BIST 10.677
DOLAR 32,22
EURO 34,94
ALTIN 2.418,47
HABER /  POLİTİKA

Baykal bu kez Erdoğana hak verdi!

Başbakan 'ciğerim yanıyor' deyince Baykal ona hak verdi ama diğer ciğeri yananları da saymadan edemedi!

Abone ol

İNTERNETHABER

Baykal Meclis Grup Toplantısı'nda yine hükümeti bombardımana tuttu.

En çok Tekel işçileriyle ilgili konuştu. 2010 Avrupa Kültür Başkenti için trilyonlar harcanırken, Tekel işçilerinin görmezden gelinmesini eleştirdi.

Yine yargının elden gittiğini söyledi. Hükümetin Anayasayı değiştirerek bunu iyice pekiştireceğinin altını çizdi.

Ancak dikkat çeken bir durum vardı ki o da geçen hafta "Ak Parti dikta yüzünden kapatılacak" haberleri olmasına rağmen bu konuya hiç değinmemesiydi. Sadece bir kez "Türkiye'de gidiş demokrasiye göre mi diktatörlüğü göre mi diye bir tartışma yaşanıyor" diyerek geçiştirdi.

Son olarak da; Erdoğan'ın Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nin açılışında 'ciğerim kanıyor sözlerini gündeme getirdi. "Kimse haksızlığa uğramak istemeyebilir. Başbakan da kendini diğerlerinin yerine koysun. Tekel işçilerinin, cHaberal'ın, Balbay'ın, Türkan Saylan'ın öğrencilerinin ciğeri kanamıyor mu?" diye sordu.

İşte Baykal'ın söyledikleri:

TÜRKİYE'DE YAŞANAN TARTIŞMA YÜZEYSEL

Türkiye çatışma yaşıyor. Ancak bu yüzeysel bir çatışma. Yani ülkenin temelini oluşturan milletimizin bütün ayrışmalara rağmen bir ve beraber yaşama konusundaki temel anlayış tüm gücüyle devam ediyor. Ama yukarıda birileri belli kurgulamalarla Türkiye'nin huzurunu, barışını bozmaya yönelik tertipleri sürdürüyorlar.

BU ZULÜMDÜR

Türkiyemiz'de çalışan kesimleri sorunları bir türlü kurallara uygun bir şekilde çözülemiyor. Çiftçilerin borçlarını ödemelerine imkan verecek yeni yasal düzenlemeler getirilmiş ama bu konuyu kökten çözecek bir çözüm getirilememiştir. Elimde bir sürü haciz örneği var. Birisini okuyayım. Akdağmadeni Yozgat'tan bir çiftçi kardeşimiz. 8 milyar borcu varmış, onu ödeyememiş, kolaylık olsun diye kanun çıkmış. Ama ödeyememiş. Borç 40 milyar olmuş. Bir tanesinde 7,5 lira borç 15 milyon ödemiş, kalan borç 27 milyon.. Bu zulümdür, bu uygulamayı hangi hortumcuya yaptınız!

İSTANBUL'DA SEVİNÇ, ANKARA'DA EKMEK KAVGASI

İstanbul Avrupa'nın Kültür Başkentleri'nden birisi olarak ilan edildi. Kapsamlı törenler düzenlendi. Trilyonlarca lira harcandı. İstanbul bir büyük şenlik yaşadı. İstanbul'un yeditepesinin herbirinde şenlikler gerçekleştirildi. Bir yanda İstanbul'da Avrupa Kültür Başkenti olduk heyecanı, öte yanda Ankara'da işini kaybetmemek için büyük bir mücadeleye girmiş olan Tekel işçilerinin vermekte oldukları ekmek kavgası!Bu çelişki, bu tablo Türkiye'nin gerçek manzarasını anlamamıza yardımcı olur.

KÜLTÜR BAŞKENTİ OLMAK NE DEMEK?

Bu büyük sevince yol açan bu olay nedir? 1985'ten bu yana Avrupa'da Kültür Başkenti olmuş şehirlerin listesi önümüzde. Yok yok!.. Her yıl birer tane, bazı yıllar ikişer tane kentler kültür başkenti ilan edilmiş. İstanbulla beraber Essen (Almanya) , Pecs (Macaristan) Nasıl okunacağını da bilmiyorum. Böyle bir kentin varlığından kaç kişinin haberi var. Acaba Macaristan milyonlarca Euro harcayıp yer yerinden oynadı mı, Essen halkı farkında mı Avrupa'nın kültür başkenti olduğunun!

BU NASIL BİR EZİKLİK DUYGUSU

2010 yılında Avrupa'nın bilmemne kuruluşunun sen kültür başkenti oldun demesine ihtiyacı yok! Çünkü zaten 2000 yıldır dünyanın kültür başkentidir. Hangi eziklik duygusudur bu? Hem de tekel işçileri kuru ekmek kavgası vermeye devam ederken!

O TRİLYONLARDA TEKEL İŞÇİSİNİN DE HAKKI VAR

Bunun altında ne yatıyor? Milletimiz bununla gurur mu duydu? Hiç kimsenin aldırdığı yok, biz İstanbul'un değerini ondan bundan duyacak değiliz. Bunun altında milleti olmadık işelrle hayatından memnun etmeye sevk edebilir miyiz projesi yatıyor. O harcadığın trilyonların içinde o tekel işçisinin de hakkı var. Hangi akıl bu şovu yapar? Fransa'da bir firmaya trilyonlarca liraya havai fişek gösterisi yaptırır?

HAKLARINDAN FAZLASINI İSTEMİYORLAR

Bu insanlar hakları olandan fazlasını istemiyorlar. İzlenen politika nedeniyle hakları olanın 15 yıl sonra ellerinden alınmasına hazmedemiyorlar. Birden bire iktidar onların çalıştığı işyerini birilerine verip, onlara da sizin elde ettiğiniz hakları ortadan kaldırıyorum diyor. Sen 292 milyon dolara satmışsın, alan kişi kısa bir süre sonra 900 milyon dolara başka birine devretmiş. Bu senin yanlışın!.. Sen kendi yanlışının bedelini niye onlara ödediyorsun? Açlık grevine başladılar, yakında ölüm orucuna gidecekler

SAĞLIK ALANI DA HUZURSUZ

Huzursuz bir alan da sağlık alanı! Depoda ilaç var, eczanede yok! Niye çünkü bir fiyat belirsizliği!.. Eczacı provizyon almaya kalkıyor, o da yok! Kimi ne diye aldatıyorsun. Şimdi yavaş yavaş sağlık hizmetlerini paralı hale dönüştürebilmek için binbir türlü cambazlık çevriliyor. Çok acı bir manzara!

PEKİ ONLARIN CİĞERİ YANMIYOR MU?

[PAGE]



ANAYASAYI DEĞİŞTİRECEKLER

İktidarın kurumlarla çatışmasından kaynaklanan bir sıkıntı yaşıyoruz. Bu tabloda birden bire bazı değişimler ortaya çıkmaya başladı. Birden bire referandum yasasıyla ilgili bir düzenleme yapmaya kalktı. 120 günlük referandum süresi 45 güne indirilmeye çalışılıyor.

Bunun arkasında da anayasa değişikliği projesi yatıyor.Bugüne kadar kurumlara yönelik bir takım iddialar ortaya atılıyordu. Bir belge çıkarılıyordu. Bu belge silahlı kuvvetleri izan eden bir muameleye tabii tutuluyordu. İrtica eylem planı hazırladınız, darbe planlıyorsunuz diye en üst düzey askeri itham altına alıyorlardı. Sonra bu iddiaların temelinin olmadığı anlaşıldı. Albay Dursun Çiçek olayı bunun somut bir kanıtı. Sivil mahkeme Çiçek'i serbest bıraktı.

Bu kavga bitti diye düşünmeyin. Anayasa değişikliği kurumlarla savaşın, kurumları etkisiz kılmanın en son amacı Anayasa değişikliğidir. Yargıtay Başkanı diyor ki biz savunmadayız. Demek ki birisi saldırıyor. Genelkurmay bize karşı harekat var. Şimdi yargıya, silahlı kuvvetlere karşı savaşın yeni açılımı Anayasa değişikliğidir.

YARGININ BAĞIMSIZLIĞI ÖNEMLİ DEĞİLMİŞ

İhtiyacımız olan maddeleri değiştireceğiz diyorlar. Gerekli olanları değiştireceğiz diyorlar. Anayasada temel madde yargının bağımsızlığıdır. yargı bağımsızlığı Türkiye'de demokrasiye geçişin çıkış noktasıdır. Şimdi ilk kez yargı bağımsızlığı önemli değil, tarafsızlığı önemli diyorlar. Ne zaman tarafsız? İktidarın dediğini yapınca tarafsız, yapmayınca tarafgir olacak. Kavramların içini boşaltarak Türkiye'nin aklını kaybedeceğini mi zannediyorlar. Bağımsız olmayan, tarafsız olabilir mi? Bağımsız olup da tarafgir olmak mümkündür ve yanlıştır. Ama bağımlı olup tarafsız olmak mümkün değildir. İktidarın şekillendirdiği yargının tarafsızlığna inanmak mümkün müdür? Türkiye'de parlamentonun 4'te 3'ü dokunulmazlık zırhının arkasına saklanan insanlardan oluşuyor. O insanların kendisi bağımsız değil.

SAÇAN 16 AY SONRA SERBEST BIRAKILDI

Bir süredir Türkiye'de gidiş demokrasiye göre mi diktatörlüğü göre mi diye bir tartışma yaşanıyor. Bu gösterecek. Peki yargıda sorun yok mu? Çok var! Yargı bugün bile siyasilerin denetimi altına girmiş. Adil Serdar Saçan tahliye oldu. 16 ay sonra ilk kez hakimin karşısına çıktı, kimliğini tespit etti, ifadesini aldı ve savcılar soru sordular. Hakimler tahliyesine diye karar aldı!... Ne oldu şimdi? Aynı dosyayla tutuklama kararı alıyorsunuz, aynı dosyayla tahliye ediyorsunuz. Yazık, günah değil mi? Ne o! İddiayı haklı kılacak bir durum yokmuş! Tutuklamadan bir hafta sonra hakimin karşısına çıkarsaydınız durum o zaman da aynıydı. Anayasayı, odak haline geldiği hükme bağlanan bir parti değiştirecek!

BAŞBAKANI ANLIYORUZ KİMSE HAKSIZ YERE İTHAM EDİLMEZ İSTENMEZ

Muhsin Ertuğrul tiyatro salonunun yıkılması sırasında ne yapacaksınız diye sorulmuş. Net bir cevap gelmemiş. Cevap gelmeyince herkes burayı yıkıp başka bir şey yapacaklar diye gösteri yapılmış. Bir süre sonra da tiyatro salonu yapacağız diyorlar. Baştan ne yapacağını açıkça söyleselerdi kimse ayağa kalkmaz. Şimdi tiyatro yapıldı. Güzel oldu. Başbakan şimdi diyor ki bize iftira atıyorlar, ciğerimiz kanıyor diyor. Başbakanı anlıyoruz, kimse haksız yere itham edilmez istenmez ama bundan sonra yapacağı işi inandırıcı yapsın.

PEKİ ONLARIN CİĞERİ YANMIYOR MU?

Erdoğan Ergenekon'da içeri yatanları düşünsün. Peki başbakanın ciğeri kanıyor da Haberal'ın, Balbay'ın, Türkan Saylan'ın öğrencilerinin ciğeri kanamıyor mu? Önce vicdan lazım! Önce kendine uyguladığın ölçüyü herkese uygulaman lazım.