BIST 9.717
DOLAR 32,55
EURO 34,94
ALTIN 2.445,81

İsrail ile Hamas arasında ateşkes

İsrail ve Hamas arasında Mısır'ın ara buluculuğunda ateşkes sağlanarak dün akşam saat 22.45'te yürürlüğe girdi. Bu arada İsrail tarafı kamuoyu ile paylaşıldığı gibi bir anlaşmanın gerçekleşmediğini duyurdu.

BU HABERE YAPILAN YORUMLAR 18 Adet Yorum
Misafir

16)Müslümanlığımızla iftihar etmekle Müslümanlığımıza hizmet etmek arasında bağ kurulurken, biri hepimizin diğeri ise ‘din görevlilerinin’ görevi olarak algılanmamalıdır. Din hepimizindir; ona hizmet etmek de hepimizin görevi olmalıdır. Dinden konuşulurken akla cami ve cami görevlilerinin geliyor olması, düzeltilmesi gereken bir yanlıştır. Önemli kavramlardan başlayarak, bu yanlışı düzeltmeliyiz.Aklıselimlere başarılar,saygılar.

Misafir

15) "Hudûdullah" terimi ise, Allah Teâlâ'nın haram ve helal olduğunu bildirdiği hükümlerdir.Sünnetullahın uyulması ve uygulanmasıdır. "İşte bunlar Allah'ın tayin ettiği sınırlardır ki sakın onları aşmayasınız. Her kim Allah'ın hudutlarını aşarsa işte onlar zalimlerin ta kendileridir" (Bakara, suresi,229.ayet) buyrularak Kur'an'ın emir ve yasaklarına uymanın önemine dikkat çekilmiştir.

Misafir

sen pkk misin deas misin

Misafir

14) Görüldüğü gibi,sünnetullah,Allah ın kanun ve kurallarıdır,yani şeriatıdır,yani vahiyleridir.vahiyleri yaşamak,tatbik etmek,uygulamak,hayata geçirmek sünnetullahtır. Sünnetullah’ta hem müminler hemde kafirler için değişmez kurallar vardır. ”Allah, size açıklamak, sizi sizden öncekilerin sünnetine iletmek ve tevbelerinizi kabul etmek ister. Allah Alîm’dir, Hakîm’dir.”(Nisa suresi,26.ayet)

Misafir

13)Bunların dışında Kur’ân-ı Kerim’in bir çok yerinde Allah’ın daha başka ilahi kanunları haber verilmektedir. Orucun, namazın, cihadın sadece Muhammed ümmetine değil daha önceki ümmetlere de farz kılınan ibadetler olduğu (el-Bakara, suresi;83, 183, 246.ayetler); cihada çıkmayan bir toplumun yerine başka bir topluluğu getireceği (et-Tevbe, suresi,39.ayet); eğer inandığını iddia edenler peygambere yardım etmezse Allah’ın ona yardım edeceği (et-Tevbe, suresi,40.ayet) Allah’ın değişmeyen kurallarıdır.

Misafir

12)“Siz şükreder, inanırsanız. Allah size azab etmeyi ne yapacak! Allah şükrün karşılığını veren, (her şeyi) bilendir” (en-Nisa, suresi,147.ayet); “Yoksa siz sizden önce geçenlerin durumu başınıza gelmeden Cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlara öyle yoksulluk ve sıkıntı dokunmuştu, öyle sarsılmışlardı ki; nihayet Peygamber ve onunla birlikte inananlar Allah’ın yardımı ne zaman? diyecek olmuşlardı. İyi bilin ki, Allah’ın yardımı yakındır” (el-Bakara, suresi,214.ayet); “Biz bir peygamber göndermedikçe hiçbir kimseye azab edecek değiliz” (el-İsra, suresi,11.ayet); “Eğer kâfirler sizinle savaşsalardı, arkalarına dönüp kaçarlardı; sonra ne bir koruyucu ne de bir yardımcı bulamazlardı. Bu, Allah’ın öteden beri süregelen yasasıdır; Allah’ın yasasında bir değişiklik bulamazsın” (el-Fetih, suresi,22,23.ayetler).

Misafir

11)“Senden önce de şehirler halkından yalnız kendilerine vahyettiğimiz erkeklerden başka elçi göndermedik” (Yusuf, suresi,109.ayet); “Ne güneş aya yetişebilir, ne de gece gündüzün önüne geçebilir. Hepsi bir yörüngede yüzmektedirler” (Yasin, suresi,40.ayet); Kullarım sana benden sorarlarsa, ben onlara yakınım. Dua eden bana dua ettiği zaman onun duasına karşılık veririm ” (el-Bakara, suresi,186.ayet); “Tevbe edip durumlarını düzeltenleri, gerçeği açıklayanları bağışlarım; çünkü Ben tevbeyi çok kabul edenim, çok esirgeyenim ” (el-Bakara, suresi,160.ayet);

Misafir

10)Yüce Allah, gönderdiği peygamberlerinin elinde -onların elçileri olduğuna delalet etmek üzere- tabiata koyduğu kanunlarını bir an için değiştirerek alâmetler (mucizeler) de yaratmıştır. Bütün bunların dışında Kur’ân-ı Kerim’de Cenab-ı Allah’ın birçok sünneti zikredilmiştir. “Onun yanında her şey bir ölçü iledir” (er-Ra’d, suresi,8.ayet); “Bir toplum kendi durumunu değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez” (er-Ra’d, suresi,11.ayet); “Senden önce hiç bir insana ebedi yaşama vermedik. Şimdi sen ölürsen onlar ebedi mi kalacaklar? Her nefis ölümü tadacaktır… ve sonunda bize döndürüleceksiniz” (el-Enbiya, suresi,34, 35.ayetler);

Misafir

9)Mümkünler hariçte var olmaları itibariyle ikiye ayrılır. 1- Âdi (sıradan)Mümkün: Allah’ın tabiata koyduğu kanunlar (sünnetullah) gereğince vukua gelen eşya ve olaylardır. Bunlar, tabiata konulmuş vesile, sebep ve kanunlar muvacehesince vukua gelirler. Yer çekimine bağlı olarak taşın düşmesi, koyundan arslanın doğmaması gibi. Bunlara tabiî veya tecrubî imkan ile mümkindir, denir. 2- Gayr-i Âdi Mümkün: Tabiat kanunlarına (Allah’ın normal eşya ve olaylardaki sünnetine) aykırı olarak nadiren vukua gelen mümkinlerdir. Mucize ve kerâmetler gibi. Her mümkün olân şeyi -ne kadar büyük, yapılışı ince ve kompleks de olsa- Allah Teâla yaratmaya kadirdir.

Misafir

8)Eşya üzerindeki bu kanunların değişmezliği kendi zatlarından gelmeyip bunları yaratıp koyan böyle istediği için bir müddet sabittirler. Bunlar, Allah’ın iradesi ve emri altındadırlar. Allah dilerse, bunları değiştirir, yerine başkalarını koyar. Allah Teâlâ’nın yarattığı her şey mümkündür. Mümkün; varlığı ve yokluğu zatının muktezası (özünün gereği) olmayan, varlığı da yokluğu da eşit bulunan, var olması ve devam etmesi için mutlaka bir sebep ve yaratıcıya muhtaç olan şey, kanun ve olaydır.

Misafir

7)Buğdaydan buğday biter, arpa bitmez. Koyundan koyun doğar, kurt doğmaz. Fakat her canlı cinsinin tohum hücrelerine o canlının planını koyan ve bundan canlıyı yaratan Allah’tır. Tabiat kanunları (eşya hakkındaki sünnetullah) eşyanın özünden gelen ne bir emir, ne de müstakil olan bir kuvvettir. Çünkü atomlar ve bunlardan meydana gelen eşya ve canlıların vücudunda malzeme olarak kullanılan elementler; cansız, şuursuz, akılsız, âtıl ve dağılıp saçılan şeylerdir (en-Nahl, suresi,20-21.ayetler).

Misafir

6)“Böylece onları yedi gök olarak iki günde (devirde) var etti ve her göğe içini (kanununu) emretti (yerleştirdi)…” (Fussilet, suresi,12.ayet). Bu kanunlar, eşya ve olaylar arasındaki sabit nisbetlerdir. İlmi çalışmaları esnasında, insanlar, bunların bir kısmını gözlemleyerek formüle etmeğe muvaffak olmuşlardır. Bunlara ilimde, değişmez münasebetler denir. Fizik, Kimya ve Biyoloji kanunları gibi. Bu kanunlar, zorunlu olmayıp mümkün ve hâdistirler; kıyamete kadar değişmezler. Meselâ, Allah Tealâ, dünyada canlıları yaratmış, sonra bunları tekrar tekrar yaratmayı (canlıların cinslerinin devamını) tohum hücrelerine bağlamıştır. Her canlı cinsinin tohumundan o canlı cinsine ait ferdler vücuda getirilir.

Misafir

5) Bir millet hakkında Allah’ın hükmü çoğunluğun iyi veya kötü olmasına bağlıdır. İyiler çoğunlukta olursa, iyilik, âfiyet ve diğer güzel haller husule gelir; kötüler çoğunlukta olursa, fitne, musibet, düşman tasallutu ve hezimetler gibi fenalıklar meydana gelir ve pek çok nimet elden gider. Göz göre göre pek çok fırsatlar kaçırılır. Yarıdan az iyilerin bulunması yetmez. Kurunun yanı sıra yaş da yanar. İman, amel, ahlâk gibi nefislerindeki kemâlata bağlı olmadan bazı toplumlara verilip alınan nimetler, bu konunun dışındadır. 3. Yüce Allah, atomlardan yıldız, gezeğen ve göklerin durum ve hareketlerine kadar bir takım kanunlar koymuştur:

Misafir

4)Konu ile ilgili bir hadis: “Ümmetler peygamberleri yalanladıkları ve emrine âsî oldukları zaman, Allah onları helâk etmek suretiyle peygamberlerinin gözünü aydınlatıp memnun eder” buyurmuştur. (Müslim, Fadâil, 81). 2- “Allah, kendilerindeki güzel şeyleri (ahlâkı) bozup değiştirmedikçe bir kavme verdiği şeyleri (nimetleri) değiştirip almaz (Güzel ahlâkını bozması sebebiyle) bir kavme fenalık dileyince, artık onun reddine bir çare yoktur. Onlar için Allah’tan başka hiç bir veli ve yardımcı da yoktur” (er-Râ’d, suresi,11.ayet) âyetinin hükmü gereği ilahi sünnet ve âdeti şöyle ifade etmek mümkündür: Allah Tealâ bir topluma iman, güzel ahlâk, amel ve sa’y-ü gayret gibi nefislerindeki kemâlât sebebiyle verdiği nimetlerin değiştirilip alınmasını, yine ahlâksızlık, küfür, gayretsizlik ve ciddiyetsizlik gibi kötü halleri kazanmasına bağlamıştır “el-Hükmü lil-ekser”.

Misafir

3)İkisi kulların te’dib ve salahı ile ilgili olmak üzere sünnetullah üç kısımdır: 1- Gönderilen peygamberlerin bölgesinde peygamberliklerine delâlet eden mucizeleri gördüğü halde inad edip bir türlü inanmayan ve peygamberleri yalanlayan kavimlerin helâk edilmesi sünnetullahtır. “Çünkü onlar yeryüzünde büyüklenmek, fena ve hileli tuzaklar kurmak istiyorlar. Halbuki kötü düzen ona ehil olandan başkasını sormaz. Onlar, daha evvelki ümmetler hakkında cari olan kanundan başkasını mı bekliyorlar? Sen Allah’ın kânununda asla bir değişiklik bulamazsın, sen Allah’ın kanununda aslâ bir döneklik de bulamazsın” (Fâtır, suresi,43.ayet).

Misafir

2) Her canlı doğar, büyür, yaşlanır ve ölür. Ateş yakıcıdır; su ise söndürücü. Suyun kaldırma kuvveti; yerin çekim gücü vardır. Yağmurun yağması için suyun buharlaşıp bulut haline gelmesi zorunludur… Kâinatta insanlar tarafından alışılmış ne kadar tabiat kanunu varsa bunların hepsi Allah’ın kâinatı yaratırken koyduğu kurallardır; normal şartlarda değişmez. Ancak, bu ilahi kanunlar eşyanın zorunlu bir neticesi olmadığından dolayı Allah dilerse insanların alışageldikleri tabiat olaylarının dışında bazı harikulade olayları da meydana getirmeye kadirdir.

Misafir

SÜHHETULLAH HAKKINDA: 1)Allah’ın sünneti, kanunu. Lügatte “yol” manasına gelen sünnet, “Allah” adıyla birlikte kullanıldığında, Allah’ın kâinatı idare ederken koyduğu kurallar; Cenab-ı Allah’ın yaratıkları hakkındaki hüküm ve âdetleri anlamına gelir. Kâinatta meydana gelen olaylar Allah’ın koyduğu birtakım kurallara, kanunlara tabidir; her şeyde bir sebep sonuç ilişkisi vardır. Evrenin yaratılışından kıyamet kopuncaya kadar tabiat olayları bu kanunlara bağlı olarak gerçekleşir. Meselâ, neslin devamı erkek ve dişi canlının birleşmesi sonucunda oluşan döllenme ile sağlanır.

Cihat şart.

Bu el sikismalar kandirmacadan ve oyalamadan başka bir şey değil. Müslümanlara kurbağa deneyi uygulanmakta. Anlaşma maskeleriyle yavaş yavaş alıştıra alıştıra kaynatılıyoruz. Yahudi terörü ancak cihatla çozülür. Gerisi yalandır. İnanmayın.

  • 1