BIST 10.677
DOLAR 32,22
EURO 34,98
ALTIN 2.420,78
HABER /  GÜNCEL

Türke toplumunun kanayan yarası

Toplumda, dışlanmak kaygısıyla cinsel suçların ve tacizlerin çoğunlukla gizli tutulması failleri cesaretlendiriyor.

Abone ol

Çukurova Üniversitesi (Ç.Ü) Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Rasim Somer Diler, cinsel istismarın tüm coğrafyalarda görüldüğünü, toplumumuzda ise ''kanayan bir yara'' olduğunu söyledi. Çeşitli üniversitelerde yapılan araştırmaların sonuçlarından elde edilen bilgilere göre, her 10 erkek ve 3 kız çocuktan birinin 18 yaşından önce cinsel istismara uğradığının ortaya çıktığını ifade eden Diler, Trakya Üniversitesi'nde yapılan bir çalışmada ise aile içi cinsel istismarın yüzde 1.4 oranında tespit edildiğini kaydetti. İstismara uğrayan gençlerin büyük bölümünde, özgüven eksikliği, yeterli sayıda arkadaşı olmaması ve anne-baba ile iletişimsizlik ile ihmal edilme sorunu yaşandığının belirlendiğini belirten Somer, şöyle konuştu: ''İstismara uğrayan gençlerin ailelerinde sosyal izolasyon, genci ihmal, anne-babanın yaşının küçüklüğü, işsizlik, borçlar ve aile bireylerinin sayısının fazla olduğu dikkati çekiyor. Cinsel istismara yönelenlerde ise çoğunlukla kendi geçmişinde örselenme ya da reddedilme deneyimleri, alkol kullanımı, saldırganlık, suç kaydı, antisosyal kişilik özellikleri, işsizlik ya da sık iş değiştirme, cinsel doyum kaynaklarında yetersizlik göze çarpıyor.'' Somer, istismarcıların genelde aile içinde ya da aileye yakın kişilerden oluştuğunu belirterek, ''Yapılan çalışmalarda, istismarcının yüzde 14'ü yabancı, yüzde 28'i aile içi bir birey, yüzde 58'i ise çocuğu tanıyan, ancak aileden olmayan birisi olduğu bulunmuştur'' dedi. Somer, cinsel tacize uğramış gençlerde de sıklıkla cinsel davranışlarda artma gözlendiğine işaret ederek, şunları kaydetti: ''Yapılan çalışmalarda bu gençlerin, yetişkin veya diğer gençlerle daha sık cinsel ilişkiye girdikleri saptanmıştır. İstismarın birden fazla ve sık olması, uzun süreden beri olması ve güç kullanılması gençlerde uygunsuz cinsel davranış gelişimini artırmaktadır. Gençte, sevilmediği, sevdiği-bağlandığı kişilerce yeterince kollanıp korunmadığı, ihanete uğradığı duygusu gelişebilmektedir.'' Somer, istismar sonrasında saldırganı polise bildirmenin, onu bozuk davranıştan kurtarmaya yeterli olmadığını, bu kişilerin de tedavi edilmesi gerektiğini anlattı. Türk toplumunda tacizin utanma, ayıplanma ve dışlanma korkusuyla gizlendiğini, bunun failleri cesaretlendirdiğini vurgulayan Somer, ''namus kavramı''nın olaydan toplumun haberdar olmasını ve tedavi girişimini engellediğini vurguladı. Somer, başka N.Ç'ler olmaması için herkesin ders çıkarması gerektiğini, bu açıdan bakıldığında bu tür olayların saklı tutulmamasının istismarcıların cesaretlerini kıracağına inandığını kaydetti. Somer, cinsel istismara, tanıda ve müdahalede geç kalınmasının uzun süreli ve geri dönüşsüz sorunlara yol açmasının da kaçınılmaz olacağını sözlerine ekledi.