BIST 10.277
DOLAR 32,34
EURO 34,81
ALTIN 2.393,53
HABER /  POLİTİKA

Çelik kürsüde kükredi

Milli Eğitim Bakanı Çelik, Zonguldak'ta katıldığı bir panelde muhalefeti yaylım ateşine tuttu!

Abone ol

Mili Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, AK Parti Gençlik Kolları Genel Merkezi tarafından Zonguldak Atatürk Kültür Merkezi'nde organize edilen 'Küreselleşme ve Ulusalcılık' konulu konferansa konuşmacı olarak katıldı.

Kendisine ayrı bir kürsü ve sandalye tahsis edilmesine rağmen, açılış konuşmalarının yapıldığı kürsüde konuşmayı tercih eden Bakan Çelik, yaklaşık 1 saat süren konuşmasında, hükümetin dış politikalarını değerlendirerek, eleştirilere cevap verdi.

Küreselleşen dünyada iletişimin önemine değinen Bakan Çelik, internetin keşfedilmesiyle dünyanın küçük bir köy haline geldiğini ve dizüstü bilgisayar ve cep telefonuyla dünyanın bir ucundaki şirketlerin idare edilebildiğini söyledi. Küreselleşmenin tüm dünyayı tehdit ettiğini, ülkemizin ise küreselleşmeye karşı ulusalcılık tehdidi altında bulunduğunu kaydeden Bakan Çelik, "Küreselleşme dediğimiz kavramın etki alanın dışında olamazsınız. Küreselleşmeyi engellemek isterseniz kendi kendinize fenalık yaparsınız. Akarsuyun akışını durduramazsınız, önüne bent çekerseniz dolar, taşar, sızar ve yoluna devam eder. Düzensiz patlarsa, ortalığı allak bullak eder. Akıllı insanlar suyun önüne baraj çeker, sulamada, elektrikte, taşımacılıkta, balıkçılıkta, su sporlarında kullanır. Tabi güzellik unsuru olarak bundan yararlanır. Kontrol edebilir, düzenleyebilir, emrinize sokabilir, düzenli dağıtım yapabilirsiniz ama akışını durduramazsınız. Küreselleşme, dünyanın maruz kaldığı, bizim önüne geçemediğimiz ve geçemeyeceğimiz bir süreçtir. Milli özelliklerimiz ile evrensel olanı bir araya getirmenin hesabını yapmalıyız. Ulusalcılık adı altında bugün yeşertilen hareket, birileri tarafından teşvik edilen gerçeklerin sanki farkında değilmiş gibi ortaya sürülen bir harekettir. Kendi içine kapanmayı esas alan ipek böceğinin kendi etrafına koza örerek, kendini ölüme mahkum etmesi anlamına gelen ulusalcılık telkini ile karşı karşıyayız. Uyduları, televizyonu, bilgisayarı yok etmediğiniz sürece küreselleşmenin önüne geçemeyiz. İran, küreselleşmeye uzun süre direndi. Çanak antenlerini söktü, insanlar çeşitli yollar buldu, sınırdan kaset ve cd'ler girmeye başladı. İnterneti yasaklayarak, tarayıcı koymaya başladı. İlk ve ortaokulda okuyan çocuklar, tarayıcıların şifrelerini çözdüler, tarayıcılarını söktüler" diye konuştu.

"ETRAFIMIZ DÜŞMANLARLA SARILMIŞTIR, TÜRK KÜLTÜRÜNDEN BAŞKA DOSTUMUZ YOKTURLARLA BİR YERE GİDEMEZSİNİZ"

Küreselleşmenin kontrol altına alınarak artılarından yararlanılması gerektiğini ifade eden Çelik, hükümetin dış politikasının bu doğrultuda uygulandığını ifade etti. Ortak değerlerin kaybedilmeden, dış çevreyle dost geçinilmesi gerektiğini vurgulayan Bakan Çelik, "Eğer ağaçtan koparsanız, rüzgarın sizi hangi çöplüğe götüreceği belli olmaz. Biz bugünkü dünyada, kendi milli topraklarımıza, ülkemize ve değerlerimize ayağımızın biriyle basacağız. Ama antenlerimizi dünyaya açmak zorundayız. Bizi kendimiz yapan ortak paydalarımızı unutmayacağız, DNA'larımıza ve genetik kodlarımıza zarar gelmesine müsaade etmeyeceğiz. Pergel, sürekli düzgün daireler çizer, çünkü ayaklarının biri sürekli sabittir. Pergelin ayağı bizim milli benliğimiz, dilimiz, kültürümüz, mimarimiz, musikimiz ve başkalarından farklı kılan değerlerdir. Etrafımız düşmanlarla sarılmıştır, Türk kültüründen başka dostumuz yokturlarla bir yere gidemezsiniz. Her yeri düşman görüp kavga etmek iyi değildir. Diplomaside dost, düşman diye bir kavram yoktur. Diplomasi dost kazanma, düşmanlıkları bertaraf etme, asgariye indirme sanatıdır. Ülkelerin menfaatlerini tabi güdeceğiz. Düşman üreterek bir yere varamazsınız. Bu düşman söylemi ile Suriye ile, İran ile bir dostluk halkası kurmaya çalışmıyoruz. Bizim kimseye teslim olduğumuz falan yok" dedi.

Kıbrıs'ın kesinlikle satılmadığını ve satılmasının mümkün olmayacağını anlatan Çelik, aksine Kıbrıs'ın tanınması yönünde çözüm üreten bir politika sergilediklerini kaydetti. Kıbrıs politikasında Türkiye'nin dünya devletleri gözünde prestijini arttırdıklarını vurgulayan Çelik, "Kıbrıs'ta barış harekatı yapıldı, aradan 32 yıl geçti. Güney Kıbrıs 1 Mayıs 2004'te AB'ye girdi. KKTC'yi kimse tanımadı. Bizim, bağımsız 5 kardeş Türk Cumhuriyeti bile tanımadı. Kıbrıs'taki soydaşlarımıza, bir haksızlık yapıldığı zaman biz de oraya askeri bir müdahale de bulunduğumuzda, muhatabımız Güney Kıbrıs veya Yunanistan değil, 25 Avrupa ülkesidir. Biz bu AB ülkelerine müdahale etmiş olacağız. Biz bunun farkında olmak zorundayız. AK Parti'nin haysiyetli, dik başlı değil ama başı dik bir mücadelesi sonucu, Rumlar Kıbrıs'ta mızıkçı, barışa yanaşmayan, meselenin çözümsüzlükte kalmasında direten taraf oldu. Oradaki Türk kesimi, Türkiye Cumhuriyeti devleti, çözümden yana barıştan yana tavır takınmakla, dünyadaki prestijini attırdı. Kıbrıs'ın bize yıllık maliyeti 2 milyar dolardır. Sadece aktardığımız askeri harcamalar ve doğrudan bütçeden ayırdığımız kaynaktan söz ediyorum. Kaybettiklerimizi hesaba katmıyorum. Bunun ilelebet böyle gitmesini istemiyoruz. 190 bin soydaşımızın hakkını hukukunu elbette koruruz. Kıbrıs milli davamız. Ama biz aklı ön plana çıkarmak zorundayız. Kaba kuvvet ve söylemle bir yere varamazsınız. Stratejik hareketle, akılla, bir serçe kartalı yere vurabilir. Bugün dünyada bunun örneklerini görüyoruz. Küçük devletler büyük bir alemi esir alabiliyorlar. Ekonomik olarak güçlü olursak bunu yapabiliriz. Bizim vatanımızın, memleketimizin bir çakıl taşını pazarlık konusu yapan, bunu küçümseyenin alnını karışlarız. Milliyetçilik, vatanperverlik sloganla olmaz" ifadelerini kullandı.

"BAŞBAKANIMIZ SADECE HAVADA 400 BİN KİLOMETRE YOL ALDI. DÜNYADA UZAK, YAKIN DİYE BİR KAVRAM YOKTUR"

Kıbrıs'ta olduğu gibi Kuzey Irak'ta da takdire şayan bir politika uygulandığını kaydeden Çelik, kabinedeki tüm bakanların dış politikaları dikkatle takip ettiğini söyledi. Çelik, "Biz iktidara geldiğimizde Kuzey Irak'ta, parlamentosu, parası, gümrüğü, askeri, bayrağı olan ve sadece deklare edilmemiş, uluslararası camia tarafından tanınmamış olan bir devlet vardı zaten. Barzani'yi Talabani'yi biz mi çıkarıyoruz? Tutup da bunları AK Parti'nin zaafı gibi göstermek vicdan ve hakkaniyet ile bağdaşmaz. Kuzey Irak'ta Başbakan ve Dışişleri Bakanımız'ın yürüttüğü politikanın bütün detaylarına vakıfız. Hakikaten takdire şayan bir politikadır" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın dünyanın diğer liderleriyle sık sık görüşmesinin ve samimi pozlar vermesinin globalleşen dünya gereği olduğunu vurgulayan Çelik, bu görüşmelerin ülke menfaati için olduğunu söylerken, "Başbakanımız sadece havada 400 bin kilometre yol aldı. Dünyada uzak, yakın diye bir kavram yoktur. Berlusconi'den Shöreder'e, Tony Blair'den Putin'e kadar bir çok dünya lideri ile dost halkası içerisinde iseniz, bu geziler sayesindedir. İnsanlarla konuşmazsanız, insanlarla görüşmezseniz, kaynaşmazsanız, ülkeniz adına hiç bir menfaati temin edemezsiniz. Biz hangi dünyada yaşadığımızın farkında olmalıyız. Muhataplarımızı, dostumuzu ve düşmanımızı iyi bileceğiz. Aksi takdirde sonumuz hüsran olur. Dostunu düşmanını tanımayan, bindiği dalı bilmeyen, gittiği istikameti bilmeyen, kişi olsun toplum olsun belasını bulur. Biz belasını değil, Mevlası'nı arayan bir toplumuz. Biz ülkemizin refah ve mutluluğunu arayan ve bunun için didinen bir toplumuz. Biz bu memleketin, bu toprakların, bu insanların delisiyiz. Bunun delisi olmadığınız zaman bu işi çözemezsiniz. Hamasetle sloganla milliyetçilik olmaz" diye konuştu.
Çocuklara dinin öğretilmesi durumunda misyonerlik faaliyetlerinin hiç bir zararı olmayacağını vurgulayan Çelik, Müslümanların Avrupa'da misyonerlik faaliyetlerinde bulunması gibi Hıristiyanların da ülkemizde İncil dağıtabileceğini söyledi.

Bu misyonerlik faaliyetlerden kimsenin gocunmamasını isteyen Çelik, "Misyonerliği insanlığın sefaletini fırsat bilerek, çaresizliğinden yararlanarak, maddi menfaat karşısında din değiştirmeye zorlayarak ikna edecek bir çaba içerisinde iseniz bu iğrençtir. Bunun dışında bizim Avrupa'da gidip dinimizi Hıristiyan'a anlattığımız gibi, kiliselerinde konferans yaptığımız gibi, Hıristiyan da buraya gelir, İncil de dağıtır, dinini de anlatır. Bundan gocunmanın bir anlamı yok. Heybeliada'da ruhban okulu var. 100 tane papaz yetiştireceklermiş. Hiç bir şey ifade etmez. Biz bunları söylediğimiz de eleştiriyorlar. Kendisini başkasının yerine koymak anlamına gelen empati yapmak var" dedi.

Dünya'nın her ülkesinin yaptığı gibi geleceği garanti altına almanın ve savunma paktlarının içine girmenin en doğal hak olduğuna dikkat çeken Çelik, insanların olduğu gibi ülkelerinde çok farklı kimliklerinin olabileceği söyledi.

Hiç bir değişim ve gelişimin ülkemize zarar vermesinin mümkün olmadı, bğını işaret eden Bakan çelik, "Biz AB'ye girmeye çalışıyoruz. NATO ülkesiyiz. Bir taraftan Karadeniz Ekonomik Topluluğu'nun üyesiyiz, bir taraftan İslam Konferansı Örgütü'nün mensubuyuz, diğer taraftan da paktların ve organizasyonların içindeyiz. Bunların biri diğerine engel değildir. İnsanın çok farklı kimlikleri vardır, bu birleşir, şahsiyeti oluşturur. Biz Müslüman olduğumuz için İslam Konferansı Örgütü'nün üyesiyiz. Biz Avrupalı bir devlet olduğumuz için AB'ye girmeye çalışıyoruz. Biz savunma paktının içerisindeyiz. Bir diğer kuruluşla başka bir münasebetimiz var. Bu kimliklerinin hiç biri, diğerinin alternatifi değil, diğerini nakşetmez. Bizim, kendimiz kalarak gelişmemiz ve değişmemiz, milli birliğimizi zedelemez" diyerek konuşmasını tamamladı.
Bakan Çelik'e ayakta yaptığı ve 1 saati bulan konuşmasının ardından, AK Parti Zonguldak İl Teşkilatı Gençlik Kolları Başkanı Yahya Uçar tarafından dünyaca ünlü ve asaleti simgeleyen Devrek Baston'u hediye edilmesi ile program sona erdi.