BIST 9.059
DOLAR 32,38
EURO 34,97
ALTIN 2.325,12
HABER /  GÜNCEL  /  YEREL

ABD adına casusluktan hüküm giyen FETÖ'cü MİT görevlisiyle ilgili Aytunç Erkin'den dikkat çeken yazı

Sözcü yazarı Aytunç Erkin, casusluktan hapis cezası alan FETÖ'cü MİT görevlisiyle ilgili kaleme aldığı yazısında herkesi FETÖ'ye karşı tek vücut olmaya çağırdı.

Abone ol

MİT mahrem yapılanması Tarih 29 Nisan 2021 MİT görevlilerinin terör suçlarıyla ilgili yargılamasıyla yetkilendirilmiş Ankara 34. Ağır Ceza Mahkemesi, MİT mensubu A.Y. hakkında gerekçeli kararını açıkladı.

Sözcü yazarı Aytunç Erkin, "Casus" başlıklı köşe yazısında mahkemenin bu kararını değerlendirirken "Bu karar ABD destekli ve dini görünümlü örgütle ilgili verilen ilk kararlardan biri olma özelliği taşıyor" diye yazdı. Erkin'in konuya ilişkin yazısında şu ifadelere yer verdi:

2010 yılında MİT'e isimsiz ihbar mektubu

"Çünkü mahkeme eski istihbarat görevlisinin yaptığına hükmetti! Nasıl mı?Anlatalım 19 Nisan 2010'da Mert Akın adında meçhul biri MİT Müsteşarlığı'na 3 DVD gönderir. “DVD'ler içerisinde Deniz Kuvvetleri Komutanlığı merkezli Ergenekon yapılanmasına ait detaylı bilgiler mevcuttur” diye yazar. Mektup ve 3 DVD'yi kargoyla gönderir. Söz konusu ihbar mektubu ve ekindeki DVD'ler, 10 Haziran 2010'da MİT Müsteşarlığı tarafından Genelkurmay'a teslim edilir? DVD'lerin içeriklerinde bin 426 albay, üsteğmen, teğmen ve astsubayın isimleri yer alır.

İhbar mektubundaki parmak izi MİT çalışanı A.Y.'ye ait çıktı

İşte MİT'ten Genelkurmay'a gönderilen mektuptaki parmak izi gerekçeli kararda da belirtildiği gibi o dönem teşkilatta çalışan A.Y.'ye ait. A.Y., MİT'e 1996'da girmiş ve 2016'ya kadar görev yapmış; MİT Teftiş Kurulu Raporu'nda eski istihbaratçıyla ilgili şu değerlendirme var: “Gizli kalması gereken bilgi ve belgelere ulaşabilecek nitelikte görev yürütmüştür.”

Peki A.Y. hakkında neden dava açıldı? Okuyalım: "Teşkilata, MİT mensubu kamu görevlisi olarak sızan sanığın, mahrem öğrenci olarak görevi; milli güvenlik istihbaratını devlet çapında oluşturmak, istihbarata karşı koymak, dış güvenlik, terörle mücadelede temel esasları belirlemek olan, Türkiye Cumhuriyeti  Devleti'nin en önemli kurumlarından Milli İstihbarat Teşkilatı'na, sızmasının yegane amacı:

Devlet sırrı niteliğindeki bilgileri temin ederek, örgüt üst yönetimine aktarmak olduğu Silahlı terör örgütü ideolojisini benimseyerek hiyerarşik bağlamda öğrenci konumunda dahil olduğu mahrem yapı içerisinde MİT'in devlet sırrı içeren bilgilerini temin ederek üzerine atılı siyasal casusluk suçunu işlediği iddiası ile kamu davası açıldığı ”Mahkeme kararında, “FETÖ'nün hususi ağabeyleriyle” yakın ilişkisinin tespit edildiği, telefon kayıtları ve tanık anlatımlarıyla yazılmış:

“Sanık A.Y.'nin üzerine atılı siyasal ve askeri casusluk suçu işlediğinini sübut bulduğu anlaşılmakla Örgütün MİT mahrem yapılanması içerisinde faaliyet gösterdiği Teşkilat bünyesinde  temin ettiği bilgilerin niteliği ve eylemi nedeniyle yarattığı tehlikenin ağırlığı nazara alınarak, ön görülen cezada alt sınırdan uzaklaşılarak takdiren ve teşdiden 18 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına” Peki ‘askeri ve siyasal casusluk' nasıl yapıldı?

“Küresel ortakları için MİT'e sızdılar”

Ankara 34. Ağır Ceza Mahkemesi, örgütün ana strateji ve yöntemlerinin başında istihbarat ve casusluk faaliyeti geldiğinin ‘çok aşikar' olduğunu kaydetti: "FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün, kendi ideolojisiyle yetiştirilen en güvenilir elemanlarının MİT'e yerleştirilmesi sağlanarak, örgütün menfaatleri ve küresel ortaklarının çıkarlarını koruma adına, devletin güvenliği ve bekasına, milli menfaatler ile milli güvenliğine ilişkin elde edilen-oluşturulan, özü itibariyle devlet sırrı olan bilgilerin temin edildiği” Bakın bu saptamada şu cümle çok önemli: “Küresel ortaklarının çıkarını koruma adına” Kim bu ortak: ABD Fetullah'la mücadele AKP'ye bırakılmayacak önemli cümlesini hep bu yüzden kuruyorum!

SONUÇ: Bugün FETÖ davaları konusunda AKP'nin skandala varan hataları, siyasi ayağın eksik kalması, haksız yere davalara maruz bırakılan yurtseverler veya FETÖ borsası iddiaları yüzünden ‘güven' sorunu yaşanıyor. Ancak Karşımızda, 1960'lardan bu yana örgütlenen, din kisvesi altında istihbarat merkezine dönüşen, Kemalist, sol, sosyalist hatta Müslüman vatandaşları hedef alan bir yapı var. Bu yüzdendir ki her dava, her bilgi, her itiraf, her karar kıymetli!

SON NOT: Örgütle, özellikle TSK ve yargı içerisinde mücadele eden subay-hakim-savcılara yönelik tasfiye girişiminde bulunanlara dikkat etmek şart!