BIST 10.677
DOLAR 32,22
EURO 34,94
ALTIN 2.418,47
HABER /  DÜNYA

AKİL İNSANDAN TELEF GAFI

Akil İnsanlar Heyeti İç Anadolu Grubu Sözcüsü Cemal Uşşak, "Medyanın üslubu ve dili çok önemli olmuştur. Her konuda önemlidir ama özellikle...

Abone ol

Akil İnsanlar Heyeti İç Anadolu Grubu Sözcüsü Cemal Uşşak, "Medyanın üslubu ve dili çok önemli olmuştur. Her konuda önemlidir ama özellikle bizim ülkemiz gibi kanlı, kinli bir süreci geride bırakmaya çalıştığımız sırada, 40 bin civarında can telef olduğu sırada çok daha önemli bir hale gelmektedir" dedi.
Akil İnsanlar Heyeti İç Anadolu Grubu Sözcüsü Cemal Uşşak, Kayseri Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Veli Altınkaya’yı ziyaret etti. Ziyarette konuşan Uşşak, bir gafa imza attı. Uşşak, "Dünyanın her ülkesinde böylesi süreçlerden geçilirken medyanın üslubu ve dili çok önemli olmuştur. Her konuda önemlidir ama özellikle bizim ülkemiz gibi kanlı kinli bir süreci geride bırakmaya çalıştığımız sırada 40 bin civarında can telef olduğu sırada çok daha önemli bir hale gelmektedir. Medyanın önemli katkısı olmaksızın problem çözülememiştir maalesef ama bu geçen dönem içerisinde arkadaşlarımızı parantez içine alarak söylemek durumundayım, bu sürece kimi medya kuruluşlarının ve kimi yazarların destek olmadığını, barış dilini kullanmadıklarını görüyoruz. Bu süreçte medyanın diline sahip olması lazım. Elbette gazetecilik görevimizi yerine getirmek zorundayız. Birincisi malum örgütün kurucusu ve liderini merkeze alan bir habercilik ve anlayış, bu ülkenin Kürt olmayan vatandaşlarının duygularını tahrik eder, bu tam tersi barış sürecini olumsuz etkiler. İkincisi o kişi hakkında hal böyleyken yıllardan beri kullanılagelen ’bebek katili’ gibi sıfatların tekrarının da bir anlamı yoktur" ifadelerini kullandı.

"BÖLGEDE SÜRECE YÜZDE 60’LIK DESTEK VAR"
Bölgedeki 13 ilden 9’unu ziyaret ettiklerini ifade eden Uşşak, "Genel olarak yüzde 60’ı bu sürece destek veriyor. Artık terörün cana tak ettiği bir noktada Kürtler vaya Kürt olmayanlar, ’Bu ızdırap sona ersin, kan ve gözyaşı dinsin’ diyor. ’Üçüncü iktidarlık dönemine güçlenmiş olarak giren bir siyasi parti bu terörü bitirebilecekse bitirir’ diyorlar ama bununla beraber vatandaşlarımızın endişeleri de var, o endişelerin şurada kümelendiğini söyleyebilirim. ’Eğer bu sürecin sonunda malum örgütün liderine özgürlük gelecekse biz bunu hazmedemeyiz. Bu sürecin sonunda dağa çıkarak insanımıza zarar veren, cinayet işleyen, eylem yapan insanlara af gelecekse bunu da kabul edemeyiz’ diyorlar. Bu adeta sürece destek veren vatandaşımızın rezervi, kaygıları. Kimi Kürt vatandaşlarımızın, elbetteki bütün Kürt vatandaşlarımız değil, beklentisi o ki, ’Eğer geçmişin baskıcı uygulamalarından dolayı dağa çıkmış olan evlatlarımıza da bir şekilde bir af yolu gelmeyecekse bu barış kalıcı olmaz’ diyenler de var. Yani birilerinin endişesi, diğerlerinin beklentisi şeklinde" dedi.
Bu zaman içerisinde endişe ve beklentinin nereye doğru döneceğini şimdiden kestirmenin zor olduğunu vurgulayan Uşşak, ’’Bunu şimdiden kestirmek zor ama şöyle bir tespitin de olduğunu söylemek istiyorum, eğer bugünkü özgürlük ortamını Kürt vatandaşlarımız, bundan 20-30-40 sene önce idrak etmiş olsaydı böyle bir örgütten de mücadeleden de söz etmiş olmayabilirdik bugün. Yani Kürt’ün Kürtlüğünün inkar edildiği, dilinin konuşmasının yasak edildiği, Kürtçenin eğitilmesine öğretilmesine imkan verilmediği dönemin mahsulüdür bu terör. Haliyle, ’Bu ortam değiştiğine göre, mani ortadan kalkıp özgürlükler geri geldiğine göre, bu ’kanlı ve kinli örgütün’ ortada durmasının da bir anlamı yoktur’ şeklinde değerlendirmelere de tanık olduk" şeklinde konuştu.

"BAŞBAKAN HEYETE TELKİNDE BULUNMADI"
Uşşak, Akil İnsanlar Heyeti’nin görevinin öncelikle halkı dinlemek olduğunu ifade ederek, ’’Amaç, şu anki mücadele yönteminin öncekilerden ne farkının olduğunu anlatmak. Bu anlatıldıktan sonra kuşkuların önemli ölçüde azaltılmış olduğunu, buna bağlı olarak da desteğin artmış olduğunu söyleyebilirim. Ama bunun oranını takdir edersiniz ki ifade etmek durumunda değilim. Sayın Başbakan bu heyete hiçbir zaman, ’Şunu yapacaksınız veya yapmayacaksınız, yapmanızı tavsiye ederiz veya etmeyiz’ şeklinde bir telkinde bulunmadı. Sayın Başbakan bulunmadığı gibi hiçbir otorite de bulunmadı. Heyetin çalışma yöntemlerini belirlemesi tamamıyla kendisine bırakıldı. Dolayısıyla kırmızı, yeşil, mor bir çizgi söz konusu değil. Bu süreci barış süreci olarak tanımlamak sosyolojik bir ifade olabilir ama bir siyasi tanım değildir çünkü her ne kadar sosyolojik düzlemden karı koca arası barıştan, aşiretler arası barıştan, devletler arası barıştan söz edebiliriz. Bu vakada karşı tarafımızda bir devlet söz konusu değil. Bu bağlamda barış kavramının doğru olmayacağını düşünüyorum. Nihayetinde toplumumuzun bütün fertlerinin hissedeceği bir barış sürecine gidiyoruz’’ diye konuştu.

"TELEF KELİMESİNİ TOPLAMDAKİ KAYBI İFADE ETMEK İÇİN KULLANDIM"
Bir gazetecinin, ’’Daha önceden hep şehit kelimesi kullanılıyordu. Biraz önce telef kelimesini kullandınız’’ hatırlatması üzerine Uşşak, ’’Bu protesto edenlerin böyle bir zannı var, şüphesi var. Elbette bu zanlarını ve şüphelerini, kaygılarını diyelim ifade etmeye hakları vardır. Bunu ifade ederken de başkalarının ifade ve dinleme haklarını engellememek kaydıyla. Bu telef kelimesini toplamdaki kaybı ifade etmek için kullandım. Hiç şüphesiz ki bir ülkenin birliğine, bütünlüğüne, güvenlik kurumlarına, sivil halkına karşı, silahıyla saldıran bir kuruma karşı silahla cevap vermek bir devletin hakkı ve vazifesidir. Bu uğurda hayatını kaybedenler şehittir, Mehmetçiktir, asker şehidimizdir, emniyet şehidimizdir ama diğer taraftan da dağa çıkıp giden veya örgüte destek veren veya terör örgütünün yaptığı kitlesel eylemlerin muhatabı olarak ölen insanlarımız da bizim insanımızdır. Onlar da bu ülkenin vatandaşıdır, onları da sebebi her ne olursa olsun kayıp olarak görmek durumundayız diye düşünüyorum. Şehit kelimesini o manada kullanmadım’’ şeklinde konuştu.
(İHA)