BIST 10.320
DOLAR 32,27
EURO 35,06
ALTIN 2.468,72
HABER /  GÜNCEL

Sabah o haberi niye kullanmadı?

Bir çok gazete o sözleri manşete taşıdı. Siyasi parti liderleri gündemlerine aldılar o konuşmayı. Peki ya önde gelen gazetelerden Sabah o haberi neden kullanmadı?

Abone ol

Sabah gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ergun Babahan İmralı'dan alt-üst kimlik tartışmalarına katılan terörisbaşı Abdullah Öcalan'ın sözlerini Sabah gazetesi kullanmadı. Sabah'ın bu haberi neden kullanmadığına Babahan, yazısıyla köşesinden açıklık getirdi.

Yazı: Ergun Babahan
Kaynak:


-Abdullah Öcalan'ın Türkiye Cumhuriyeti kimliğini tanıdığına ilişkin sözleri dün kimi gazetelerde büyütüldü. Bu haber aslında bir gün önce SABAH'a da gelmişti ama biz bu haberi kullanmama kararı aldık.
Niye?
Birincisi, Avrupa'da ve Türkiye'de bir süredir "Öcalan siyasi irademiz" sloganları yükseltilmeye başlandı. Türkiye'nin Kürt kökenli vatandaşlarının özgür iradesini yok etmeye, bölge halkını Stalinist bir örgütün emir-komuta zinciri içinde tutmaya yönelik bir hareket bu.
İkincisi, Öcalan bu sözleri ilk kez söylemiyor. Kenya'da yakalanıp uçağa konduğu andan başlayıp, mahkeme sürecinde sık sık tekrarladığı sözler bunlar.
Üçüncüsü, Öcalan'ın zamanında örgüt içinde bu tip sözleri dile getiren arkadaşlarını kendi kurduğu mahkemelerde yargılayıp infaz ettirmiş olması (PKK'nın önde gelen isimlerinin yazdığı anı kitapları bunun örnekleriyle dolu).
Dördüncüsü Öcalan'ın binlerce masum insanın kanını dökmüş, Stalinist bir terör örgütü lideri oluşu ve bugüne kadar dağdaki militanları indirmek için tek bir adım atmamış oluşu. Bu militanların bugün hâlâ başta güvenlik güçleri olmak üzere masum insanların kanını dökmeye devam etmesi.
Türkiye'nin demokratik yollarla çözmek zorunda olduğu bir sorunda, bir terör örgütü liderini muhatap almama çabası diyebiliriz.
Öcalan bugün hâlâ silahlı militanları vasıtasıyla bölgede özgür bir siyasi hareketin gelişmesine izin vermiyor. Kendi çizgisi dışına çıkan aydınları infaz ettirmekten çekinmiyor.
Öcalan ve temsil ettiği Stalinist çizgi, Türkiye'nin kimlik sorununa demokratik bir çözüm bulunması yolundaki en büyük engel kısaca.
Bu satırların yazarı olarak ben ve SABAH gazetesi her dönemde bireysel ve kültürel hakların genişletilmesinin yanında olduk. Türkiye'de huzurun ve barışın ancak demokratik, hukuka saygılı laik bir devlet düzeni içinde korunup geliştirileceğine inandık. Sorunların çözümünde şiddetin kullanılmasına karşı koyduk.
İnsan haklarına saygı, bireylerin ana dillerini kullanma hakkına saygı, kültürlerin korunup geliştirilmesine saygı vazgeçilmez tutumumuz oldu.
Şimdi, yaşamı boyunca her türlü sorunun çözümünde terör ve şiddete başvurmuş, kardeşi kardeşe kırdırmış birini meşru bir hareketin temsilcisi konumuna yerleştirmek istemiyoruz.
Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı savaş açıp ağır bir yenilgiye uğramış bir hareketin liderini devlet istediği gibi kullanabilir, ancak kimse onu meşru bir lider konumuna sokamaz.
Bu sadece Türkiye için geçerli bir kural değil. Demokrasinin, hukukun üstünlüğünün tartışmasız olduğu Batı ülkelerinde de titizlikle uygulanan bir kural.
Öcalan ve terörle-siyaset ilişkisinde onun sözünden çıkmayan siyasi kimlikleri meşrulaştırıcı, şiddeti hoş gösterici bir yayın çizgisinden titizlikle uzak duracağız.
SABAH, Öcalan'ın ifadesini yayınlamayarak bir tercih kullandı. Şiddet ve teröre meşruluk tanımayan yayın çizgisinden taviz vermedi.