BIST 10.843
DOLAR 32,20
EURO 34,99
ALTIN 2.437,52
HABER /  GÜNCEL

Öcalan'ın hiç bilinmeyen Türk komşusu

Eski Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad'ın karakutusu Hadam, Öcalan'ın Suriye'de olduğu dönemle ilgili bilinmeyen detayları açıkladı.

Abone ol

Eski Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad'ın karakutusu Hadam, Öcalan'ın Suriye'de olduğu dönemle ilgili bilinmeyen detayları açıkladı.

Eski Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad'ın karakutusu sayılan ve Beşar Esad ile görüş ayrılığına düştüğü için sürgünde olan eski Suriye Devlet Başkan Yardımcısı Abdülhalim Haddam, Öcala'ın Suriye'de olduğu dönemle bugüne kadar gizli kalmış bir bilgiyi gün ışığına çıkardı. Haddam, Öcalan'ın Şam'da kaldığı sürede dönemin Türk Askeri Ataşesi'yle aynı binada yaşadığını, ancak Ataşenin, Öcalan'ın aynı binada kaldığından haberdar olmadığını söyledi.

Abdülhalim Haddam, Özal ve Erbakan dönemindeki kritik yazışmaları ve gizli çabaları aktardı. İşte Hürriyet gazetesindeki haberin ilgili bölümleri:

ESAD'IN KARDEŞİ GETİRDİ

Abdullah Öcalan'ın Temmuz 1979'da Suriye'ye yerleşmesinde Hafız Esad'ın Aralık 2004'te ölen kardeşi Cemil Esad önemli rol oynadı. Ben başkan yardımcısı olarak dış politikadan sorumlu olduğum için karşı olduğumu söylemiştim. Buna rağmen Cemil Esad'ın Öcalan'ı Türkiye'ye karşı kullanmak için Suriye'ye getirdiğini sanıyorum. Cemil Esad, Öcalan'la çok samimiydi. Hafız Esad, Öcalan ile direkt görüşmüyordu ama Suriye'de bulunduğu süre içinde Öcalan ile ilgili bilgileri muntazam bir şekilde Cemil Esad'tan alıyordu.

ASLINDA ANLAŞILMIŞTI

PKK ve Öcalan'dan dolayı Suriye-Türkiye ilişkileri çok gergindi. Turgut Özal başa geldiğinde Türkiye'nin, PKK ve Kürt meselesine el atarak çözüm aradığı bilgilerini aldık. Suriye topraklarında PKK ve Öcalan'ın faaliyetlerini durdurması için bizimle ilişkiye geçildi. İki ülke arasında Eylül 98'den önce çözüm bulunacağı konusunda bir anlaşmaya varıldı ama maalesef yürümedi. Devlet Başkanı Hafız Esad'ta önce bu anlaşmaya karşı çıkmadığı halde sonra nedenlerini bilmediğim gerekçelerle vazgeçtiğini söyledi.

1996 -1997 arasında Başbakan olan Necmettin Erbakan, danışmanları vasıtasıyle Lübnan'da faaliyet gösteren ve başkanlığını Faysal Mevlevi'nin yaptığı Sünni hareketi olan 'Cemaat-i İslami' ile ilişkiye girerek Türkiye ile PKK konusunda arabuluculuk yapmamızı istedi. Hükümet nezdinde değerlendirilerek sorunun çözümü için gerekenin yapılması kararlaştırıldı. Ben de Öcalan'ı çağırtarak kendisine durumu anlattım ve Türkiye'den ne istediğinin sorulduğunu bunu mektupla bildireceğimizi söyledim.

Öcalan, Türkiye'den toprak istemediklerini, PKK'nın Türkiye topraklarının dışına çekilmesini kabul ettiğini söyledi. Elindeki dosyada bu istekleri yerine getirmek için hazırlanan planlar ve bilgiler yer alıyordu. Bu bilgiler çerçevesinde o yıllarda Ankara Büyükelçimiz olan Abdülaziz Rifai vasıtasıyla Başbakan Erbakan'a iletilmesi için bir mektup gönderdik.

ERBAKAN İADE ETTİ

Erbakan bu mektuba verdiği cevapta 'Bunlar bizim isteklerimizi karşılamıyor' dedi ve bize Türkiye'nin şartlarını yazdığı yeni bir mektupla iletti. Bu mektupta 'PKK'nın derhal silah bırakması ve Güneydoğu Anadolu toprakları dışına çekilmesi ile Öcalan'ın Suriye topraklarından çıkması isteniyordu. Ankara'nın bölgeye asker sevkettiği ve sınırda yığınak yaptığı, Akdeniz'de ise bir tatbikat hazırlığı haberleri geliyordu. Durum gerçekten ciddiydi. Büyükelçimizden ikinci mektubu alınca Öcalan'ı bir kez daha ofisime çağırttım ve Türkiye'nin şartlarını bildirdim. Kendisine PKK ile tüm ilişkilerimizi kesme kararı aldığımızı, Türkiye ile geri dönülmez bir yola girmek istemediğimizi söyledim, Öcalan durumu yakından izliyordu, şartları kabul ettiğini söyledikten sonra Ekim 1998'in ilk günleriydi yeni bir mektubu Ankara elçimiz Rifai'ye ilettik. Büyükelçimiz yeni mektubu ilettiğinde Erbakan 'Tamam ancak Genelkurmay Başkanı ile görüşeyim sonra cevap veririm' dedi ama daha sonra aynı mektubu Büyükelçimize 'Bu mektup sizde kalsın' diyerek iade etti.

MÜBAREK'İN ÇABALARI

Türkiye ile savaşın eşiğine gelindiği biliniyordu. Mısır Devlet Başkanı Mübarek arabuluculuk görevini üstlendi. Mübarek Türkiye'ye gidip döndükten durumu anlattı. Türkiye'nin, Suriye'ye terörü beslemeyi durdurması için 45 gün süre tanıdığı ve diplomatik girişimlere son vereceği haberleri geliyordu.

BEKAA KAPATILDI

Dışişleri Bakanımız Faruk El-Şara, Kahire'den döndükten sonra İstihbarat servisimiz Muhabarat'a ve General Gazi Kenan'a Öcalan'ın Suriye'den çıkarılması ve PKK'nın Lübnan'daki kampları kapatılması emri verildi. Suriye'nin kontrolünde olan Lübnan'daki PKK'nın Bekaa kampı olmak üzere Filistinlilerin kampları ile birlikte 9 kampı kapattık.

EVDEKİ TÜRK ATAŞE

Şimdi size bugüne kadar ilk kez açıklayacağım bir bilgiyi veriyorum. Bu süreçte Öcalan, Şam'ın merkezinde Türk Askeri Ataşesi'yle aynı binada kalıyordu. Aynı binanın değişik katlarındaydılar. Türk Ataşe, Öcalan'ın aynı binada kaldığından haberdar değildi. Muhabarat yetkilisi 'Can güvenliğin için tehlikeli bir yerde kalıyorsun' dediğinde Öcalan şu cevabı verdi:

'Türk Askeri Ataşesi'yle aynı binada olduğumuzu ilk günden beri biliyorum ama o benim burada oturduğumu bilmiyor. Onun için çok rahatım, böyle üst düzey bir Türk yetkilisiyle aynı binada kaldığım hiç kimsenin aklına gelmez. Suriye'nin en güvenli binasında oturuyorum demektir.'

ÖCALAN'A 'TÜRKİYE İLE SAVAŞA GİRECEĞİZ GİT' DEDİM

Öcalan'ın Suriye'ye tehlike oluşturduğunu hükümet yetkilileri de konuşmaya başlamış ve konunun Liderlik komitesi ve Baas Partisi Konseyi'nde görüşülmesi kararlaştırılmıştı. Hafız Esad da artık Öcalan'ın Suriye'yi terk etmesi gerektiği konusunda ikna olmuştu. Öcalan'la bizzat ben görüştüm. Onu büroma getirdiler. Durumun vahametinin farkındaydı. 'Türkiye ile savaşın eşiğine geldik, durum çok ciddi, önemli kararlar alındı. Bunlardan biri de senin Suriye toprakları dışına çıkman' dediğimde, 'Türkiye'nin savaş konusunda çok ciddi olduğunu biliyorum, krizin büyümemesi için birkaç gün sonra Suriye'den çıkacağım' diyerek izin istedi. Birkaç gün sonra Öcalan'ın Şam havalimanından biletini alarak, tarifeli bir uçakla Atina'ya gittiği bildirildi. O günlerde Öcalan'ın Suriye'den ayrılması için özel uçak tahsis edildiği söylentileri yayılmıştı, bu söylentiler tamamen uydurmaydı ve doğru değildi. Öcalan'nın bazı ülkelerin istihbarat servisleriyle görüştüğü servislerimizce de biliniyordu, sanıyorum Şam'dan ayrıldıktan sonra bu ilişkilerini kullanmıştır.