BIST 9.717
DOLAR 32,55
EURO 34,94
ALTIN 2.443,52
HABER /  POLİTİKA  /  AK PARTİ

Başbakan'ın danışmanı cemaati topa tuttu!

Cemaat için 'sırtımızdan hançerlediler' diyen Akdoğan hakkındaki iddialara cevap verdi.

Abone ol

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Siyasi Başdanışmanı Yalçın Akdoğan cemaat tarafından sırtlarından hançerlendiklerini söyledi ve medyaya müdahaleettiği iddialarına yanıt verdi.

Vatan si yazarı Hüseyin Yayman'a konuşan Akdoğan, daima kardeşlik vurgusu yapan yazılar yazdığını ama bunların alaya alındığını ve hayal kırıklığına uğradığını söyledi.

Akdoğan Meclis TV ve medyaya müdahale ettiği hatta gazetecilerin bazılarını işten attırdığı iddialara da açıklık getirdi. Kendisinin aramadığını ama medya patronlarının bilgi almak için kendilerini aradığını ilk kez açıkladı.

MECLİS TV'YE MÜDAHALE ETMEDİM

Benim Meclis TV’yi aramam, yönlendirmem, müdahale etmem, yayını kapattırmam kesinlikle doğru değil. Zaten bu yönde bir ses kaydı yok. Ben yayını kapatın demiyorum. Fatih Saraç’la konuşmam çıktı, zaten bunu inkar etmiyoruz. Benim oradaki kastım Meclis TV saat yediden sonra yayınlarını kesiyor. Bu meclisin aldığı bir karardır. Özellikle Gezi olayları sırasında Mecliste tansiyon çok yükselmişti. Ağza alınmayacak hakaretler sıralanıyordu. Bu kavgaların, hakaretlerin verilmesini doğru bulmadım.

Ben size sorayım. Bir TV stüdyosunda kavga çıktığında o televizyon kanalı yayınına devam mı ediyor, ara mı veriyor. Benim söylediğim buydu. Meclis’teki bu kavgaları yayınlamak ne kadar doğrudur? ‘Meclis TV’yi kapatıyoruz’ dediğim, saat yediden sonra yayının kapatılmasını söylüyorum. Bir kez daha söyleyeyim Meclis TV yöneticilerini ne tanırım, ne bilirim, ne hayatımda görüşmüşüm, ne müdahale etmişim. Daha da ötesi bahsedilen gün Meclis TV yayınına devam etmiş. Meclis TV’nin çalışma şartları, usulleri bellidir.

CEMAATE UYARI YAZILARI YAZDIM

Ben en başından beri itidali, sağduyuyu, sulhu savundum ve bunu yazılarımda dile getirdim. Daima kardeşlik vurgusu yapan yazılar yazdım. Ama bunlar bir süre sonra alaycı bir biçimde istismar edildi. Biz muhabbet dedikçe, kardeşlik dedikçe birilerinin bunları alaya aldığını gördük. Malesef ilk saldırıyı da kardeşlik dememize rağmen bana yaptılar. Ben o zaman birtakım uyarılar yaptım. Bu kavga öyle bir kapı açar ki sadece bugünkü insanları değil, sonraki kuşakları etkiler dedim. Büyük bir fitnenin fitilini ateşler ve bu kapıyı açmamak gerekir şeklinde uyarıcı yazılar yazdım.

SIRTIMIZDAN HANÇERLENDİK

Hayal kırıklığı yaşamamız bize yanlış yapıldığı ihanet edildiği, sırtımızdan hançerlendiğimiz için değildir. Türkiye’ye yanlış yapılması, ülkeye kaybettirilmesine gidecek bir hamlenin içine girilmiş olmasındandır. Siz Tayyip Erdoğan’ı beğenmeyebilirsiniz, desteklemeyebilirsiniz, görüşlerine katılmayabilirsiniz. Ama hükümeti devirmek için bu tür adımlar atarsanız bunlar kabul edilemez. Türkiye’yi sarsacak, türbülansa sokacak adımlar atarsanız o zaman iş değişir. O vakit bu siyasi muhalif olmaktan çıkar, başka bir yapıya dönüşür. Biz hep Türkiye kazanacaksa biz kaybetmeye hazırız felsefesiyle geldik. Birileri anladığım kadarıyla kendi grup çıkarlarını, kendi amaç ve hedeflerini Türkiye’nin üzerinde görüyor. Türkiye’nin milli kurumunu hedefe koydular ve yeni bir vesayet düzeni kurmayı amaçladılar.

İŞTEN ATILMASI İÇİN KİMSEYİ ARAMADIM

Kişisel dostluklarım dışında benim herhangi bir gazeteciyi medya patronunu aramam hiçbir zaman söz konusu değildir. Böyle bir müdahaleci anlayışa da sahip değiliz. Beni sürekli medya mensupları arar. Benim aradığım çok nadirdir. Ama benim üzerimden bir şehir efsanesi üretildi. ‘Gazeteleri, TV’leri arıyor, işten attırıyor’ diyorlar. Bunların hiçbiri doğru değil. Biz kimsenin ekmeğiyle oynamayız. Kimsenin işten atılması için bir Allahın kulunu da aramadım. Ama sonuçta genel yayın yönetmenleri, temsilciler, gazeteciler bizi bilgi almak için ararlar. Şimdi biz bu telefonlara çıkmayacak mıyız?

Bir medya analizi yapılabilir. Kaç gazete muhalif, kaç gazete hükümetin yanında. Kaç gazeteci hükümeti doğrudan eleştirmekte, ideolojik yazılar yazmakta kaç gazete hükümeti desteklemektedir. Bir muhalefet partisi gibi, kendisini bir misyona adamış gibi, bağnaz ve partizan bir yaklaşımla hükümete hakaretler eden birçok insan var. Bu insanların oranı medyada daha fazladır.