BIST 10.793
DOLAR 32,21
EURO 34,83
ALTIN 2.414,42
HABER /  GÜNCEL

Terlemeden 30 dk.da kurtulun!

Yaz kış insanın hayatını zehir eden terlemeden 30 dakikalık bir müdahale ile kurtulabileceğinizi biliyor muydunuz?

Abone ol

Kış aylarında bile günlük yaşamı çekilmez hale getiren el, kol ve koltuk altı bölgelerindeki aşırı terleme bozukluğu, yarım saatlik basit bir cerrahi müdahaleyle ortadan kaldırılıyor.

Aşırı terleme hastalığından 30 dakikada kurtulun

Kişinin günlük aktivitelerini olumsuz etkileyip psikolojik sorunlara yol açarak toplumdan uzaklaştırabilen bir hastalık olan hiperhidrozis, yani aşırı terleme bozukluğundan cerrahi müdahaleyle kurtulmak mümkün. Uzmanlar, botoks, iontoferez gibi tedavi yöntemlerinin, el, ayak, koltuk altı, sırt ve yüz kısmındaki aşırı terleme sorununu çözmediğini, geçici süre azalttığını belirterek, bu tedavilerin kısa ve orta vadede tekrarlandığına dikkat çektiler.

Universal Hospital Kadıköy Göğüs Cerrahisi Kliniği’nden Op. Dr. Oryal Erdik’in verdiği bilgiye göre, guatr, obezite, bazı metabolik hastalıklar ve bunların tedavisi için kullanılan bazı ilaçlar, sempatik sinirlerdeki aktiviteyi arttırarak vücudun el, ayak, sırt, koltuk altı ve yüz bölgesinde aşırı terlemeye neden olabiliyor. Ancak bu gibi durumlar dışında meydana gelen aşırı terlemeye hiperhidrozis (aşırı terleme bozukluğu) teşhisi konuluyor. Hastalık, vücudumuzdaki ter bezlerini kontrol eden sempatik sinir sistemi aktivitesinde artış ile ortaya çıkıyor. El ve ayaklarda daha yoğun olan terlemenin belirtileri, özellikle heyecanlı kişilerde, genç ve orta yaş grubunda görülüyor.

Doğru teşhis önemli

Op. Dr. Oryal Erdik, genellikle aşırı terleme şikayeti olan hastalara çeşitli testler yapılarak organik rahatsızlıklarla ilişkisinin araştırıldığı, herhangi bir ilişki tespit edilemediği zaman da bu hastaların genellikle psikiyatrik ve psikolojik takibe alındığına dikkat çekerek, “Bu durumdaki hastalar, toplumsal anksiete, sosyal fobi gibi tanılarla uzun süre ilaç tedavisi görüyorlar. Bu tedavilere rağmen, aşırı terlemenin belirtileri ortadan kaybolmuyor. İşte bu tip hastalar tipik hiperhidrozis hastalarıdır. Basit birkaç test yapılarak bu teşhis kolaylıkla ortaya konulabilir” dedi.

En etkili tedavi yöntemi!

Aşırı terleme hastalığının cerrahi müdahaleyle tedavisi nasıl yapılıyor? Ne kadar sürüyor? Riskleri var mı? Hasta, cerrahi müdahaleden ne kadar sonra sağlığına kavuşuyor? Op. Dr. Oryal Erdik bu soruların cevapları konusunda şunları söylüyor: “Aşırı terleme bozukluğunun tedavisinde geçerli olan en etkili ve kesin tedavi şekli cerrahi uygulamadır. Ancak bu şekilde sempatik sinir bütünlüğünün belli seviyelerde bozulmasıyla, bu sinirler tarafından etkilenen vücut bölgelerinin aşırı terlemesinin normal terleme düzeyine indirilmesi söz konusudur. Eğer el, koltuk altı ve sırt etkilenmiş ise göğüs cerrahisi uzmanı tarafından, genel anestezi ile göğüs yan duvarına yapılacak bir veya iki adet yarım santimlik kesiler ve bu deliklerden girilerek özel aletler ve teknikler yardımı ile sempatik sinirin bu bölge için olan aşırı etkisi ortadan kaldırılır. Kapalı ameliyat teknikleri (endoskopik sempatektomi) kullanılarak kolaylıkla ve sorunsuz gerçekleştirilen operasyon 20-30 dakika sürmektedir. Ameliyattan göğüs dreni takılı olarak çıkan hasta, ertesi gün dreni alındıktan sonra taburcu edilmekte ve bundan sonra aynı gün günlük aktivitelerini rahatlıkla yapabilmektedir. Tek taraflı yapılan bu işlemin daha sonra diğer taraf için de tekrarlanması en doğru ve geçerli olanıdır. Artık tüm dünyada geçerli olan görüş, sempatik sinir bütünlüğünü kısmen bozmaktır. Bu sinir bütünlüğünün geniş olarak bozulması, ellerde kaybolan terlemeyi vücudun başka yerlerinde yan etki olarak ortaya çıkarabilmektedir. Yapılan klinik çalışmalar da bunu doğruluyor. Sempatik sinir bütünlüğünün bozulması, geçici veya kalıcı felç, his kaybı gibi birtakım rahatsızlıklara yol açmaz.”
Op. Dr. Erdik, her cerrahi müdahalede olduğu gibi endoskopik sempatektominin de önceden, kanama, hava kaçağı gibi hesaplanamayan risklerinin, deneyimli göğüs cerrahlarının yaptığı ameliyatlarda minimuma ineceğini vurgulayarak, daha önce geçirilmiş olan akciğer hastalıklarının, cerrahi müdahalenin endoskopik yöntemle yapılmasını zorlaştırabileceğini, çok nadir de olsa ek bir cerrahi operasyonun gerekebileceğini sözlerine ekledi.