BIST 10.059
DOLAR 34,95
EURO 36,61
ALTIN 3.018,42
HABER /  GÜNCEL

Atatürk'ün o metni yalan çıktı!

Yıllarda darbe öncesi sokak ayaklanmalarında kutsal metin gibi elden ele dolaştırılan Bursa Nutku'nun yalan olduğu ortaya çıktı.

Abone ol

İNTERNETHABER.COM- Türk Gençliğini adeta gaza getirmek için hazırlanmış bir metin "Atatürk'ün Bursa Nutku". Sokak ayaklanmalarında gençlerin elinde elden ele dolaşan metin şimdi de Gezi Parkı olayları vesilesiyle sosyal medyada elden ele dolaşır oldu. Peki bu Bursa Nutku nedir? Gerçekten Mustafa Kemal Atatürk mü yazdı?

Tarihçi Mustafa Armağan yönetimindeki Derin Tarih dergisi Ağustos ayı sayısında Bursa Nutku'nu ele aldı. Atatürk'e yakınlığıyla bilinen Falih Rıfkı Atay'ın dahi uydurma dediği bu metin ilk nasıl yayıldı? Yazar Türköne'nin "Ancak kariyerini kanlı illegal faaliyetlere borçlu bir gerilla şefinin ağzından bu sözleri işitebilirsiniz" diyerek Atatürk'ün yazmadığını ancak ona aitmiş gibi gösterilen bu metin yıllarca darbeciler tarafından kullanıldıç  İşte Derin Tarih dergisindeki derin dosyadan bazı bölümler...

BİR NUTUK NASIL ADAM ÖLDÜRÜR?

Yazar Mümtazer Türköne Bursa Nutku için yaptığı analizinde Bursa Nutku'nda gençlerin polise,screen-shot-2013-08-02-at-11.41.16-am.png jandarmaya ve mahkemelere karşı silahlı direnişe davet edildiğini ve uydurma bir metin olduğunu vurguluyor.

ATATÜRK GERİLLA ŞEFİ Mİ?

Türköne yazısında Bursa Nutku'nun edebi eksikliklerine de dikkat çekerek Atatürk'ün böyle bir metin yazamayacağını ifade ediyor. Türköne Atatürk'ü bir gerilla şefine dönüştüren metin için şunları söylüyor: "Öncelikle bir devlet adamı kendi kurduğu devlet düzenine isyan çağrısı yapmaz. Bursa Nutku ile Atatürk, gençliği kamu düzenine ve bu düzeni sağlayan zabıta ve mahkemelere şiddet kullanarak karşı çıkmaya çağırmış oluyor.

Tavsiye ve emanet ettiği şey, bir fiilî isyan durumu. Karşımızda şöhretini borçlu olduğu Milli Mücadele’yi, sırtını Meclis’in meşrû zeminine dayayarak yürüten ve gençliğe emanet ettiği Cumhuriyet’i de aynı Meclis’in iradesine rapt eden bir devlet adamı duruyor. Bursa Nutku, bu meşruiyet düşkünü devlet kurucusunu Che Guevera tarzı bir gerilla şefine  dönüştürüyor. Hakikaten, ancak kariyerini kanlı illegal faaliyetlere borçlu bir gerilla şefinin ağzından bu sözleri işitebilirsiniz. "

TEK PARTİ DÖNEMİ SONU VE CHP

Türköne yazısında CHP'nin tek parti iktidarını kaybetmeye başladığı 1946 seçimleriyle beraber Atatürkçülüğü nasıl keşfettiğini anlattı. Bursa Nutku'nun ileriki zamanlarla birlikte Türkiye'nin iç karışıklıklarında gençlerin ellerinde dolaşan bir metin haline geldiğini belirten Türköne, "Türk Solu'nun Atatürk artık bir gerilla şefi ve sosyalist bir devrimci; ona atfedilen Bursa Nutku da bir devrim çağrısı haline gelmiştir." dedi.

Bursa Nutku'ndan ilhamla 68 kuşağının yaptığı eylemlere dikkat çeken Türköne, Kanlı Pazar başlangıncan 12 Eylül darbesine kadar yaşanan olayların baş aktörünün Bursa Nutku olduğunu ifade etti.

BURSA NUTKU VE GAZİ'NİN ÇAPKINLIKLARI

belge.20130802114133.jpgMustafa Armağan yazısında Bursa Nutku'nun yer aldığı ilk kitabın ayrıntılarına yer verdi. 1947 yılında İstanbul'da Şaka Matbaası tarafından basılan ve Rıza Ruşen Yücer tarafından yazılan "Atatürk’e Ait Birkaç Fıkra ve Hâtıra" kitabında Atatürk ile ilgili birbirinden ilginç fıkraların yer aldığı kitabı ele alan Armağan, kitaptaki birbirinden dikkat çekici çarpıklıklara dikkat çekti. 

İşte Armağan'ın yazısından bir bölüm:

Kitabın gündemde kalmasını sağlayan ve Bursa Nutku tartışmasını açan kısmı ise Önsöz’den hemen sonra geliyor. Başlığı şöyle: “Atatürk ve Türk gençliği.” Başlığın üstünde Atatürk’ü kalabalık bir gençlik grubuna hitap ederken gösteren -kitaptaki diğer bütün görseller gibi- elle çizilmiş bir resim yer alıyor.

Şimdi kitaptaki diğer yazıların içeriklerinden bahsedelim ki, tartışacağımız metnin nasıl gayri ciddi bir kitapçığın içinde yer aldığını net olarak görebilelim.

ATATÜRK'TEN BALODAKİ KADINA YAKIN İLGİ

Sayfa 7-8’de yer alan “Son balo” yazısında yazar, Musa Ataş adlı gazeteci arkadaşının yanında getirdiği Hatice adlı bekâr bir bayanla beraber Atatürk’ün Bursa’da verdiği bir baloya gittiğini, yanındaki -kendisinin de tanımadığı veya yeni tanıştığı- bayanla Atatürk’ün yakından ilgilendiğini, hatta balo sırasında el çabukluğuyla ismini “Ataca” olarak değiştirdiğini ciddi ciddi anlatıyor.

ATATÜRK ÇİFTLERİ ÖPÜŞTÜRDÜ

Gazi Mustafa Kemal, hem de Cumhuriyet’in 10. Yıl Kutlamaları sırasında Ankara Orduevi’ndeki screen-shot-2013-08-02-at-11.29.52-am.pngbaloya gelir. Bir ara nedense önünde dans eden bir çift dikkatini çeker. Karı koca olduklarını öğrenince de karşısında öpüşmelerini ister. Subay olan koca, emir demiri keser hesabı zoraki bir öpücük kondurur eşinin yanağına ama Gazi hiç beğenmez bu yapmacık öpücüğü, samimi bulmaz! “Yoksa bu senin eşin değil mi?” diye de çıkışır. Subay ise “Eşimdir” diye ısrar edince, ona şu tarihe geçecek emri verir: “O halde eşiniz gibi öpünüz!”

Böylece bize “Bursa Nutku”nun dayanağı olarak sunulan bu müthiş kitapçıktan Atatürk’ün Cumhuriyet balolarında insanları alenen öpüştürmek gibi bir “uygarlaştırıcı misyonu”nun bulunduğunu da öğrenmiş oluyoruz.

Bursa Nutku'nun Demokrat Partisi kongresinde okunup okunmadığı iddialarını, Atatürk'ün en yakınındaki isimlerin Bursa Nutku'na dair açıklamalarını, Bursa Nutku'nun siyasetçiler tarafından da reddedildiğini, dönemin medyasında nasıl ayaklanma için kullanıldığını ve pek çok tarihi belgeyi Derin Tarih'in Ağustos ayı sayısında bulabilirsiniz.

Atatürkçü Düşünce Derneği'nin sitesinde yer alan Bursa Nutku içeriği şöyle...

Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, “Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır” demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır. Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır. Genç, “Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir” diye düşünecek; ama hiçbir zaman yalvarmayacaktır. Mahkeme onu yargılayacaktır. Yine düşünecek, “demek adalet örgütünü de düzeltmek, yönetim biçimine göre düzenlemek gerek” Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, haklı ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını, kayrılmasını istemeyecek. Diyecek ki, “Ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir.” İşte benim anladığım Türk Genci ve Türk Gençliği!