir örnekle daha vereyim” diyen Çelik, “İran’da da benzeri bir durum oldu. ‘Şah gitsin’ diyenler bir karşı cephe oluştururken, komünistler, mollalar bir araya geldiler. Yani şu anda istemezük zihniyetinde olanların bir buluşması var” yanıtını verdi.

Terörün milli bir mesele olduğunu söyleyen Çelik, şöyle konuştu: “Terör 73 milyon insanın hepsini ilgilendiren bir mesele. Partilerüstü bir tutum takınmazsak, bu herkese zarar verir. Sonuç itibariyle milli meselelerde risk paylaşımı diye bir şey var. Diyelim ki Ahmet ile Mehmet aynı ana bilim dalında doktor. Bir kişinin hastalığını teşhis etmişler. Ahmet bir reçete veriyor, hasta yakınlarına ‘gidip alın’ diyor. Mehmet de bu insanların arkasından gidip, ‘Sakın almayın zehirdir’ diyor. O hastanın kafasını karıştırır şüphe içine sokarsanız, tedavi edemezsiniz.”

KAPILARINI KAPATTILAR PENCEREDEN GİRDİK

Terörü durdurmak için iktidarın, “Önce insanların gönlünü kazanalım, sonra silahların bırakılmasını sağlayalım” önerisi getirdiğini anlatan Çelik, şöyle devam etti: “Siz hükümetin bu yaklaşımını ‘terörle müzakere’ diye nitelerseniz, bunun ‘memleketin bölünme projesi’ olduğunu söylersesiniz, MHP kendi tabanına, CHP ve bir başka parti kendi tabanını böyle söylerse, ülkenin önemli meselelerinde mesafe almakta zorluk çekilir. Peki onlar yanaşmıyorsa, vaz mı geçelim mi? MHP ve CHP’ni paşa gönlü olmadı diye anayasa değişikliği yapmayalım mı? Halkın bize yüklediği sorumluluk bunu yapmamızı gerektiyor. Kapıları kapattılar pencereden girmeye talip olduk. Orayı da kapattılar. Sonra da demirler koydular. Muhalfet diyalogdan her zaman kaçmıştır. Usul tartışmalarıyla esası yok etmemelisiniz. Kim gelecek, nereden gelecek, siz mi geleceksiniz çay içmeye mi, gece yatısına mı gibi düşünceler hafif adamların işidir.”