BIST 10.725
DOLAR 32,25
EURO 34,97
ALTIN 2.430,30
HABER /  GÜNCEL

Turgut'tan Kırıkkanat'a tavsiye

Türk halkını adeta aşağılayan Mine Kırıkkanat'a Serdar Turgut, önerilerde bulundu. Turgut, Kırıkkanat'ı inceden alaya aldı.

Abone ol Mine Kırıkkanat, Türk halkını adeta aşşağılamıştı. Bu duruma tüm Türkiye tepki gösterdi. Hatta Kırıkkanat'ın mesai arkadaşları bile bu tutumu doğru bulmadı. Sivri dilli yazar Serdar Turgut da Kırıkkanat'ı eleştirmeden yapamadı. Turgut, "Mine Kırıkkanat'ı rahatlatacak mütevazı bir öneri"de bulundu....

Yazı: Serdar Turgut
Kaynak:
www.aksam.com.tr

Radikal gazetesi yazarı Mine Kırıkkanat, halkımız hakkındaki düşüncelerini bir beyaz Türk'ün alışık olmadığı dürüstlükle yazınca, ortalık birbirine girdi. Beyaz Türkler böyledir işte; halk hakkında birbirlerine rutin olarak söyledikleri lafların yazılması durumunda şoke olmuş gibi davranırlar, hatta aralarından bazıları üzüntülerini unutmak için Cönev'e (Cenevre'nin beyaz Türkçesi) bile uçabilir. Kırıkkanat Hanım faşist olmadığını söylüyor, ben de ona inanıyorum. Ayrıca ben de faşist değilim, bilmem anlatabiliyor muyum? Mine Hanım öylesine açıksözlü ki, kendisi 1930'ların Almanya'sında yaşasaydı Goebbels'i bile ürkütecek netlikle ve detayda ileride kurulacak toplama kamplarında yapılması gerekenleri yazar ve savunurdu. Onun üslubu bu işte. Tamamen şeffaflaştırıyor kendisini yazı yazarken. Amerika'da yazı yazıyor olsaydı zenciler hakkında tek bir yazı yazdıktan sonra ülkede ikinci bir iç savaş çıkmasına neden olabilirdi.

Kendisi hakkında bir türlü dürüst olamayan beyaz Türklerin bir diğer sorunu da siyaseten doğru (politically corrrect) olmaya kendilerini zorunlu görmeleridir. Bazı lafların söylenmemesi gerekir, ayıp diye kategorize edip karşı çıkan insanlara bir bakın, onlar aynen o fikirlere aslında gerçekten inananlardır. Bu insanlar imajları için yaşarlar, nasıl algılandıkları onlar için en önemli şeydir. Bunun için de katiyen iyi yazar olamazlar, çünkü başka insanlar ne düşünürler diye korkarak yazı yazılamaz, hele de siyaseten doğru olacağım diye yazı yazarsanız, inanılmaz derecede sıkıcı da olursunuz.

Bu halk meselesine uzun yıllardır kafa yormakta olan bir insan olarak, hatta bu konuda antropologlar kadar çalışmış bir yazar olarak, birçok insan gibi halkı görmekten sıkılmış bulunan Mine Hanım'ı biraz olsun rahatlatmak için mütevazı bir öneri ortaya atmak istiyorum.

Kurulmasını istediğim sistem 'Kenya modeli' olarak adlandırılabilir. Gidip incelediğim için biliyorum; Kenya'da hayvanlar, insanlardan uzak tutulmak için ulusal park adı verilen büyük alanlarda hapsedilmekte ve etrafları da aşılamayacak engellerle çevrilmiştir. O ülkede insanlar hayvanların park içinde tutulduğunu sanırlar ama aslında kendileri hapis olmuş durumdadırlar. Bu şekilde hem hayvanlar hem insanlar mutlu olur.

Bu modeli aynen Türkiye'ye uygulamamız gerekiyor. İlk önce İstanbul'dan başlayarak büyük şehirlerde beyaz Türkleri belirli alanlar içine toplayıp, onların etrafını çevirip tecrit etmeliyiz. Onlar halkın kendilerinden uzak tutulduğunu sanıp mutlu olacaklardır ama aslında halk koruma altına alınmıştır. Beyaz Türk alanına teleskop bile sokulması yasaklanacaktır. Böylece şekillerini beğenmedikleri insanları uzaktan bile görmeleri önlenecektir, ama istenirse halk bölümüne dürbün veya teleskop verilebilir. Halkın beyaz Türkleri bir 'canlı ve naklen' televole şovu gibi seyretmelerinde bir sakınca yoktur. Halktan insanlar, istedikleri takdirde öteki tarafta koruma altında turlara çıkarılabilirler. Beyaz Türk tarafından tur düzenlenmesine de gerek yok, çünkü onlardan tur talebi geleceğini hiç sanmıyorum. Kaçınılmaz olarak beyaz Türkler arasında solcu, halkçı olanlar da halka 'inmek' isteyenler de çıkacaktır, onları da mutlu etmek için halk tarafında bir sirk kurdurtulup beyaz Türkler tarafında turneye çıkarılabilir. Sirkte halkın banyo alması, otobüse binmeleri, yemek yemeleri ve göbek atmaları gibi gösteriler olabilir. Daha rafine gösteriler talep edenlere (beyaz Türkler arasında nadiren kültürlü olanlar da çıkabilir) halk yaşamından kesitler bir tiyatro gösterisi olarak da sunulabilir. Şehrin beyaz Türkler tarafı bir de Bodrum'u bütünüyle kolonize ettikleri takdirde, Türkiye huzuru bulacak ve Mine Kırıkkanat hanım ve onun gibi olanlar da huzuru nihayet bulacaklardır, buna eminim.