BIST 9.901
DOLAR 32,57
EURO 34,99
ALTIN 2.459,62
HABER /  GÜNCEL

Biranda hiç yakışmadı

Mehmet Ali Birand'a hiç yakışmadı

Abone ol

Röportaj: Dilek YARAŞ
İnternethaber-özel


Bildiğiniz gibi, internet gazetesi
Sonsayfa, Genelkurmay askeri personelinin giriş yaptığı kapının önünde yaşanan sarı zarf verme anının fotoğraflarını kare kare yayınladı ve Türkiye'nin gündemini değiştirdi.






Sabah ve Bugün gazetelerinin ilk sayfada manşetten verdiği haberi alıntılamayan gazete neredeyse yoktu. Üstelik bu sefer, çoğu tarafından (Vatan gazetesi hariç) kaynak da göstermişti Sonsayfa… ’’Bu sefer,’’ diyorum, çünkü büyük gazetelerin birçoğunun internet gazetelerinde yayınlanan haberleri kaynak göstermeden kendi haberleri gibi yayınlamak gibi kötü bir huyu var…






Evet, bu tür kaynak göstermeme durumlarını artık kanıksamış olmam gerekmesine rağmen, Türkiye’nin en büyük kanallarından birinde, yani Kanal D’de, en tanınmış gazetecilerinden birinin, yani Mehmet Ali Birand’ın, sunduğu ana haber bültenini izleyince şaştım kaldım...






Ana haber bülteni sunma işine büyük iddialarla giren, habercilikte, yayın ilkeleri konusunda herkese örnek olacaklarını söyleyen Birand, Sonsayfa’nın haberini verirken, ’’Bir internet sitesinin yayınladığı video görüntüleri,’’ diyordu… Bırak haber kaynağına ve mesleğe karşı yapılan saygısızlığı, seyircilerine de saygıları yok bunların diye düşündüm o an… Hangi seyirci, adını sanını bilmediği bir internet sitesinden alındığı söylenen habere güven duyabilirdi ki….






Durum böyle olunca, Sonsayfa kadrosunun bu konuda neler düşündüğünü merak ettim ve gazetenin genel yayın yönetmeni Süleyman Özışık’a aklıma gelen her şeyi sordum:






Bu bir hırsızlık





 


Süleyman Özışık, 13 yılı ulusal, 8 yılı internet medyasında olmak üzere 21 yıllık gazeteci. Çoğunuzun bildiği gibi Mehmet Özışık ile Sonsayfa’yı kurmadan önce İnternethaber’in genel yayın yönetmeniydi. Özışık kardeşler, bundan tam 1 yıl 15 gün önce duyurusunu ağızdan ağıza haber salarak yaptıkları Sonsayfa’yı, kısa sürede 50 bin okuyucusu ile internet medyasında tanınan bir internet gazetesi yapma başarısını gösterdiler….





Haberiniz medyada iyi ses getirdi. Çoğu medya kuruluşu haberinizi kaynak kullanarak sundu fakat bazıları bunu yapmadılar. Ne düşünüyorsunuz bu konuda?




Hırsızlık sadece bir kişinin parasını, pulunu çalarak olmuyor.. Emeğe gereken saygıyı göstermemek de bir hırsızlık ve bana göre hırsızlıkların en kötüsü. Yaşanan bu son olay da göstermiştir ki, bazı gazeteler ve televizyonlar, internet gazeteciliğinin yükselmesinden korkuyor… Hem de bayağı korkuyor ve bunun için de isim kullanmama yoluna gidiyor






Yani bilinçli ve kasıtlı bir eylem diyorsunuz…




Bu bir hırsızlık.. bir hırsız ne kadar iğrenç bir iş yapıyorsa bu iş de o kadar iğrenç bir eylem. Hırsızlığın bilmeden olanı olmaz.






Ama bir dakika, minik bir muhalefet şerhim var…




Buyrun…



Bizim şu anki örneğimizde tam da hırsızlık değilmiş gibi geliyor bana…  Çünkü haberi kendileri sahiplenmiyorlar, ’’Bir internet sitesinden aldık,’’ diyorlar, yani suç tam olarak oluşmamış, ne dersiniz?




O şunun için yapılıyor… Yarın bir soruşturma açılırsa ’’Efendim, bir internet sitesinden aldık biz o haberi,’’ diyebilmek için. Bu da planlı, programlı ve kasıtlı bir hırsızlık olduğunu gösteriyor






Yani diyorsunuz ki, konu bu kadar netameli olmasaydı, hiç gözünün yaşına bakmazlardı ve kendi haberleri gibi yayınlayabilirlerdi…




Aynen öyle…Sonsayfa'nın bundan önce onlarca haberi çalındı ve yayın organlarının kendi haberleriymiş gibi sunuldu.




Haberiniz yayınlandıktan sonra neler olacağını tahmin etmiştiniz….



Bakın, bizim çalışma koşullarımız zor. Kısıtlı eleman sayısı ve sıfır bütçe ile iş yapıyoruz. Maaş veremediğimiz anlar oluyor… Bu koşullarda, onlarca muhabiri, yazarı-çizeri olan, trilyonlarca bütçeye sahip gazetelerin yapamadığını yaptık…Yaparken de büyük emekler harcadık.



Ben hayal ve umut ettim ki, Türkiye'nin saklı kalmış bir gerçeğini ortaya çıkardığımız için destek göreceğiz, takdir edileceğiz.




Yine de haklarını yememek lâzım. Çoğu gazete ve televizyon bunu yaptı… Ama ilke ve etik diye yırtınanlar yapmadı.






 Çimen gibi hissettim kendimi



Ben Mehmet Ali Birand’a çok şaşırdım doğrusu. Haber bülteni sunmaya başlarken ilke ve etik konularında çok iddialı ve büyük konuşuyordu…




Sonsayfa'nın arşivlerine bakarsanız benim Birand'a ne kadar inandığımı görürsünüz. Bir köşe yazımda da, ’’Mehmet Ali Birand yakında zirveye çıkacak,’’ dedim çünkü sözlerine itimat etmiştim. Ama maalesef yanılmışım… Flash Tv’den Hakan Aygün de ’’Bir internet sitesi,’’ diyenlerden... Üstelik eşi İnternet medyası derneğinin başkan yardımcısı. Kendisinin de Jurnal.com diye bir sitesi var… Yani internete sahip çıkması gerekirken böyle bir tutum içinde olması beni şaşırttı..




Sonsayfa’nın adını anmadan haberinizi yayınlayan Vatan gazetesi de bu etik konusunda oldukça iddialı gazetelerdendi bence…




Zafer Mutlu, internet sitelerine çok sıcak bakan biri. Doğrusu, insani yaklaşımları ve ilişkileri de harika…






Madem öyle, kaynak belirtmeden haber verme işini nereye koyacağız?




Mutlaka onun bilgisi dışında olmuştur…






Sonuç olarak  pek şık bir durum değil...



Biz, Vatan'ın her gün onlarca haberini kullanıyoruz; hepsi de kaynak gösterilerek ve Vatan’a övgüler yağdırılarak yapılmış haberler bunlar. Onlardan aynı tavrı görmemek birazcık ayıp






Kendinizi bir gazeteci olarak meslekdaşlarınız tarafından ihanete uğramış mı hissettiniz, yoksa ’’Bu branş zaten böyle,’’ mi diyenlerdensiniz?




’’Filler oynaşır, çimenler ezilir’’ sözü vardır ya hani… çimen gibi hissettim kendimi. Omuzuna basarak yükseldiğin kişiye minnet duymalı, en azından hakkını vermelisin. Tekme atmak biraz onursuzluğa kaçar… Öyle bir durum çıktı ortaya…






Bunu haber bağlamında mı söylüyorsunuz, kişisel bağlamda mı?




Haber etiği bağlamında… Kişiliklere laf söylemek haddim değil..




İnternet sitelerinin yaklaşımı nasıldı peki?




Bir site kaynak kullanmamıştı…  Haberi aceleyla yayına koyarken kaynak eklemeyi unutmuş editör.. Mail aracılığıyla ’’Bizi kırdınız,’’ dedim. Beş editörü ve genel yayın yönetmeni özür üzerine özür diledi, sahibi gönül aldı ve kaynağı eklediler hemen. Hoş bir jestti…






Sadece Uğur Dündar sahip çıktı



Bundan iki ay önce tatsız bir olay yaşamıştınız. O günlerde nasıl bir destek gördünüz…




10 bilgisayar ve tüm teknik malzememiz bir gecede hırsızlar tarafından kamyona yüklendi götürüldü… İnternet sitelerinden müthiş manevi destek gördük. ’’Haber merkezimiz emrinizde’’ demeyen kalmadı.






Ya televizyon kanalları, ’’kağıt’’ gazeteler…




Desteği bırakın haber bile olamadık…






Ortalık hemen her gün irili ufaklı soygun haberlerinden geçilmiyor izlediğim kadarıyla… Sizin haber değeriniz yoktu (!) herhalde…




Yani soyulan bir gazeteydi neticede.. Oysa biz, bir gazetenin bahçe duvarına kurşun sıkıldığında haber yapıp, geçmiş olsun diyoruz…




 Ulusal medyada sadece Uğur Dündar çok sahip çıktı o zaman. ’’Üzerime düşen neyse yaparım’’ dedi. Emniyeti aradı bizim için… Halimizi hatırımızı sordu, nasıl haber attığımızı araştırdı, ’’Bilgisayarımı size gönderebilirim isterseniz,’’ dedi…






İnternet gazeteciliğine başlarken sevgili ağabeyim Hadi Özışık'a hep şunu söyledim: "Biz bugün zirvedeki gazetelere başımızı göğe dikerek bakıyoruz. Çünkü onlar yüksekte.. Ama bir gün onlar bizi yükseklerde arayacak". Bugün de aynı inancı taşıyorum… Ama arada bir fark olacak… Biz, hep beraber yaşayalım diye onlara tüm yüreğimizle destek olacağız… Sanırım, bizim yükselmemizi ve okur kazanmamızı sağlayan şey de bu insani duygularımız. Okur onun için internet sitelerini kendine daha yakın buluyor ve gazetelerden uzaklaşıyor.. 



Aradaki bu farkı, -karşı taraf açısından- biraz daha açıkça tanımlayabilir misiniz?




Maaselef Türkiye'de bazı şeyler halka rağmen yapılıyor. Basın da bunun içinde. Hatta başı çekiyor. Halkın inançlarına küfreden bültenler, diyebiliriz bazı gazeteler ve televizyonlar için. İşte onların kaybı da burada başlıyor ve bu kayıp bizim kazancımız oluyor. 






Sonsayfa’da kaç kişi çalışıyor?




 
Altı kişi... 





Site kendini döndürebiliyor mu; daha açıkçası, bütün çalışanlar maaş alabiliyor mu? 




Ben de dahil olmak üzere herkes bir aile geçindiriyor… Yeni olmanın dezavantajları oluyor… Zaman zaman reklam verenlerin arasında çok tanınmadığımız için reklam alımında zorlanıyoruz. Tek gelir de reklam olduğu için, çok sıkıntılı dönemler geçiriyoruz. Ama bunu da aşacağız…






Kurulduğunuzdan bu yana, b
ir çok internet haber sitesinden çok daha fazla ve hızlı yol kattettiniz sanıyorum, yanılıyor muyum?




Türkiye'de yayın hayatına son iki hatta üç yıl içinde başlayan internet sitelerini bir bir inceleyin; bu noktaya gelip de tutunan bir internet sitesi bulamazsınız… Kemikleşmiş okur sayısı ancak 4-5 yılda ediniliyor...






Bu başarının formülü ne peki?




Ben internet gazeteciliğinin bütün evrelerini iyi biliyorum. Çünkü 8 yıl oldu bu işi yapalı. İki ağabeyimle birlikte bu işi yapıyorum ve onlar da internet gazeteciliğinin ciğerini biliyor. Bunun katkısı çok..Bunun dışında, yayın ilkeleri olan, okuruna söz veren tek internet sitesiyiz biz. ’Kimseye efendilik taslamayız, ama kimsenin kölesi de olmayız’’ dedik yayın hayatına başlarken. Doğruluk hak ve hakkaniyeti gözetmek çok önemli. Bir de biraz cesaretle habercilik yapmak. Bakın şu son ’’Genelkurmay’’ haberi üç internet sitesine gitti…




Nasıl yani?




 Hepsi geri çevirdi yapamayız diye…






İsim verebilir misiniz?




Çok ayıp olur isim vermek…






Korktular mı diyorsunuz?




Korku, demeyelim de… ’’Yahu rutin habercilik varken, şimdi açılacak davalarla uğraşmak, mimlenmek neyime,’’ diyenler oldu. İşin içinde bir de askerle ters düşmeyelim mantığı yatıyor






Bazı olaylar vicdanlara sığmaz




Siz hangi cesaretle ve neye dayanarak kabul ettiniz böyle netameli bir işi?



Ben Türkiye’de bütün kurumların eleştirilmesi gerektiğini savunuyorum.  Kim olursa olsun… Örneğin, ’’Cumhurbaşkanlığı makamı eleştirilemez,’’ deniyor… Son derece abes bir durum.  Benim gazetecilik ilkem belli: doğru yapanı öv, yanlış yapanı eleştir; yanlış yapan ertesi gün doğru birşey yapmışsa, eski hatalarıyla yargılama ve hakkını teslim et; doğru yapan hata yapmışsa sonraları, onu da kollama…



Kaynak gizleme hakkı kutsaldır, sonuna kadar da saygı duyuyorum… Ama hiç olmazsa bir ipucu verebilir misiniz? Bu haberi size kimler verdi? Neden şimdi çıktılar ortaya? 




Zaman konusunda özel bir çalışma yapıldığı fikrine katılmıyorum… Bazı olaylar vicdanlara sığmaz.. Bazı insanların omuzu, giydirilmek istenen ceket için geniş durur. O omuza sahip olan insanlar, gerçeklerin ortaya çıkması için çabalar… O çaba içindeki birkaç dostum ve kaynağım var. Ama o kesimden veya bu kesimden diye asla taraf bildirmem, isim zikretmem çünkü haberim namusum olduğu gibi, verdiğim söz de namusumdur 



’’Başına iş açarsın, bu tür haberlerden uzak dur’’ diyenler vardı




Sizce bu haberin önemi ne?



Samimi düşüncelerimi söyleyeceğim: Avrupa’nın herhangi bir ülkesinde olsa üzerinde aylarca tartışılırdı bu haberin. Ama Türkiye gibi bir yerde böyle bir haberin bile değeri birkaç günlüktür.  Örnek veriyorum; Yarın Muş'un bilmem hangi köyünde 3 ayaklı bir kuzu doğduğunda bu haber unutulur, o habere yönelilir…  Ama işin aslına bakılırsa, Başbakan'a suikast planı yapan bir çetenin gizli kalmış bir yüzünü daha ortaya çıkaran bir haber bu… Dolayısıyla, haber değeri var, hem de çok var.






Bir şeylerin çözülmesine faydası olur mu acaba bu haberin?




’’Olur’’ demek, kesin konuşmak zor. Çünkü, Türkiye'de işler bazen farklı işliyor… Bu haber, bazı televizyon kanallarında Reha Muhtar, şarkıcı Gülşen arasındaki aşk haberinden sonra yer alıyorsa düşünmek lazım…






Batıda bu tip yok saymalar ya da değer azaltmalar kasıtlı yapılır. Bir çeşit gizli ve rafine sansürdür bu…Bu durumda da böyle bir şey mi söz konusu, yoksa sadece medyamızın genel durumu mu?




Bu soruya net cevap vereyim… ’’Yukarıdakiler izin vermedi, haber yapamadık,’’ diyenler de oldu, ’’Başına iş açarsın, bu tür haberlerden uzak dur,’’ diyen de… iki tarafı karşılıklı kıyasladığımızda, bizim medyanın adı da tutumu da kendiliğinden ortaya çıkıyor…






Hangi yukarıdakiler, kurum içinden mi dışardan mı?...




O gazetenin ya da televizyonun para kazanmasını sağlayan yukarıdakiler…






Dış kaynaklar yani…




Yok yok, kurum içindeki yöneticiler…






Tamam, şimdi anladım. Gerçi, bence aynı şey… Onlar da dışa bağımlılıktan böyle yapmıyorlar mı sonuçta…




Maalesef haklısınız… Yani, hiç alakası yokken birileri "Ya Oyak Bank'ın reklamını keserlerse" diye düşünebiliyor






O gazeteyi okumayacaksın






Sizin Sonsayfa olarak kısa ve uzun vadede hedefleriniz neler?





Hedef belirlemeyi hata olarak görüyorum… Bugün çok büyük olarak görünen hedefler bir bakıyorsunuz bir süre sonra küçük kalıyor.






Ne diyelim peki…




Önümüzü görerek gidebildiğimiz yere kadar gitmeye çalışacağız… Kimseye rakip değiliz, kimseyi de rakip olarak görmüyoruz. Birgün insanların, "Yahu bu haber gerçekten doğru mu? Dur bakalım Sonsayfa yazmışsa doğru olabilir." diyebileceği bir internet gazetesi olmayı istiyoruz 





İnternet medyasının önemi ne sizin için?




Türkiye'de medya güvenirlik sıralamasında dibe vurmuş durumda. Araştırmalara göre internet medyası, ulusal medyaya göre daha güvenilir bulunuyor. Ama bu iş araştırmalarda kalıyor. Bence bunu eyleme dökme vaktidir. Biz paralı gazete satmıyoruz ve insanlardan sadece manevi destek istiyoruz. Ben, o manevi destek için hiç gocunmadan dileniyorum 



Nedir manevi destek? ’’Tıkınız bol olsun,’’ diye dua etmek değil herhalde…




 Duanın bereketine inanırım o ayrı bir konu… Ama, okurların da güvenilir bulmadığı gazetelerin yayın yapmasına katkıda bulunmamasını istiyorum. Yönelimin internete olmasını istiyorum… Sonsayfa değil mesele.. Tüm internet sitelerine destek… Bu da her gün ziyaretle olur. Bundan daha büyük destek olamaz



’’…okurların da güvenilir bulmadığı gazetelerin yayın yapmasına katkıda bulunmamasını istiyorum...’’  bunu biraz daha açar mısınız?




Bizim insanımız garip. Cezalandıma sistemini tam anlamıyla devreye sokamıyor. Bir gazetenin yalan haberine kızıyor; ama o gazeteyi her gün para vererek alıyor. Okuyor ve sonra da "Yine yalan yazmışlar!" diyerek küfretmeye başlıyor…




Yalan yazıyor, inançlarla alay ediyorsa, cezalandırma böyle olmamalı.. O gazeteyi okumayacaksın..