BIST 10.643
DOLAR 32,24
EURO 35,00
ALTIN 2.431,59
HABER /  GÜNCEL

Osman Can ulusalcıları kızdıracak!

Anayasa Mahkemesi eski raportörü Osman Can '2011 Meclis'i Kurucu Meclis olacak' dedi.

Abone ol

Anayasa Mahkemesi eski raportörü Osman Can'dan ulusalcı çevreleri kızdıracak sözler geldi: "İdeolojik kaleler yıkıldı! 2011 Meclis'i Kurucu Meclis olacak'...

AP’deki Çerkez Günü’nde yeni anayasa konusunda konuşmacı olan Anayasa Mahkemesi eski raportörü Osman Can şöyle konuştu: "Yeni anayasa Ankara’daki egemenlerin, Ankara’daki bürokratların, Ankara’daki çeşitli kurumların katkısı ve yönlendirmesiyle yapılmamalı. O yüzden halk toplantıları, halkın nabzının okunması, taleplerinin alınması şeklindeki bir süreç, yapım aşamasında çok önemli. En son olarak parlamento bir anayasaya şekil verebilir. İkinci olarak da öyle bir anayasa meydana gelmeli ki bu metin bütün toplumsal kesitlerin üzerinde uzlaşabileceği asgari müşterekleri yansıtmalı"

Toplumun tek meşru temsilcisi olan parlamentonun merkezde yeraldığı, siyaseti belirlediği ve toplumsal sorunların çözümünde tek muhatap olduğu, tek yetkili merci olduğu bir sistemi mümkün kılan bir anayasa ortaya çıktığı zaman, mevcut sorunların ya çözülmüş ya bunun için gerekli zeminin hazırlanmış olacağını belirten Can, kritik önemdeki 12 Eylül referandumuyla yeni anayasanın yolunun açıldığını dile getirdi.

Can, "Türkiye’de yeni anayasa önündeki engeller Ankara’daki kurumsal yapılardı. Siz yeni bir anayasa istediğiniz zaman partinizin kapatılması riski ortaya çıkıyordu. Ankara’da Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı dediğimiz kurum demokratikleşmenin önündeki en büyük engellerden bir tanesi. Anayasanın değiştirilemez ilkeleri vardır, başlangıç kısmı vardır yani her bir maddesine, her bir zerresine sinmiş bir ideolojik yapılanma vardı. Yeni bir anayasa bunlarla çatışan bir anayasa olacaktır. Yeni bir anayasa ideolojiyi topluma dayatmayan, tam tersine toplumu egemen kılan, toplumun taleplerini meşru gören bir anayasa olacaktır. Böyle bir adım atmaya başladığınız andan itibaren ideolojinin kaleleri hızlı bir şekilde harekete geçip yeni anayasayı imkansız kılacaktır. 12 Eylül’deki değişikliklerle bu kaleler önemli ölçüde tasfiye edilmiş durumda"
değerlendirmesinde bulundu.

Osman Can, 12 Eylül referandumunu "Bize hapishaneden çıkma imkanını
sağladı" diye yorumlarken, yeni anayasanın tüm siyasi partiler için samimiyet sınavı olduğunu vurgulayarak şunları kaydetti:

"İktidar partisi açısından bir samimiyet sınavıdır, yeni iddiasıyla
ortaya çıkan CHP açısından bir samimiyet sınavıdır, milliyetçiliği
rasyonelleştirme gibi bir iddiaları varsa MHP açısından bir samimiyet sınavıdır. Kürt siyasi hareketi açısından, ’demokratikleşme bizim için önceliktir’ dedikleri ölçüde bu onlar için bir samimiyet sınavıdır. Aleviler için bir samimiyet sınavıdır. Kısacası ’yeni bir anayasa istiyoruz, özgürlüklerimizi istiyoruz, kültürel haklarımızın, kimliklerimizin tanınmasını istiyoruz’ diyen bütün siyasal ve toplumsal kesitler için bir samimiyet sınavıdır."

Artık Türkiye’de yeni anayasa yapma sürecinin geri dönülemez olarak
başladığını belirten Can, "Yani 2011 meclisi yeni anayasa meclisi olacak. Kurucu meclis olacak. 2011, bütün siyasi partilerin tartışmalarının siyasal
mücadelelerinin ve propagandalarının merkezine yeni anayasayı koyacakları bir seçim süreci olacaktır. Bunun üzerine ortaya çıkan parlamento da yeni anayasayı yapan parlamento olacaktır. Türkiye zaten bundan kaçamaz. Türkiye bundan sonra da yeni anayasasını yapmadığı zaman ayrışmaya doğru, parçalanmaya doğru gider. Yani ya asgari müştereklerde barışınızı sağlayacaksınız ya da sonuçlarına katlanırsınız" diye konuştu.

Osman Can, "Türkiye’de artık mevcut 100 yıllık bürokratik düzen siyasivarlığını ve yaşamını devam ettirme imkanını kaçırmış durumda" tespitinde bulunarak toplumun farklılaştığı, kimliklerin ortaya çıktığı bir dönemde bunları birarada tutmanın tek yolunun "ideoloji barındırmayan ve bütün kimliklere saygı duyan" bir anayasadan geçtiğini kaydetti.

Can, "Bu, Türkiye için sonraki dönemlerde dünya üzerinde güçlü bir aktör olabilmesinin de imkanlarını yaratıyor. Bugüne kadar kendisini sınırlayan iç dinamiklerden kurtulan bir Türkiye uluslararası platformlarda barışın da ciddi bir dinamiği ve garantisi olabilecek düzeye gelecektir. Bütün bunların imkanlarını yeni anayasa yaratıyor. Bu nedenle Türkiye o yola girmek zorundadır. Bundan kaçınılamaz" şeklinde konuştu.