BIST 9.109
DOLAR 34,27
EURO 37,64
ALTIN 2.916,24
HABER /  GÜNCEL

'Paralel Devlet' iddianamesinde Fethullah Gülen bombası!

Paralel Devlet Yapılanması'nın anlatıldığı iddianamede, örgüt lideri Fethullah Gülen hakkında çarpıcı değerlendirmede bulunuldu.

Abone ol

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Okan Özsoy tarafından yürütülen Paralel Devlet Yapılanması'nın "casusluk ve yasa dışı dinleme" soruşturması kapsamında hazırlanan ve mahkemeye gönderilen 721 sayfalık iddianamede, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) örgütünün modeli ve hiyerarşik yapısı anlatıldı.

Paralel Devlet Yapılanması'nın "casusluk ve yasa dışı dinleme" soruşturmasında, aralarında eski emniyet müdürleri Ali Fuat Yılmazer ve Erol Demirhan'ın da bulunduğu 23'ü tutuklu 143 polis hakkında hazırlanan iddianamede, ''Fethullah Gülen, ilk etapta devlete karşı savaş vererek hedeflere ulaşmanın yıpratıcı olacağını teşhis etmiş; bu nedenle mevcut sistemi yıkmak yerine devletin tüm kurumlarını ele geçirmeyi hedeflemiştir'' denildi.

Örgütün ''coğrafi'', ''sektörel'' ya da ''kurumsal'' anlamda, "imam" olarak ifade edilen sorumlulardan oluşan bir hiyerarşik düzene sahip olduğu belirtilen iddianamede, örgütün hiyerarşik yapısı; ''istişare grubu, dünya imamı, coğrafi bölge imamı, ülke imamı, bölge imamı, il imamı, ilçe imamı, semt imamı, mahalle imamı, ev imamı, ser rehberler, belletmenler ve öğrenciler, örgüt mensupları'' şeklinde sıralandı.

İddianamede, "Örgütün hiyerarşik yapısı, günümüzde çok daha gelişmiş ve karmaşık bir hal almış olup, alınan ifadeler ve yapılan çalışmalarda örgütün mevcut yapılanmasının aşağıda gösterildiği şekilde olduğu anlaşılmıştır" denildi.  

İddianamede, FETÖ/PDY mensuplarınca "kainat imamı" ve "mehdi" olarak kabul edilen Fetullah Gülen'in liderliğini yaptığı örgütün; kamuda (Bakanlıklar ve taşra teşkilatları, yerel yönetimler, üniversiteler, kamu iktisadi teşebbüsleri) ve özel sektörde (Hukuk büroları, bilişim şirketleri, muhasebe firmaları vb.) faaliyet gösteren kurumların her birinin başına örgüt tarafından "imam" olarak adlandırılan, ilgili kurumların hiyerarşik yapıları dışında sorumluların atandığı kaydedildi.

Örgütün kuruluş yıllarından itibaren toplumun dini duygularını suistimal ederek, "himmet" adı altında topladığı finans ile yurtiçi/yurtdışında faaliyete geçirdiği eğitim müesseseleri üzerinden amaç ve ilkeleri doğrultusunda yetiştirdiği öğrencilerini, elde ettiği finans ve siyasi gücünü, örgütsel menfaat ve ideolojisi çerçevesinde kullanarak, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin tüm anayasal kurumlarını (yasama, yürütme, yargı erklerini) ele geçirme, aynı zamanda uluslararası düzeyde büyük ve etkili siyasi/ekonomik güç haline gelmeyi amaçladığının, geçmişte örgüt içinde faaliyet gösteren kişilerin beyanlarından anlaşıldığı anlatıldı.

Gülen'in ilk başlarda faaliyetlerini daha ziyade 13-18 yaş grubundaki öğrenci ve genç kesim üzerinde yoğunlaştırdığı, teyp/video kasetlerine çekilen vaaz ve konuşmalarını, görüşlerini sohbet toplantıları ve özellikle yaz kamplarında ulaştırdığı sempatizan grubu ile kendi adıyla anılan örgütü kurduğu belirtilen iddianamede, özellikle 1990’lı yılların başından itibaren yurtdışına da açılmaya başlayan yapının, zaman içerisinde dünya genelinde 160 ülkede faaliyet gösterir hale geldiği kaydedildi.

ÖRGÜTÜN YAPILANMA ŞEMASI

Örgütün yapılanmasıyla ilgili bir şemanın da yer aldığı iddianamede, ''Yönetim Modeli" başlığı altında "Pensilvanya Örgütü 'lider merkezli' bir yapıya sahiptir. Lidere en yakın insanlar liderin koruyucusudur" denildi.

FETÖ/PDY'nin örgütlenmesinin, gizlilik, hiyerarşik yapılanma, pelür kağıtları ile haberleşme, öz geçmiş raporu verme ve kod adı kullanma gibi özellikleriyle yasa dışı terörist örgütlenmelerin taktiklerini kullandığı vurgulandı.

İddianamede, örgüt lideri Gülen hakkında şu değerlendirme yer aldı: 

"Örgütün özellikle TSK, Emniyet, Yargı, MİT, Mülkiye ve bürokrasideki örgütlenmesi ile yasa dışı faaliyetleri, muhtelif tarihlerde resmi kurumlar ve istihbarat birimlerince hazırlanan çeşitli raporlarla devlet arşivlerine girmiştir. Gülen ilk etapta devlete karşı savaş vererek hedeflere ulaşmanın yıpratıcı olacağını teşhis etmiş; bu nedenle mevcut sistemi yıkmak yerine devletin tüm kurumlarını ele geçirmeyi hedeflemiştir.''

İddianamede, FETÖ/PDY'nin yurtiçi ve dışında çok miktarda vakıf, dernek, özel okul, şirket, dershane, öğrenci yurdu, yayın organı, gazete, TV istasyonu, faizsiz finans kurumu, sigorta şirketi ve radyo istasyonunu denetim altında bulundurup, amacına uygun planlı, programlı ve gizli olarak faaliyetlerini gerçekleştirdiği kaydedildi.

Örgütün polis teşkilatı içinde de örgütlendiği anımsatılan iddianamede, ''Örgütün ulaşmak istediği nihai hedefler göz önünde bulundurulduğunda bu son derece anlaşılabilir bir durumdur. Zira Emniyet Genel Müdürlüğü; adli, idari ve istihbari kolluk görevi ifa eden ve aynı zamanda güç kullanma yetkisine sahip olan bir devlet kurumudur. Bu nedenle, örgütün sızıp kontrolü altına almaya çalıştığı kurumların başında gelmesi de oldukça doğaldır. Örgüt, Emniyet Teşkilatı'ndaki kadrolaşmasını belirli bir düzeye ulaştırdıktan sonra buradaki gücünü operasyonlarının ana aracı olarak kullanmaya başlamıştır" ifadeleri kullanıldı. 

'PARALEL YAPI'YA AİT KURULUŞLAR

İddianamede, "Örgütün Denetimi Altında Bulundurduğu Kuruluşlar" başlığı altında, örgüte ait kuruluşların sayıları şu şekilde sıralandı: ''Dershane 1306, okuma salonu 111, özel okul 985, dernek 1321, vakıf 97, üniversite 17, şirket 1272, yurt 833, yayın organı 45, sendika 35, STK 7, sigorta şirketi 3, banka 1, gençlik merkezi 4, kreş 10, sosyal tesis 2.''

GÜLEN'İN PAPA'YA YAZDIĞI MEKTUP

Örgütün çeşitli ülkelerde gerçekleştirdiği yurtdışı faaliyetlerinin de anlatıldığı iddianamede, Fetullah Gülen'in Papa ile görüşmesinde çekilen fotoğraflar ve Gülen'in Papa'ya yazdığı mektup da yer aldı.

İddianamede, şu ifadelere yer verildi:

''Örgütün, elinde bulundurduğu tüm kurum ve kuruluşların sayısı ve büyüklüğü, ulaştığı mali güç ve topladığı para göz önüne alındığında dünya çapında bir istihbarat örgütü haline geldiği, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne gizli, örtülü ve açıktan savaş ilan ettiği, devletin kurum ve kuruluşlarıyla mücadeleye giriştikleri, ellerinde bulundurdukları medya gücüyle psikolojik harp taktik ve tekniklerini uyguladıkları, dünya siyasetine şekil vermeye çalıştıkları, örgüt liderinin kendisini dünya imamı olarak gördüğü, dünya Müslümanlarının ruhani liderliğine soyunduğu, Hristiyan aleminin ruhani lideri olan Papa ile siyasi birliktelik oluşturup, Müslümanlarca kutsal sayılan yerlerin idaresinin dahi üç dinin temsilcisine verilmesi gibi BM'ye önerge verebilecek seviyede dünya çapında dini ve siyasi argümanlar organize etmek suretiyle Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne karşı paralel yapılanma teşkil ettirdikleri, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin temel siyasetlerine aykırı siyaset geliştirip uygulamaya koymaya çalıştıkları göz önüne alındığında Paralel Devlet Yapılanması'nın gücü ve boyutları daha iyi anlaşılacaktır."