BIST 10.272
DOLAR 32,25
EURO 34,91
ALTIN 2.434,98
HABER /  GÜNCEL

Atatürk'ün iki büyük itirafı!

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Atatürk, iki alanda yapılan inkılabın tutmadığını itiraf etmiş...

Abone ol

İNTERNETHABER.COM - Tek dil, iki dil, çok dil tartışmalarının sürdüğü bugünlerde Taraf gazetesinde Pazar günleri tarih araştırmalarını aktaran Ayşe Hür'den kuşatıcı bir dosya daha geldi.

Hür, Atatürk'ün iki alanda yapılan inkılabın beklenen sonucu vermediği şeklindeki sözlerini bugünkü yazısına taşıdı...

İşte Hür'ün yazısından ilgili bölümler:

18 Ağustos 1934'te toplanan II. Türk Dil Kurultayı'nda TDTC'nin adı, Türk Dili Araştırma Kurumu (TDAK) olarak değiştirildi. Kurultaya Sovyet İlimler Akademesi'nden Prof. Samoiloviç "Cuci ulusu Edebi Dili" ve yine aynı akademiden Prof. Meşçanifo "Dilin Neşvünema Tarihi" adlarıyla birer tebliğ sunmuşlardı. Azerbaycan delegesi ahmet Caferoğlu "Rus Dilinde İlk Tür Dili Yadigarları" başlıklı tezini sunarken konu dışına çıkınca Mustafa Kemal salonu terk etmiş, TBMM ve Kurultay Başkanı Kazım (Özalp) Paşa da konuşmacının sözünü keserek kürsüden indirmişti. Kurultayda bundan böyle sunulacak teliğilerin 'Öztürkçe' olması konusunda karar alındı. İlk Öztürkçe sözcükleri de Atatürk bizzat türetmeye çalıştı. Bugün Türkçeye yerleşmiş olan er, subay, kurmay, genel, özel, evrensel, kutsal, ısı, ergenlik, kıvanç gibi sözcükler onun buluşuydu.

ANLAYANA AŞK OLSUN

Atatürk
her gece bu şarkıyı dinlerdi
Mustafa Kemal Atatürk 15 sene hemen her gece bu şarkıyı dinlerdi. Dinlemek için bu linki tıklayın


Mustafa Kemal Öztürkçe işini öyle önemsemişti ki, kimi konuşmalarında ve yazışmalarında bu sözcükleri kullanmaya başlamıştı. Örneğin 3 Ekim 1934'te İsveç Veliahtı Güstav Adolf onuruna verilen yemekte yaptığı şu konuşma tamamıyla Türkçe köklerden yeni bir dil yaratılabileceğini kanıtlama çabası gibiydi. "Bu gece yüce konuklarımıza, Türkiye'yi uğur getirdiklerini söylerken, duyduğum tükel özgü bir kavançtır. Burada kaldığınız uzca, sizi sarmaktan hiç durmayacak ılık sevgi içinde bu yurtta, yurdunuz için beslenmiş duyguların bir yankısını bulacaksınız. İsveç-Türk uluslarının kazanmış oldukları utkuların silinmez damgalarını tarih taşımaktadır. Süerdemliği, önü, bu iki ulus, ünlü sanlı sözlerinin derinliğinde sonsuz tutmaktadır. Ancak daha başka bir alanda da onlar erdemlerini, o denli yaltırıklı yöntemle göstermişlerdir. Bu yolda kazandıkları utkular, gerçekten daha az özence değer değildir. Avrupa'da iki bitim ucunda yerlerini berkiten uluslarımız, ataç özlüklerinin tüm ıssıları olarak balysak, önürme, uygunluk kıldacıları olmuş bulunuyorlar; onlar bugün en güzel utkuyu kazanmaya anıklanıyorlar; baysal utkusu..."

DİLDE VE MUSİKİDE İNKILAP OLMAZ!

Atatürk'ün ilk başlarda büyük bir anlam yüklediği dil ve musiki inkılabından umduğunu bulamadığını Ayşe Hür'ün şu satırlarından öğreniyoruz:

Peki, sonunda ne oldu? Falih Rıfkı Atay Çankaya'da bunca çabadan sonra varılan sonucu şöyle anlatıyordu: "Bir akşam Atatürk sofra bittikten sonra benim yanı başındaki iskemleye oturmamı emretti. 'Dili bir çıkmaza saplamışızdır,' dedi. Sonra: 'bırakırlar mı dili bu çıkmazda?' Hayır, ama ben de işi başkalarına bırakmam. Çıkmazdan birn kurtaracağız,' dedi. Nihayet Ahmet Cevat Emre Atatürk'ün "İki şeyde inkılap olmaz: Dilde ve musikide!" dediğini kaydedecekti...