BIST 10.159
DOLAR 32,17
EURO 35,08
ALTIN 2.473,94
HABER /  EKONOMİ

Babacan'dan önemli açıklamalar

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, TGRT Haber'de yayımlanan ''Ankara Gündemi'' programında soruları yanıtladı.

Abone ol

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, ''Halk Bankası'nın yüzde 24'ü halka arz edilince, oradan çok ciddi özeleştirme geliri elde ettik. Dolayısıyla yılın tamamımda hedeflediğimiz özelleştirme gelirini Halk Bankası'nın halka azından elde ettik'' dedi.

Rekabet Kurulu tarafından bankaların sözlü savunmalarının alınması ve verilecek cezanın ne olacağının sorulması üzerine Babacan, şunları söyledi:

''Rekabet Kurulu, bu süreçte nihai karar safhasına geldi. Bu safhada bizim fazla bir şey söylememiz doğru değil. Bağımsız çalışan bir kurul. Herkesi dinlediler her şey söylendi. Kurul oturup kararını verecek. Zaten bağımsız olmasının nedeni de bu. Mesela biz bazı kurumlar için bağımsız bir kurula ihtiyaç var mı diye düşündük, düşünüyoruz da. Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu (TAPDK) diye kurum vardı, bunun görevlerini Gıda, Tarım ve Hayvancılık, Maliye ve Sağlık bakanlıklarına dağıtık ve 'kurulu kapatıyoruz' dedik. Bizim Şeker Kurulumuz var. Şeker fabrikaları özelleştirilsin ona da gerek kalmayacak. Mesela Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tamamen kalkmaz ama fonksiyonlarının bir kısmını Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığına rahat yürütebilir diye düşünüyorum. Zaten bu konuda bazı düzenlemeler de yapıldı. Bu kurullar Türkiye ekonomisinin çok kötü olduğu, siyaset kurumunun artık memleketi yönetemediği, koalisyonların sık sık olduğu dönemlerde bakılmış ki muhatap bulmakta zorluk var hiç olmazsa bu kurullarla ilgili sektörler için politika oluşturulsun diye düşünülmüş. Bazı kurullar ise modern ekonomi anlayışının gereği olarak olmalı ve devam da edecek.''

Rekabet Kurulu'nun çoğu zaman mahkeme gibi çalışan bir organ olması gerektiğini belirten Babacan, ''Eğer mevzuatı eksikse gerekli düzelmeler yapılacak. Bu yapıyı bir bakanlığın içine taşınması bana göre çok doğru olmaz. Bir bakıma yargı gibi çalışıyor bizim Rekabet Kurumu. Gelişmiş bazı ülkelerde bu tür kurulların üyeleri yargıdan seçiliyor. Yargıç niteliği taşıdıkları için de verilen kararlar idari yargı ya da taşınamıyor. Çünkü kararı alan yargıcın kendisi'' dedi.

TÜKETİMLE BÜYÜMEMİZ KAZANDIĞIMIZLA ORANTILI OLSUN 

Piyasayı çok yakından takip ettiklerimi, büyümenin sadece tüketimden geçmediğini yatırımların da ülkeyi büyüttüğünü ifade eden Başbakan Yardımcısı Babacan, şöyle devam etti:

''Yatırımlar da ülkeyi büyütür. Yani sadece tüketim harcaması değil yatırım harcaması da önemlidir bir ülke için. Bunun yanında ihracatta önemli. Biz ihracattan gelen büyümeye sonuna kadar açığız, bununla ilgili bir endişe olmaz, olamaz. Yeter ki daha çok yapalım bunların hepsi büyüme alanı. İç tüketimde büyüme alanıdır fakat bu iç tüketimi halkımız kazanarak ve kazandığını tüketerek yapıyorsa sorun yok ama bankalardan kredi çekip harcarsa bizim dış açığımız artıyor. Biz hep şunu söylüyoruz. İhracatla büyüyelim, yatırımla büyüyelim, üretimle büyüyelim ama tüketimle büyümemiz kazandığımızla orantılı olsun. Borçlanmaya dayanarak tüketim yaparsanız bu kısa vadede tüketim gibi görünüyor ama halkın borçluluğunu ve o ülkenin dış açığını artırıyor.''

2012 DENGELEME YILI

Babacan, dünyada hiçbir siyasi iktidarın ''biz az büyüyelim ya da büyümeyelim'' demeyeceğini, büyüme o ülkenin refahını artıracağını dile getirerek, kendilerinin de Türkiye'nin az büyümesini istemediklerini, ülkenin sürdürülebilir ve sıhhatli bir şekilde büyümesini istediklerini söyledi.

''Bir vatandaşımız aylık gelirinin karşılamayacağı oranda bankadan kredi çekip tatile giderse biz bundan endişe duyarız ama kredi çekip ev alıyorsa bunda sorun yok'' diyen Babacan, şunları kaydetti:

''Bizim bu yıl için yüzde 4'lük büyüme tahminimiz var. Bunun 2 puanın iç tüketimden diğer 2 puanının ise ihracattan geleceğini tahmin ediyoruz. 2012 bizim için çok önemli bir yeniden dengeleme yılıydı. Türkiye ekonomisin geçmişine bakın dengesizlik oluşur sonra kriz gelir ve o dengesizlikleri düzeltir. Bunun da ülkeye maliyeti çok fazla olur. Biz tarihimizde ilk defa yeniden dengeleme yaptık. Geçen yıl büyümemiz yüzde 2 küsür olacak ama bu büyümenin tamamı dış ticaretten ihracattan gelen büyüme. Tüketimin büyümeye katkısı sıfır hatta bir miktar eksisi bile var. Şimdi zeminimizi güçlendirdik. Biz bu yıl başında programımız yaparken, hedeflediğimiz dış açık, hedeflediğimiz büyüme, hedeflediğimiz enflasyon bütün bunlarda tutarlı bir kredi hacmi büyümesini yüzde 15 olarak gördük. Eğer kredi hacmi yüzde 15'in üzerine çıkarsa o zaman özellikle enflasyonda ya da cari açıkta hedeflenen daha olumsuz bir tabloyla da karşılaşabiliriz. Kredi kartları en dikkat edilmesi gereken alan. Kredi kartı dediğimiz bir harcama aracıdır bir borçlanma aracı değil.''

Merkez Bankası, BDDK, SPK, TMSF ve Hazine Müsteşarlığının katılımlarıyla Finansal İstikrar Komitesi'nin belli aralıklarla kendi başkanlığında toplandığını bildiren Babacan, burada genel bakış açısını oluşturduklarını söyledi.

ESNEK ÇALIŞMA MODELLERİ

Türkiye'de iş gücüne katılım oranının, işsizlik oranını çok etkilediğini belirten Babacan, iş gücüne katılı oranın özellikle kadınlarda çok hızlı arttığını söyledi. 

Babacan, 2014 ve 2015 yıllarında da işsizlik oranın kademe kadem aşağıya ineceğini düşündüklerini belirterek, ''İşsizliğin ileri ki dönemde düşmesinde, büyümenin yanında işgücü piyasasını önleyen, esnek çalışma modellerini yaygınlaştıran adımlar atmamız da etkili olcak'' dedi.

Son 3 yılda koydukları özelleştirme hedeflerinin 10'ar milyar lira olduğunu anımsatan Babacan, şu bilgileri verdi:

''Son 3 yılda bu rakamların hep altına kaldık. Bunun için bu yıl 4 milyar lira hedefledik. Halk Bankası'nın yüzde 24'inin halka arz edilince oradan çok ciddi özeleştirme geliri elde ettik. O para geçen ay Özelleştirme İdaresi'nden Hazineye devredildi. Dolayısıyla biz yılın tamamımda hedeflediğimiz özelleştirme gelirini Halk Bankası'nın halka azından elde ettik. Bundan sonra ne kadar para gelirse bonus olacak.''

Başbakan Yardımcısı Babacan, Türkiye'nin ekonomik göstergeleri çok daha yüksek notları işaret ettiğini ama uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarına da not artırımı için baskının yapılmasının doğru olmadığını ifade ederek, ''Şu anda bizim BDDK'nın ve SPK'nın lisans verdiği üç dört tane yerli kredi derecelendirme kuruluşu var. Bunlar küçük ölçekli çalışıyor. Biz Bankalar Birliğine, siz birlik olarak için kurun dedik. Siz kurunca itibarı yüksek olacak dedik. Bunun üzerine Bankalar Birliği çalışıyor'' dedi.

HALKA BİR DAHA ÖDETMEMEMİZ LAZIM

Otomotivde ÖTV ve iletişimdeki ÖİV'nin aşağıya çekilmesinin gündemlerinde olmadığını ifade eden Ali Babacan, yerli otomobili konusunda ciddi bir yatırımcının gelmesi ve kendilerine ''bana ne verirsin'' diye sorması halinde onunla konuşabileceklerini dile getirdi.

Bankacılık başvuruları büyük titizlikle incelediklerini ifade eden Babacan, ''Son dönemde Bank Audi'nin de aralarında olduğu iki banka, 300 milyon dolar şartını yerine getirdi. Katılım bankacılığı konusunda da talepler var. Biz ince eleyip sık dokuyoruz. Sıradan bir bankaya sıcak bakmıyoruz. 300 milyon doları getirseler bile belli şartların sağlaması lazım. Bu kadar bedel ödediğimiz alanda çok dikkati olmamız lazım. Bu halka bir daha (bedel) ödetmememiz lazım'' diye konuştu.