BIST 10.046
DOLAR 32,41
EURO 34,54
ALTIN 2.381,42
HABER /  POLİTİKA

Bahçeliden hükümete uyarı

Ankara'da işler iyiden iyiye karışıyor. AB konusundaki telaş hükümeti nereye sürüklüyor? Fikret Bila yazdı...

Abone ol

Ankara'da işler iyiden iyiye karışıyor. AB konusundaki telaş hükümeti nereye sürüklüyor? Fikret Bila yazdı...

Kaynak: Milliyet
Yazar  :  Fikret Bila

MHP lideri Devlet Bahçeli'nin yaptığı yazılı açıklama dikkate alınması gereken önemli uyarılar içeriyor.

Bahçeli, özellikle etnik eksenli gerginliğin tırmandığı günlerde sağduyulu tutumu ve çağrılarıyla Türkiye'nin bir iç çatışma ortamına sürüklenmesini önleyen bir liderlik gösterdi. Yangına körükle gitmedi, sokağı adres göstermedi, çatışmalar yoluyla siyasi getiri peşinde koşmadı.

Bahçeli'nin bu yerinde tutumunun değeri, bugün olmasa bile, belki ileride daha iyi anlaşılacaktır.

Önceki gün yaptığı analiz ve uyarılar, bu nedenle önem taşımaktadır.
Bahçeli'nin analizini ve uyarılarını yorumlarsak...

Temel sorun
Bahçeli'nin saptaması, son dönemde siyasal gündemdeki tartışmaların, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş ilkelerinin ve devletin temel kurumlarının hedef alındığına ilişkindir.
Bahçeli'ye göre, hedef tahtasına konulan üç temel kurum ve ilke söz konusu:
1- Üniter yapı ve ulus bilinci
2- Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK)
3- Yargı.

MHP liderine göre bu üç kurum, Avrupa Birliği (AB) süreci içinde zayıflatılıp yıpratılıyor. Dahası, bir tahribat söz konusu.
Bahçeli, temel sorunu böyle tanımlıyor.

Şemdinli davası
İddianamenin hazırlanmasında yaşananlar, Bahçeli'nin analizine göre, Şemdinli olaylarının devletle hesaplaşma vesilesi olarak görülmesinin ve güvenlik güçlerine karşı bir linç kampanyasının kanıtları. Şemdinli davasındaki yargı süreci ve alınan karar esas ve usul bakımından soru işaretleriyle dolu.
Bahçeli'ye göre, yargı sürecinin sürati ve sonucu, "rövanş" kuşkusu uyandırıyor. Buradan hareketle TSK'nın bir kurum olarak yargılanması amaçlanıyor.

AB'ye uyarı
MHP lideri, AB yetkililerinin, PKK'ya yakın bir söylem içinde olduklarına dikkat çekerek, TSK ile PKK'yı aynı kefeye koyduklarını vurguluyor. Bu yaklaşımın, terör ve terörle mücadele açısından bir "riyakârlık" olduğu saptamasını yapıyor.
AB'nin bu tutumunu giderek belirginleştirmesinin, PKK'yı cesaretlendirdiğine, giderek "ortak beyan ve tutum" haline dönüştüğüne işaret ediyor.

Potansiyel risk
Bahçeli'nin belki üzerinde en çok durulması gereken uyarısı, bu sürecin Türkiye'yi giderek bir çatışma ortamına sürüklemesi riski.

Bahçeli bu riske, "Rüzgâr eken, fırtına biçer" özdeyişiyle işaret ediyor.
Türkiye'nin en önemli şansı etnik kökenli terör eylemlerinin ve bu eylemlere paralel söylemin, zaman zaman küçük çaplı olaylara yol açsa da, yaygın bir çatışmaya dönüşmemiş olması. Sorunun sosyolojik niteliğe bürünmesi ve bir arada yaşama riskini artırması ve giderek yaygın iç çatışmalara dönüşmesi Türkiye'nin karşılaşacağı en büyük felaket olur.

Sorunun bu derinlikte bir potansiyel riski beslediği göz ardı edilmemelidir.
Günlük, yüzeysel söylem ve kısa vadeli siyasi çıkar hesaplarıyla hareket eden siyasilerin, Bahçeli'nin uyarısının üzerinde düşünmeleri gerekir. "Çevir kazı yanmasın" politikası, bu büyüklükteki riskler karşısında etkisiz ve komik kalır.