BIST 10.083
DOLAR 32,44
EURO 34,74
ALTIN 2.424,27
HABER /  MAGAZİN  /  KÜLTÜR VE SANAT

Tanımadığımız Meşhurlar

Tevfik Fikret dolma, Şemsettin Sami börek sever, Hüseyin Rahmi yaz kış eldivensiz dışarı çıkmazdı.

Abone ol

Tevfik Fikret'in “kalbimde eşim var” diyerek kimseyi solundan yürütmediğini, Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın yaz kış eldivensiz dışarı çıkmadığını, Recaizade Ekrem'in namazını hiç bırakmadığını, Ali Sami Yen'in babası Şemsettin Sami'nin futbolu çok gereksiz bulup “bacağını kıracak” diyerek oynamasını istemediğini biliyor muydunuz?

Tüm bu ilginç ayrıntıları Akşam gazetesinde 1944 yılında yayınlanmaya başlayan Tanımadığımız Meşhurlar yazı dizisinden öğreniyoruz. Es'in meşhurların yakınları ile görüşerek hazırladığı portreleri, toplum hayatında bir yönü ile tanınan şair yazarların gündelik hayatlarını göz önüne seren önemli birer belge. Es'in yazı dizisi Selçuk Karakılıç tarafından bir araya toplanarak kitap halinde Ötüken Yayınları'ndan basıldı. Kitaptaki ünlülerin ilginç bazı yönlerine göz attık.

HASTALIK KORKUSUYLA EVLENMEDİ

Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın 50 yıl boyunca yaz kış elinde eldivenle dolaşmasının sebebinin şıklı olduğunu sananlar yanılıyor. Öldüğünden 100'den fazla eldiveni olan Gürpınar mikrop ve hastalık korkusu nedeniyle dışarı hep eldiven takarak çıkıyordu. Evine de iyi tanımadığı kimseler gelirse kapı kollarını elbisesiyle tutarak açıyordu. Hatta kitaptaki iddialara göre Gürpınarın evlenmeme sebebi de ırsi hastalıklardan korkması. Gürpınar'ın ilginç bir hobisi ise tığ ile örgü örmekti. Avrupa'dan örgü modelleri getirecek kadar örmeyi seven Gürpınar kendine ördüğü renk renk takkeleri evde giyiyordu.

ESERLERİNİ MUM IŞIĞINDA YAZDI

Ünlü dil bilimcimiz Şemsettin Sami neredeyse evden hiç çıkmadan çalışıyordu. Sabah erken saatlerde kalkarak mum ışığında çalışan Şemsettin Sami müsveddelerini bitirip baskıya gönderdikten sonra tekrar uyuyordu. Büyük oğlu Ali Sami zamanın en iyi futbolcuları arasında sayılmasına rağmen spora hiç önem vermeyen ve çocuklarının çok okuyup yazı yazmalarını isteyen Şemsettin Sami oğlunun futbol tutkusu için “Nedir bu? Çıplak bacaklar yangına giden tulumbacılar gibi koş dur! Oynamasın şunu, düşüp bacağını kıracak!” diyordu. Yedi dili çok iyi bilen Şemsettin Sami, dine inanmıyordu ve softalarla en yakın arkadaşı bile olsa dalga geçiyordu ancak ölürken son sözü “Allah” oldu.

DOLMA EN SEVDİĞİ YEMEK

Ünlü şairimiz Tevfik Fikret yaz kış buzlu su içerdi. Buzlu kompostosuz da sofraya oturmazdı. En sevdiği yemek dolmaydı ve bir aşçının tüm ustalığını dolma üzerinde gösterebileceğini söylerdi. Tolstoy'u çok sevdiği için onun gömleklerine benzer gömlekler giyen Fikret, kadınlar için de değişik bir çarşaf modeli tasarlamıştı. Yaz kış sokağa şemsiyesiz çıkmayan Fikret, şemsiyeyi sevmediği gözlerden kurtulmak için kullanıyordu. En tiksindiği şey küfür olan Tevfik Fikret oturdukları kayınpederinin yalısından balıkçıların küfürleri duyulduğu ve oğlu da duyduğu için taşındı. Tevfik Fikret arkadaşlarını daima sağ tarafında yürütürdü, sebebini soranlara ise kalbinin üstünü işaret ederek, “orada Nazime (eşi) var”, derdi. Fikret'în bünyesi o kadar sağlamdı ki eline aldığı deniz taşlarını ortasından ikiye kırardı.

RECAİZADE EKREM MEVLEVİYDİ

Recaizade Ekrem Efendi, Muallim Naci ile gazete köşesinden kavga ediyorlardı. Ancak Recaizade Ekrem hiçbir zaman Muallim Naci'nin şairliğine bir söz söylememişti. Hatta oğlu Ercüment Ekrem'e öğrettiği ilk manzume Muallim Naci'nindi. Recaizade Ekrem sabah erken saatlerde kalktığında çayını eliyle ateşe koyar, sonra gözlerine faydası olur diye bol bir tutam enfiye çekerdi. Sonra 6-7 kere sakalını sabunlar, ibadetini yapar, yazısına otururdu. Yalı halkı uyandığında Ekrem Bey yazısını yazmış ve sabah gezintisinden dönmüş olurdu. Recaizade Ekrem'in Pierre Loti ile şahsi dostlukları vardı, sık sık Tarabya'da buluşurlardı.

Oğlu Nijad'ın ölümüyle yıkılan üstad, “Dostlarım artık beni ölmüş bilmeli, beni ziyaret ederlerse bir türbe ziyaret eder gibi etmeli, bana mektup gönderirlerse Fatiha gönderir gibi göndermeli” diyordu. Recaizade Ekrem'in bilinmeyen yanlarından biri de ibadet yönüdür. Namazını hiç bırakmayan üstad bunu çevreye sezdirmezdi. Ramazan'da orucunu tutar ancak kendisine sigara ikram edilirse “Bir müddettir başım dönüyor. Sigarayı bıraktım.” diye redderdi. Sorulunca kimsenin ayıbını yüzüne vurmamak için böyle yaptığını söylerdi. Kendisi Mevlevi tarikatına mensup olan Recaizade Ekrem oğlu Ercüment Ekrem'i de bu tarikata intisap ettirmişti. (Emeti Saruhan)