BIST 9.916
DOLAR 32,52
EURO 34,89
ALTIN 2.438,93
HABER /  POLİTİKA

Bekir Coşkundan can alıcı sözler

Balyoz Planında darbeyi destekleyecek isimler arasında gösterilen gazeteci Bekir Coşkun'dan çok konuşulacak açıklamalar...

Abone ol


Gülşah ERDEM
İNTERNETHABER


ANKARA-
Bekir Coşkun… “Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar” atasözüne atıfta bulunarak yıllardır “Onuncu Köy” isimli köşesinde Türkiye’yi tartışan önemli bir gazeteci yazar. Yazdığı pek çok yazıyla gündem oldu. Göbeğini kaşıyan adam söylemi nedeniyle eleştirildi. Cumhurbaşkanı Gül’ün koltuğa oturmasını 'sindiremediğini' söylediğinde Başbakan’ın “Ya sev ya terk et” hışmına uğradı. Hükümetin pek çok uygulamasını eleştirdi. Yıllardır yazdığı Hürriyet’ten ayrılması olay oldu. En son ismini Balyoz Planı kapsamında darbeyi destekleyecek gazeteciler arasında okuduk.

Coşkun hala köşe yazıları ve yorumlarıyla tartışma konusu. İNTERNETHABER’e konuşan Coşkun bütün bu yaşananlarla ilgili sorularımıza samimi yanıtlar verdi. Ama bir o kadar da çok tartışılacak yorumlar yaptı. "Balyoz Planı tezgah ve dümen. Bundan bir mizah kitabı çıkar” diyen Coşkun’un darbelerle ilgili yorumları ise çok konuşulacak.

“12 Eylül darbesi gerekliydi” diyen Coşkun, iktidarı tek kelime ile “faşist” olarak tanımladı. Balyoz Planı karşısında kendi senaryosunu açıklayan Coşkun, Türkiye’nin bir kaos ortamında bulunduğunu savunarak, “Bir toplumsal bir iç karışıklığa polis yeterli gelmiyorsa, asker müdahale eder” dedi. Bekir Coşkun’un sorularımıza verdiği çarpıcı yanıtlar şöyle oldu:

HÜKÜMETİN ÖRTÜSÜ
Son günlerde hükümet ile Genelkurmay arasında yaşananları nasıl değerlendiriyorsunuz?
İyi değerlendiriyorum. Hükümetin böyle büyük bir örtüye, kepazeliğini örtmek için ihtiyacı vardı. İktidar bu örtüyü darbe iddialarını kullanarak örtüyor. Bu iddialardan medya da siyasette memnun. Çünkü ikisinin de işine geliyor. Zaten medyanın üçte ikisi onların elinde.

Asker ile ilgili bu iddiaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ortaya atılan bu iddiaları saçma sapan buluyorum. Eğer bunlardan bir kitap hazırlansa çok güzel bir ‘mizah’ kitabı ortaya çıkar.

HÜRRİYET İLE HIZLI BOŞANDIK
Hürriyet’ten nasıl ayrıldınız?
Bazen bazı evliliklerde hızlı boşanmalar vardır. Taraflardan biri diğerini aldatır ve bir günde boşanma gerçekleşir. Bizim Hürriyet ile boşanmamız bir günde oldu. Ve çok çabuk bitti. Bir yerde deprem olursa her yer sallanır. Ve depremde kimileri düşer kimileri sadece sallanır. Ben düştüm. Ertuğrul Özkök sallandı. Emin Çölaşan düştü.

Ertuğrul Özkök ile görüşüyor musunuz?
Tabii. Ben onu arkadaş olarak çok severim.



GÖBEĞİNİ KAŞIYAN ADAM TÜRKİYE’DİR
Yaşanan bu dönemi nasıl tanımlarsınız?
Bu yaşanan ‘kötü’ bir dönem. Birçok insan koltuğunu, onurunu, şerefini, kaybetti. Bunların bir kısmı içeride.

Göbeğini kaşıyan adamı nasıl tarif edersiniz?
Göbeğini kaşıyan adam Türkiye’nin ta kendisidir. Bunları söyledikçe baskı geliyor birçok yerden ama ben söylemeye devam edeceğim. Bu tipin çok iyi incelenmesi lazım. Bu gerçeği kabul etmediğimiz sürece Türkiye düzelmez. Çünkü göbeğini kaşıyan adam; görmeyen, duymayan, tartışmayan, konuşmayan, sorgulamayan, kömür ve nohutla oyunu satan, dizi seyredip şükreden, kaderci ve ‘asla kafasını kaşımayan adamdır...’

Göbeğini kaşıyan adamı küçümsediğiniz yönünde eleştiriler aldınız ne düşünüyorsunuz?
Göbeğini kaşıyan adamı küçümsüyorum, saygı duymuyorum ve kızıyorum. Çünkü eğer biz ‘göbeğini kaşıyan adama’ razı olursak, Türkiye’nin aydınlık geleceğinin olmasını beklememeliyiz.



İSRAİL-ARAPLAR VE TÜRKLER BİRBİRİNİN AYNI
İsrail ile yaşanan koltuk krizi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Türkiye de İsrail de aynı coğrafyanın ürünüdür. Aynı zamanda Araplar da İsraillilere ve Türklere benzer. Ben coğrafyanın toplumlar üzerinde şekillendirici olduğuna fazlasıyla inanırım. Mesela dağlık bölgelerdeki insanlar daha dürüst ve tutarlıdır. Bunda coğrafyanın etkisi vardır. Çünkü dağlık coğrafyada yaşayan insanlar savaşmak zorundadırlar ve birbirlerine sığınılar. Ama arazi düzleştikçe kaypaklık artar çünkü insanlar o zaman birbirlerine değil, maskelerinin arkasına saklanırlar.

PEYGAMBERLERİN ÇOĞU ÇOBANDIR
Orta Doğu dünyanın en kötü bölgesidir. Çünkü yazgısı kötüdür. Peygamberlerin çoğu neden bu bölgeden çıkar hep düşünmüşümdür. Bu topraklardan üç binden fazla Peygamber çıkmış. Ama neden Kanada’ya mesela peygamber göndermemiş Allah? Çünkü peygamberlerin çoğu çobandır ve sürüleri yönetirler. Allah’ta kimi tercih edeceğini biliyor.

2009 NEDEN 'SALAK' BİR YILDI
COŞKUN’UN YAZMADIĞI HABER NEYDİ?
DİĞER SAYFADA…

[PAGE]


2009 ‘SALAK’ BİR YILDI
2009 kötü bir yıl mıydı?
Evet. Kötü bir yıl olmasının yanında ‘salakça’ bir yıldı da aynı zamanda. Ama burada suçu yıla yüklememek gerekir. Ben 2009’da yaşananlar salakça demek istemiştim. Ama tüm yaşananlara salakça diyemediğim için (Ergenekon davasını kastediyor) ben suçu 2009’a yükledim. Şimdi 2010’a girdik ve salaklıklar devam ediyor. Demek ki suç 2009’da değilmiş.

Ülkede bu kadar işsizlik, yoksulluk, sokaklarda yaşayan insanlar, ekonomik kriz varken iktidarın böyle şeylerle uğraşmasına kızıyorum. Darbe planları denilen şeyin tam anlamıyla ‘salaklık’ olduğunu düşünüyorum. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan darbe iddialarının arkasına sığınarak ajitasyon yapıyor. Ama bir süre sonra ‘darbe olsun diye ağlayacak’ ve darbeyi kendisini kurtarmak için kendisi isteyecek.


ÖZAL İLE ARKADAŞLIĞIMDAN ‘KASTELLİ’ OLAYINI YAZAMADIM
Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ile tanışıyor musunuz?
Hayır. Ben iktidardakilerle, baştaki kişilerle koltuklarındayken ilişki kurmayı doğru bulmuyorum. Çünkü o zaman özgürce yazı yazamıyorum. Mesela Turgut Özal ile arkadaşlığım olduğu dönemde banker Kastelli olayını Özal’dan öğrendim ama yazmamı istemediği için yazamadım. Bunu sonra Emin Çölaşan öğrendi, Özal ona da yazma demesine rağmen o yazdı. Benim yazmamamın nedeni içimdeki Urfalı yanımdır.

ASKERİ KORUYORUM
Askeri korumaya çalışıyor musunuz?
Evet. Askeri korumaya çalışıyorum. Çünkü irticanın giremediği tek yer TSK kaldı. Dinciler tüm kurumları sardılar. Bu yüzden askeri koruyorum. Çünkü askerin, bir ülkenin ‘rezervi’ olduğunu düşünüyorum.



BALYOZ PLANI: ‘TEZGAH VE DÜMEN’
Balyoz planı ile ilgili ne düşünüyorsunuz?
Tüm bunların tezgah ve dümen olduğunu düşünüyorum. Bu düşüncemde de yanılmadım. Bir şey bildiğim için bunu söylemiyorum. Gazetecilik algısı diyelim. Çünkü darbe yapacak adam 5 bin sayfa plan yazar mı? 12 Eylül 1980 darbesine bakalım mesela, oradaki tek belge 1 sayfaydı. Onu da Kenan Evren televizyon karşısında okumuştu. Bu tür işlerin yazıya döküleceğine inanmıyorum. Mesela ben bir camiden halı çalmak istesem bunu bir yerlere yazacak mıyım? Bu iddialar hukuk ve demokrasi dışı şeyler.

12 EYLÜL’DE DARBE GEREKLİYDİ
Darbe gerekliliğine inanıyor musunuz?
12 Eylül darbesi gerekliydi bence. Çünkü tüm ülkede iç karışıklık vardı. Ve darbe olması için tüm toplum dua etti. Benim o dönemde evim bombalandı. Karım iki kez, oğlum bir kez ölümden döndü. 12 Eylül dönemini yaşayan hiç kimse ‘keşke olmasaydı’ ya da bir tek kişi 'darbe gereksizdi' diyemez. Çünkü bir toplumsal bir iç karışıklığa polis yeterli gelmiyorsa, asker müdahale eder. Bu Avrupa’da da böyledir. Ama onlarda ‘irtica’ gibi bir tehdit olmadığı için bizi anlamakta zorluk çekiyorlar. Türkiye’deki iç tehdit o kadar büyük ki... Anayasa Mahkemesi iktidar partisinin ‘irticanın’ odağı olduğunu kabul etti zaten.

KAOS OLUŞURSA ASKER MÜDAHALE ETMEZSE NE OLUR?
Örneğin?

Örneğin bir senaryo çizelim. Bu senaryo 2010’da geçiyor olsun. İktidarda, Anayasa Mahkemesi tarafından ‘irtica’ odağı olmakla hüküm giymiş bir parti var. Ve ülkede kaos ortamı oluştu. Bu durumda ne yapmalı? Senaryoya göre asker müdahale etmezse ne olur? Polis zaten bölünmüş durumda. Üniversiteler paramparça. Yargı kendi içinde kavga ediyor. Bunlara bir de kargaşanın sokağa dökülmesi eklenirse ne olur? Ben bundan korkuyorum.

TSK’nın darbe ortamı hazırlama ihtimali var mı?
Evet. Bu da mümkün tabii. Ama bunların araştırılması lazım. Toplum olarak uyanık olmalıyız. Yani keleğe gelmemeliyiz.

TEKEL İŞÇİLERİ DARBE YAPACAK
TEKEL işçileri için ne düşünüyorsunuz?
Ben sivil insiyatife çok önem veriyorum. Ve sivil insiyatifin darbe yapmasını istiyorum. Siviller bu darbeyi seçimde yapacak. Zaten şu anda TEKEL işçileri soğukta çadırların içinde direnerek darbe yapıyorlar.

İKTİDAR ‘FAŞİST’
Bu iktidarı nasıl tanımlarsınız?
Tek kelime ile ‘Faşist…’ Ama mutluluğun nasıl ki, resmi yok ise Faşizmin de resmi yok. Bunun fotoğrafını çekemem size. Ama görünen o. Çünkü iktidarın başında ‘tek adam’ var. O tek adam hem yürütmenin hem yasamanın başında. Geriye yargı kalıyor ki, o da baskı altına alınmış durumda. Yargı mensupları dinleniyor.

TOPLUMUN YÜZDE 70’İ ZIRCAHİL
Nasıl bir toplum görüyorsunuz?
Bizim toplumumuzun yüzde 60’ı, 70’i zırcahil. Seçim zamanı nohut ve kömürle oyunu satıyor. Ben de tüm bunlardan dolayı yazı yazmaya korkuyorum.

İNSANLAR OKUDUĞU SÜRECE YAZACAĞIM
Burası ‘sonuncu köy’ mü?
(Gülüyor) İnsanlar beni okumaya devam ettiği sürece yazacağım.