BIST 10.277
DOLAR 32,33
EURO 34,85
ALTIN 2.388,61
HABER /  GÜNCEL

Ünlü yazarın oğlundan darbe itirafı

Aydın Ilgaz, darbeye zemin hazırlayan olaylar ve 12 Eylül döneminde gözaltına alınan babası Rıfat Ilgaz'ın maruz kaldığı işkencelerle ilgili konuştu.

Abone ol

Ilgaz, Cide'de yakalanan 1,5 milyon mermiyi kendisinin saydığını ifade ediyor. Darbeden sonra verem olan babasına askerî doktorun sağlam raporu verdiğini söylüyor.

12 Eylül'de işkence gören yazar Rıfat Ilgaz'ın oğlu Aydın Ilgaz, darbe dönemine ilişkin ilginç açıklamalar yaptı.

Darbeye zemin hazırlayan olaylar öncesinde Doğu Almanya'dan çok sayıda silah getirildiğini anlatan Ilgaz, bir keresinde kaçak mermilerin sayımında bizzat bulunur. Olay, 1978'de babasını ziyarete gittiği Kastamonu Cide'de yaşanır. Aydın Ilgaz, yabancı dil bildiği için bir gün askerler tarafından Jandarma Komutanlığı'na götürülür. Mermiler gösterilir ve üzerinde ne yazdığı sorulur. Ilgaz, olayla ilgili şunları söylüyor:

"Hiç unutmam, üzerlerinde Doğu Berlin yazıyordu. 7.65 çapında 1,5 milyon mermi ele geçirilmişti. O mermiler 6 ay komutanlıkta kaldı. Kim, ne için getirdi, araştırılmadı. Kapandı gitti."

İŞKENCEYİ ANLATTI

Ilgaz, babasının maruz kaldığı insanlık dışı uygulamaları da anlattı. Hababam Sınıfı ve Karartma Geceleri gibi romanların yazarı Rıfat Ilgaz, verem hastası ve 72 yaşında olmasına rağmen Cide'de askerler tarafından gözaltına alınır.

Gözleri ve elleri bağlanarak askerî araçlarla 'ibret olsun' diye kasaba kasaba dolaştırılır. Ilgaz, "Arabadaki astsubay telsizle geçeceği yerlerdeki askerlere bilgi veriyor, köylülerin seyir için evlerinden çıkarılmasını istiyordu. 'Görün bakalım, sevdiğiniz yazarı ne hale getiririz' diye teşhir edildi, halka gözdağı verildi." diyor.

Otuz iki yıl önce Türkiye'nin üzerinden bir silindir gibi geçen 12 Eylül darbesinin yol açtığı travma hâlâ sürüyor. Darbe mağdurlarının anlattıkları, o süreçte yaşanan insanlık dışı uygulamaları bir kez daha gözler önüne seriyor. O dönem işkencelere maruz kalanlardan biri de ünlü yazar Rıfat Ilgaz'dı. Babasının yaşadığı acı hatıraları anlatan Aydın Ilgaz'ın sözleri cuntacıların zihin dünyasını yansıtıyor.

"Darbenin ardından verem hastası ve 74 yaşındaki babam, gözleri ve elleri bağlanarak askeri cemselerde halka ibret için kasaba kasaba dolaştırılıyordu. Arabadaki astsubay telsizle geçeceği kasabalardaki askerlere bilgi vererek seyretmeleri için köylülerin evlerinden çıkarılmasını istiyordu. 'Görün bakalım sevdiğiniz saydığınız yazarı biz ne hale getiririz' diye halka ibret için teşhir edildi. Bu şekilde halka gözdağı verildi." dedi.

VEREM HASTASI BABAMA SAĞLAM RAPORU VERDİLER

Gözaltına alındıktan sonra babasını tedavi eden askerî doktorun sağlam raporu verdiğini aktaran Ilgaz, gözleri bağlı şekilde 4 gün boyunca ayakta tutularak sorgulanan babasının sonunda kanama geçirdiğini anlattı. Ilgaz sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kanamanın ardından babam apar topar Ballıdağ Sanatoryumu'na kaldırıldı. Orada da tecrite uğruyordu. Ben gittiğimde iki asker odasında iki asker de dolu silahla kapısında nöbet tutuyordu. Babam 2 ay yattı orada. Daha sonra sağlık sorunu nedeniyle kendi sorumluluklarında ölmesin diye serbest bırakıldı."

Tek parti iktidarının yaşandığı 1940'lı yıllarda da babasının baskılarla karşılaştığını ifade eden Aydın Ilgaz, "Bir kitabında Tosya zelzelesini anlatır, zenginin de fakirin de Kızılay çadırında aynı kazandaki çorbayı içtiğini yazar. Bu sebepten ötürü komünizm propagandası yapmakla suçlandı. 6 ay cezaevinde yatmıştır. Suçlamalar bu kadar anormal ve saçmaydı." diye konuştu.

Aydın Ilgaz, darbeye zemin hazırlanması konusunda da yaşadığı önemli bir olayı paylaştı. Darbe öncesi Almanya'dan çok sayıda silah ve mühimmatın ülkeye sokulduğunu anlatan Ilgaz, şunları dile getirdi:

"Hatırladığım kadarıyla 1978 yılıydı. Babamı ziyarete Cide'ye gelmiştim. Yabancı dil bildiğimi bilen bir askeri birlik beni evimden aldı. 'Bu mermilerin üzerinde ne yazıyor?' diye sordular. Hiç unutmam Doğu Berlin yazıyordu. 7.65 çapında 1,5 milyon mermi ele geçirilmişti Cide Limanı'nda o gün. Bu mermiler gemiyle kıyıya getirilmiş. Bir römorkla traktöre yüklenmek üzereydi. Mermilerin yüklenmesi sırasında gözcülük yapan birine ait Mercedes marka lüks bir araç limanda duruyordu. Çatışma sırasında hepsi kaçmış. O mermiler 6 ay Cide Jandarma Komutanlığı'nda kaldı. Kimse o mermilere ne oldu bilmiyor; yok oldu gitti. Kim getirdi ne için getirdi araştırılmadı. Kapandı gitti."