BIST 9.916
DOLAR 32,44
EURO 34,74
ALTIN 2.438,67
HABER /  GÜNCEL

Suriyeli yayıncıdan İstanbul'a üç dilli kitabevi

Suriyeli yayıncı Samer el Kadri, İstanbul Ayvansaray'da açtığı kitapçı, İngilizce, Arapça ve Türkçe kitaplar satıyor. Kitapçıda Marx'tan Fatma Yasin'e 2 bin kitap var. Rengin Arslan'ın haberi.

Abone ol

Ali Safar, Zeynep Sevde Paksu, Samer el Kadri ve yönetmen Firas Fayyad.

"Biz sadece mülteci değiliz; aynı zamanda insanız. Suriye'de inanılmaz yetenekler var. Hayata odaklanmalıyız, bizim de bir tarihimiz var. Bize dünya şu an sadece bir açıyla bakıyor. Şimdi bunu değiştirmemiz gerek."

İstanbul Ayvansaray'da bir kitapçı dükkanı açan Suriyeli yayıncı Samer El Kadri söylüyor bunu. Savaşın başlamasıyla 2012 yılına kadar kendi ülkelerinde, Suriye'de kurdukları ne varsa bırakıp Ürdün'e gitmişler ailesiyle. Tam tamına bir yıl sekiz ay önce de İstanbul'a gelmişler.

Şam'da kurduğu yaşamın bir parçası da çocuk kitapları basan bir yayınevi: Bright Fingers. El Kadri güzel sanatlar mezunu ve grafik tasarımcısı, eşi ise çocuk kitapları yazarı.

Geçen hafta açılan Pages isimli bu şık döşenmiş dört katlı yeni yerde Arapça, Türkçe ve İngilizce kitaplar satmaya başladılar. Peki neden?

El Kadri, "Buraya geldiğimizde Arapça kitap bulamadık. Daha çok din kitapları var. İstanbul'a çok Suriyeli geldi, burada kitap bulmak isteyenler oldu. Arkadaşlarım ben fuarlara gittikçe, kitap getirmemi istiyorlardı" diye açıklıyor nedenini.

Sokakta yaşayan, temel gereksinimlerini karşılamaktan yoksun olan Suriyelileri sorduğumda ise, "Tek tek insanlar bu sorunu çözemez. Dünya Suriye için ne yaptı. Hiçbir şey. Bu ülkenin yok olmasına yardım ettiler. Hiç bir istisna yok. Bütün ülkeler" diyor.

Türkiye'de bugün yaklaşık 2 milyon Suriyeli mülteci olduğu düşünülüyor.

Marx'tan Fatma Yasin'e iki bin kitap

Bu kitapçı dükkanını aynı zamanda Suriyeliler ise Türkiye toplumunun kaynaşması ve tanışması için bir ortam olarak tasarlamışlar. El Kadri, Türkiye'ye milyonlarca, İstanbul'a yüzbinlerce Suriyeli geldiğini ancak iki kültürün birbirini pek de tanımadığını vurguluyor.

Pages'te Karl Marx'ın Kapital'inin Arapçası da var.

"Burasının aynı zamanda Türkler ve Suriyeliler arasında iletişimin kurulacağı bir kültür merkezi olmasını istiyoruz. Burada iki taraftan insanlar arasında iletişim için bir alan var. Buraya gelip birbirleriyle tanışıp birbirlerini tanıyabilirler" diyor.

Bu yeni kitapçının raflarında Karl Marx'ın Kapital'inin Arapçası da var, İslamiyet veya Hristiyanlık üzerine yapılmış çalışmalar da. Orhan Pamuk, Ahmet Hamdi Tanpınar'ın kitaplarının İngilizcelerini bulmak da mümkün, Arapça edebiyatın genç isimlerinden Abdurrahman Maksut ve Fatma Yasin'in kitaplarını da.

Bunun için burayı atölyelerin yapılabileceği, sinema gösterimlerinin düzenlenebileceği bir yer olarak tasarlamışlar. Her ay düzenli olarak etkinlikler planlayacaklar. Bu projelerini anlatırken gözlerinin içi gülüyor El Kadri'nin. Sanatın insanları birbirine tanışık kılacağına, onları yakınlaştıracağına inanıyor.

Bu etkinliklerin arasında Türkiye'den ve Suriye'den yazarların imza günleri, iki toplumun genç sanatçılarının eserlerini bir araya getirebileceği sergi organizasyonları da bulunuyor.

Kapıları çocuklara da açık. El Kadri'nin de Türkiye'de okuyan iki kızı var. Gittiğimde onları sadece çocuklara ayrılmış katta kitapları karıştırırken buluyorum. Üç dilde selamlaşıyoruz.

Amerikalı müşteriler, Arap bir yazar ve Türkiyeli gençler bir arada

Çocuklara yönelik etkinlikler için ferah bir alan, renkli mobilyalarla döşenmiş, çocukları burada vakit geçirmeye çağıran aydınlık bir yer burası.

Geçen hafta açılan Pages, şık döşenmiş dört katlı bir binada.

Katları, Pages'in Türkiye'den ortağı, çocuk kitapları yazarı Zeynep Sevde Paksu gezdiriyor. Paksu ve El Kadri'nin tanışıklığı ise, savaşın başlamadığı yıllara dayanıyor.

2010 yılında Birleşik Arap Emirlikleri'nin başkenti Abu Dabi'deki kitap fuarında tanışmışlar. Savaş başladıktan sonra onları buraya davet etmiş Paksu.

Kitapçı dükkanı yeni açılmış olmasına rağmen bizim sohbetimiz sırasında sık sık müşteriler giriyor içeri. Üst katları dolaşıp, kitaplarını seçip aşağıda veya ara kattaki küçük bahçede çaylarını yudumluyorlar.

Onlardan biri Amerikalı iki genç. İnternetten duymuşlar burayı. Biri İstanbul'da yaşıyor, diğeri ise New York'ta karşılaştırmalı edebiyat çalışmış. Elinde, başlığı ilgisini çektiği için aldığı bir Arapça kitap var. Küçük bir masaya oturup onu karıştırmaya başlıyor.

Bir süre sonra ise, kitapçıya yakın bir yerde bulunan Barış İçin Müzik Vakfı'ndan üç üniversite öğrencisi geliyor. El Kadri, çocuklarını buraya müzik dersleri için götürdüğünde tanışmışlar. Vakfın Koordinatörü, Berker Ünsal, "Buraya sadece kitap almak için değil, bazen kitap okumak bazen ders çalışmak için geliyoruz" diyor.

Barış İçin Müzik Vakfı'ndan üç üniversite öğrenci ders çalışmak için de Pages'e geldiklerini söylüyor.

Sanatın iyileştiriciliği

Zeynep Sevde Paksu hem ilgiden memnun hem de gelecekten umutlu: "İlgi çok iyi. İnsanlar ne kadar açmış Suriyelilerin iyi bir şey yapmasına. Burada kültürel bir bir tohum atalım ve çocuklara bir faydası olsun istiyoruz" diyor. Üç dilde atölye yapmak için kolları sıvamışlar çoktan.

Burada tanıştığım kişilerden biri Suriyeli yazar Ali Safar. Suriye'de savaş başlamadan önce Suriye devletine ait bir devlet televizyonunda gazetecilik ve program yapımcılığı yapıyor, aynı zamanda kitap yazıyormuş. "Daha çok şiir, nesir" diyor.

Savaş başladığında ise günlük yazmaya başlamış. 7 aydır İstanbul'da. Bugüne kadar altı kitap yazmış. Şimdi ise buradaki Suriyelileri yazıyor. Her gün sokaklarda gördüklerini not düşüyor defterine.

Savaşın yıkıcılığına karşı sanatın iyileştiriciliğine inanıyor.

Ne Samer El Kadri ne de Ali Safar için İstanbul'da, memleketlerinden uzakta olmak kolay değil. Ali Safar'a evinden uzak olmanın nasıl bir duygu olduğunu sorduğumda, "Filistinli ve Iraklı insanları gördüğünde düşünürdüm. Evini, vatanını bırakmak nasıl bir şey diye. Bunun kendi başıma geleceğini hiç düşünmedim" diye yanıtlıyor.

Samer El Kadri ise, "Şam'ı görmeliydiniz" diyor. Suriye'nin nasıl zengin bir tarihe ve kültüre sahip olduğunu anlatıyor. "Ülkemin her şeyini özlüyorum" diyor.

Samer El Kadri, 2005 yılında Suriye'de başladığı yayıncılık yolculuğuna Türkiye'de iki halkı tanıştırmak için açtığı bu kitapçı dükkanında devam ediyor. Dini, dünya görüşü, milleti ne olursa olsun herkesin bir araya geleceği bir yerin hayalini şimdiden gerçekleştirmiş görünüyor ve gülümseyerek, heyecanla kitapların ortak diline çağırıyor herkesi.