BIST 10.083
DOLAR 32,50
EURO 34,82
ALTIN 2.441,83
HABER /  GÜNCEL

11 Temmuz 2013 İngiltere Basın Özeti

İngiltere'de gazeteler bugün Mısır'daki istikrar arayışını, Suriye'deki istikrarsız havayı ve Türkiye'deki BDDK denetimini sayfalarına taşıyor.

Abone ol

İngiltere'de gazeteler bugün Mısır'daki istikrar arayışını, Suriye'deki istikrarsız havayı ve Türkiye'deki BDDK denetimini sayfalarına taşıyor.

Mısır'da Mursi'nin devrilmesi konusunda gazetelerde görüş ayrılıkları var.

Times gazetesine bir makale yazan Alaa Al-Aswany, "Mursi'nin devrilmesi demokrasimiz için zaferdir" diyor.

"Müslüman Kardeşler kendilerini nasıl yanıltmaya çalışırlarsa çalışsınlar gerçekler ortada: 30 milyondan fazla Mısırlı sokağa dökülüp onları devirdi." diyerek makalesine başlayan Al Aswany, "ülkenin iç savaşa doğru gittiği belirtileri" karşısında Genelkurmay Başkanı General Sisi'nin halkın istediğini yaptığını yazıyor.

Times'da basılan makale, 2011 devriminde indirilen Mübarek'in Mısır halkının demokrasiye hazır olmadığını, çünkü herhangi bir seçimde Müslüman Kardeşler'in iktidara geleceğini söylediğini hatırlatıyor ve ekliyor: "Ve onlar iktidara gelince Mısır halkı herkesi şaşırtan bir mucize yarattı. Mısırlılar sadece bir yılda İslam'la İslamcılık arasındaki farkı anladı."

Al-Aswany, Müslüman Kardeşler'in kendi çıkarlarına dini alet ettiklerini öne sürüyor ve devrim sonrasında Mısırlılara eziyet edenlerin iktidara bir daha geri gelmemesinin sağlanması gerektiğini belirtiyor.

Telegraph gazetesinde yazan Peter Oborne ise İngiltere'nin Mısır'daki olaylara verdiği tepkiyi ele alıyor.

Oborne, İngiltere'nin Amerika Birleşik Devletleri'yle fazla yakın olduğunu, ve bu yüzden ABD Mısır konusunda bir politika belirlemeden İngiltere'nin belirleyemediğini öne sürüyor.

İngiltere Dışişleri Bakanı William Hague'in bir televizyon programında Mısır'daki gelişmeler hakkında "hiçbir şey diyemediğini" iddia eden Oborne, "Amerika onaylamadan Hague, Mısır ordusunun yönetimi ele geçirmesini darbe olarak niteleyemiyor." diyor.

Oborne, Mısır'daki duruma verilen tepkinin "İngiltere'nin kendi değerlerine ihanet" olduğu görüşünde.

'Sina operasyonu için Kahire, İsrail'den izin istiyor'

Times, Mısır'la ilgili iki haber daha basmış. Bunlardan ilkinde Mısır ordusunun Sina yarımadasındaki İslami militanlara karşı operasyon başlatmak istediği, ama bunun için İsrail'le imzalanan Camp David Sözleşmesi'nin askıya alınması gerektiği yazıyor.

Bu habere göre Kahire, Sina'ya asker yerleştirilmesi sözleşmeyle sınırlandırıldığından İsrail'den izin isteyecek. Times, İsrail'in bu isteği onaylayacağını söylediğini aktarıyor.

Times'ın yayınladığı diğer haberdeyse Mısır'ın Gazze'ye açılan Refah sınırını "güvenlik nedeniyle" kapamasıyla binlerce Filistinlinin mahsur kaldığı okuyucularla paylaşılıyor.

'Suriye'de 100 bin öldü. Peki yaşayanların durumu?'

Independent gazetesi, dış haberler sayfalarında çok büyük bir bölümü Suriye'deki iç savaşa ayırmış.

2010 senesinin ekonomi ve turizm verilerini 2013'ünkülerle karşılaştıran makalesinde Patrick Cockburn, Ramazan döneminde iç savaşın yol açtığı tedarik sorunlarından dolayı fiyatların çok yükseldiğini ve paranın değerinin oldukça düştüğünü yazıyor.

Eski Suriye İskan Bakanı Abdullah er-Dardari'nin Suriye'nin savaş sonrası yeniden inşasının 60 ila 80 milyar dolara mâl olacağını hesapladığını yazan Cockburn, turizm sektörünün yok olduğunu ve geçmişte yılda 8 milyar dolar gelir sağlayan petrol sahalarının hem el-Nusra cephesinin istilası, hem de AB ve ABD ambargolarından dolayı artık sıfır para getirdiğini aktarıyor.

Cockburn'e göre savaşın telafisi olmayacak sonuçları: ekonomiye güvenin yeniden tesis edilemeyeceği, eğitimli Suriyelilerin ülkeden kaçmış olması ve altyapının aldığı büyük zarar.

"İç savaş yarın sona erse bile –ki bu olamayacak- Suriye daha çok uzun yıllar boyunca sakat bir toplum ve ekonomiyle başa çıkmak zorunda kalacak" diyor Independent'da yayınlanan makale.

Guardian gazetesi de bugün Suriye'deki durumu ele alıyor. Ghait Abdul-Ahad'ın kaleme aldığı makalenin başlığı: "Suriye'deki kargaşanın ortasında düzen var. Ama ismi el-Nusra"

Ahad makalesinde, el-Kaide'yle bağı olan el-Nusra'nın Orta Doğu'da ufak halifelikler kurmaya çalıştığını yazıyor.

Yazar, Şadadi kentini ele geçiren el-Nusra'nın kent halkına bedava elektrik, su ve sağlık hizmetlerinin yanı sıra ekmek de verdiğini aktarıyor. Makaleye konu olan bir komutan kentin "kurtarıldığını" ve çok verimli idare edildiğini söyleyip "İnşallah, Suriye İslami halifeliği burada kurulmaya başlanıyor." demiş.

Ahad, makalesi için konuştuğu bir emirin Özgür Suriye Ordusunu "hırsız" olarak tanımladığını, ama el-Nusra'nın uluslararası ilişkilere dikkat edip el konulan malları verimli bir şekilde dağıttığını söylediğini yazıyor.

Guardian ayrıca bir başka haberde, İngiltere'deki gizli istihbarat biriminin, Suriye'deki el-Kaide unsurları dahilinde savaşan kişilerin İngiltere'ye "terörist tehdit" oluşturduğunu söylediğini atkarıyor.

Gazetenin haberine göre istihbarat birimleri bu unsurların kimyasal silahlara sahip olması durumunda sonuçların "felaket" olacağını söylüyor.

'BDDK incelemesi yabancı yatırımcıları soğutabilir'

Financial Times gazetesi, uzmanların Türkiye'de Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun döviz piyasasında gerçekleşen işlemlerle ilgili başlattığı incelemenin yabancı yatırımcıları soğutabileceğini söylediğini yazıyor.

Gazetenin haberi şöyle devam ediyor:

"[BDDK] olağan olduğunu söylese de piyasalar, kimin ne kadar lira sattığına bakacak incelemenin fazla detaylı olduğuna inanıyor.

Sermaye Piyasası Kurulu zaten protestolar sırasında döviz kurlarında ve faiz oranlarında görüldüğünü söylediği aşırı dalgalanmalarda borsa manipülasyonu olup olmadığına bakacak ayrı bir inceleme başlatmıştı.

Financial Times'a konuşan SPK başkanı Vahdettin Ertaş 'Bu incelemenin tek amacı yatırımcıların piyasamıza olan güveninin tesis edilmesidir. Başka bir amacımız yok.' dedi.

Ertaş, Türkiye'nin makroekonomik temellerinin kuvvetli olmasından dolayı Borsa İstanbul'da görülen düşüşlerin etki alanını açıklamanın mümkün olmadığını, bu yüzden de piyasa manipülasyonu ihtimalinin gündeme geldiğini savunuyor."

'Suudi füzeler hem İsrail'i hem de İran'ı hedef alıyor'

Telegraph gazetesi, ellerine geçen uydu fotoğraflarının Suudi Arabistan'ın hem İran'a, hem de İsrail'e çevrilmiş füzelere sahip olduğunu gösterdiğini yazıyor.

Gazete, Suudi Arabistan'ın bölgede güç olmaya çalışan İran'la ilişkilerinin iyi olmadığını, İsrail'le de hiç diplomatik ilişkisi olmadığını okuyucularına hatırlatıyor.

Gazete için fotoğrafları inceleyen uzmanlar, füzelerin Tahran ve Tel Aviv'i hedef aldığını söylemiş.