BIST 10.269
DOLAR 32,27
EURO 34,80
ALTIN 2.436,32
HABER /  POLİTİKA

ABD'nin Erdoğan kehaneti mi tuttu!

AK Parti ve Erdoğan hakkında 2009 yılında yazılan rapor akıllara o kehanetin mi tuttuğu sorusunu getirdi.

Abone ol

BANU İRİÇ
İNTERNETHABER.COM (ÖZEL İÇERİK)- Taksim Gezi Parkı olaylarının kontrolden çıkması ve şiddet eylemlerine dönüşmesine başlamasıyla beraber tüm dünyanın gözü Türkiye'ye çevrildi.

Dünya medyasında Taksim'deki olaylar canlı yayınlanırken, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında birbirinden asılsız iddialar ortaya atılmaya başlandı.

Gezi olaylarıyla Türkiye'nin demokratik ülke algısının kırıldığı, Erdoğan'ın liderlik imajının sarsıldığı ve ekonominin çöküntüye uğradığı ısrarla vurgulanmaya başladı.

Yabancı basında Türkiye'nin özgürlük savaşı verdiği, Gezi eylemcilerinin şiddetten uzak durduğu ancak Türk devletinin göstericilerinin şiddetle sesini kısmaya çalıştığı iddia edildi.
2009'da ABD'nin yayınladığı bir raporda o dönem "kehanet" olarak algılanan bazı nitelendirmelerin bugünle örtüşüyor olması da dikkat çekti. Özellikle Erdoğan'ın IMF ile anlaşmamış olması gelecekte siyasi kriz çıkartacağı iddia edilmişti.

TÜRKİYE KENDİNİ BESLEYEN ELİ ISIRIYOR

Economist Erdoğan'ı yeniçeriler tarafından katledilen Osmanlı Padişahı "3. Selim" şeklinde çizmiş, Financial Times ise Erdoğan'ın görevini Abdullah Gül'e devretmesi "tavsiyesinde" bulunmuştu.

Independent yazarı ise Erdoğan'ı Arap Baharı'nın devrik liderleriyle kıyaslayarak onların bu tuzağa düşmesinin kolay olduğunu söyleyip Erdoğan'ın ise nasıl düştüğünü sormuştu. Financial Times Erdoğan'ın faiz lobisi hakkında söylediklerini de eleştirerek "Türkiye kendini besleyen eli ısırıyor" yorumunda bulunmuştu.

Dünyaca güvenilir bir düşünce kuruluşu olarak lanse edilen Stratejik ve Uluslararası Çalışma Merkezi'nden (Center for Strategic and International Studies - CSIS) Türkiye Projesi Direktörü Dr. Bülent Alirıza'nın Associated Press ajansına verdiği demeçte Erdoğan'ı küçümseyen ifadeler kullandı. Bu durum dünya kamuoyunun algılarını değiştirme çabası olarak da algılandı. CSIS'ın aynı zamanda çeşitli Yahudi lobileriyle de işbirliği halinde olduğu ve kurucusunun Zbigniew Brzezinski olduğu biliniyor.

ERDOĞAN SADECE OBAMA'YI DİNLER İDDİASI

"Erdoğan'ın dünyada tek bir insanı dinlediğini, onun da Obama olduğunu" söyleyen Alirıza, CNN'e verdiği mülakatta ise Erdoğan'ın ABD görüşmesinden eliboş döndüğünü istediklerini alamadığını söyledi. Bu durum kasıtlı olarak Başbakan Erdoğan'ı gözden düşürme çabası olarak algılandı.

TÜRKİYE ARTIK MODEL ÜLKE DEĞİL

CSIS'ın resmi Twitter hesabın da duyrulan Bülent Alirıza'nın çeşitli yayın kuruluşlarına verdiği mesajlarda protestoların Erdoğan'ın üslubuna karşı olduğu vurgulanırken, bu durumun Türkiye'nin kredi notunu dahi etkileyebileceği belirtildi.

Alirıza, CNN'den Jake Tapper'a yaptığı açıklamalarında ise Erdoğan'ın bugüne kadar Arap Baharı'nda ükelere model ülke olduğunu ancak son dönemdeki tavırlarıyla model ülke olmayı artık iddia edemeceğini söyleyerek, Erdoğan'ın artık Obama'yı dinlemesi gerektiğini söyledi. Alirıza yaptığı konuşmasında Türk lirasının 18 ayın en düşük seviyesine düştüğünü belirtti.

ABD ZİYARETİ SONRASI BÖYLE DEĞERLENDİRMİŞTİ

Başbakan Erdoğan'ın ABD ziyareti sonrasında Cumhuriyet'e değerlendirmelerde bulunan Alirıza, Obama'nın Erdoğan'ın fikirlerine önem vermesinin ‘Dünya krizlerine doğrudan müdahale etmek yerine, müttefiklerimizi geriden yönlendirelim’ yaklaşımından dolayı olduğunu söylemişti.

Erdoğan'ın taleplerini Obama'nın kabul etmediğini söyleyen Alirıza, hatta Erdoğan'ın Obama'dan etkilendiğini iddia etti.

CSIS 2009'DA KEHANETTE BULUNMUŞTU: AK PARTİ BİTECEK!

Nisan 2009'da bir rapor yayınlayan CSIS Türkiye'nin gelecek 10 yılının zor geçeceğini, küresel krizlerle birlikte ekonomik iyileşmenin son bulacağanı, AB ile müzakerelerinin durma noktasına geleceğini ve dolasıyla AKP'nin altının oyulacağını iddia etmişti.

Bülent Alirıza'nın kaleme aldığı 'Türkiye'nin Değişen Dinamikleri' isimli raporda darbe tehditleri geçiştirilirken, AK Parti'nin 2007'deki cumhurbaşkanlığı kriziyle laik kesimi korkuttuğu ve 2008'de de kapatma davasına maruz kalması olağan gibi yansıtılmıştı.

AK Parti'nin kapatılmadığını ancak 'laiklik karşıtı faaliyetlerin odağı' olduğu sonucunun engellenemediği ,AK Parti'nin popüler bir parti olduğu ancak gelecekteki yöneliminin belirsiz bir görüntü verdiği iddia edilerek artık gözetim altında olduğu belirtilmişti.

IMF İLE ANLAŞMAMAK NASIL BİR BEDEL GETİRİR?

Raporda en dikkat çekici noktalardan biri ise Erdoğan'ın teğet geçecek dediği krizin halk tarafından hissedildiği ve AK Parti'nin hala IMF ile anlaşma yapmadığı ve bunun nasıl bir siyasi bedel getireceğinin öngörülemediği belirtildi. Hükümetin genç nüfusuna daha iyi günlerin getirmesi için IMF yardımı alması gerektiğini iddia etmişti.

Raporun son bölümüne ise Türkiye'de milliyetçi ya da askeri bir liderliğinin gelmesinin ABD ile olan müttefikliği etkilemeyeceği vurgulanmış çıkar ilişkilerinin devam edeceği söylenmişti. Ancak İslamcı bir Türkiye işbirliğinin olması durumunda ABD'nin politikalarına özellikle Ortadoğu'da darbe vurabileceği söylenmişti.