BIST 10.337
DOLAR 32,27
EURO 34,72
ALTIN 2.401,61
HABER /  MAGAZİN

Nişanlı olmasaydım beni yerlerdi

İzdivaç programıyla Türkiye'nin dilinde. Çok yakında nikah masasına oturuyor. Esra Erol merak edilenleri anlattı.

Abone ol

Yaptığı 'Desti İzdivaç' adlı evlilik programı ile onlarca kişiyi evlendiren ve beş yıldır birlikte olduğu Kürt İdris'in oğlu Ali Özbir'le nikah hazırlığına giren Esra Erol: Ali olmasaydı bu piyasada ya perişan olurdum ya da boyun eğerdim

Haftanın beş günü 'Desti İzdivaç' adlı programıyla evlerimize konuk olan Esra Erol, şimdi kendi evliliğinin hazırlığında. Ağustos ayında beş yıllık nişanlısı Ali Özbir'le nikah masasına oturmayı planlayan Erol, ünlü nişanlısını ve yaşadığı ilişkiyi samimiyetle anlattı.

45 tanesi evlendi

Buraya yüzlerce kişi geldi ve sadece 45 tanesi evlendi. Çok az bir sayı aslında. Amaç evlilik değil, insanlara resmi nikahın önemini anlatmak. Türkiye'de evlilik çok basite alınıyor. Gidiyorsun belediyede nikahı kıyıyorsun, evlendin bu kadar. Yok böyle bir şey. Bu evliliğin devam etmesi, beraberinde çocukların dünyaya gelmesi ve o çocukların gerçekten geleceğini en iyi şekilde hazırlamak bambaşka bir sorumluluk.

Ağustos'un 20'sinde evleniyorum

Ağustosun 20'sinden sonra herhalde nikah masasına oturmuş olurum. Allah nasip ederse tabii... İkimizde baskın karakterler olduğumuz için çoğu zaman kişilik çatışması yaşıyoruz. Bir kere ikimiz de burnumuzdan kıl aldırmıyoruz. Tabii ki ilişkilerde herkesin çektiği acıları ben de çektim ama çok büyüttü bunlar beni. Allah korusun, ayrılmış olsak bundan sonra ilişkilerimde çok zor olurum. Çünkü kadın-erkek ilişkisinde aşk ve sevgiden başka, erkeklerin kadınlara bakış açısı da çok önemli. Ali bana karşı çok açık oynadı. "Bak sen şunu yaparsan karşı taraf böyle düşünür, sana şöyle yapar. Her seferinde zararı sen görürsün" diyerek, beni büyüte büyüte bugüne getirdi.

Ali olmasaydı beni yerlerdi

Yani bu hem iyi anlamda hem kötü anlamda. Gerçekten Ali'nin bu piyasayı bilmesi benim için çok önemli. Çünkü ben dünyamın temiz olduğuna inanıyorum. Herkesi de öyle zannediyorum. Ali olmasaydı ya perişan olurdum ya da boyun eğerdim. O zaman da beş yıl sonra 'Esra Erol çok değişti' derlerdi. Ali beni koruyup kolluyor. Çok sahip çıkıyor, destek oluyor.

Oramı buramı göstermek gibi derdim yok

Normal hayatımda dekolte giyerim hiç karışmaz ama programda karışıyor. Yani "Çok hareketlisin yanlış bir hareket yaparsın" diyor. Zaten benim oramı buramı göstermek gibi bir derdim yok. Ali çok iyi bir göz. Yani beni kız arkadaşı gibi değil TV'de görmek istediği Esra gibi değerlendiriyor ve eleştiriyor.

En ağır eleştirisi

Mesela bir gün karnım mı ağırıyor, dişim mi ağırıyor bir şey oldu, yayına çıktım, suratım beş karış tabii ki. Bir telefon açtı, "Hemen moralini bozacak, ekrana yansıtacaksan sen bu işi bırak git. Ben sana bir daha destek olmam, ne halin varsa gör" dedi. Bazen iş yüzünden ilişkimiz bile kırılma noktasına geliyor. Kırılma noktası derken, aşk hayatımız ayrı, iş ayrı bu yüzden söyledim.

Kapris yapmam halk arasıra çıkarım

Yaparım tabii. Bakkalım, kasabım, manavım çok önemlidir. Her şeyi kendim yaparım. Ayağımda pijamam, terliğim, saçlarım dağınık çıkarım sokağa. Hiç de gocunmam. Ben dışarda olmayı, kendi işimi kendim görmeyi çok severim. Komşuluk ilişkilerim de çok iyidir, 'ne yapıyorsun?' diye arar lar beni, çay-kahve yaparız havuz başında. Hıdrellez yaparız, ateş yakarız. 'Halk arasına çıkmak' kelimesini de sevmiyorum. Biz neyiz ki, burjuva mıyız, neyiz yani! Benimle fotoğraf çektirmek isteyenlere bile hiç kapris yapmam, 'Bekle çocuğumu alıp geleceğim' derler, ben orada sap gibi beklerim mesela.... Pazarlık da yaparım, hiç utanmam...

Bu proje olmasaydı tanınmayacaktım

Tabii ki korktum. Bunu bütün bayan sanatçılar söyler. Çünkü bayan olmanın ciddi avantajları ve dezavantajları var. Hep ertelemeler var ya, onlar beni çok üzüyordu. Ben kimseye gidip 'ben iyi bir sunucuyum' diyemem. Yani bu proje olmasaydı kimse Esra Erol'un farkında olmayacaktı. n

Ciddi amelelikler yaptım

Çay ve kablo taşıyarak başladım bu işe. Ciddi amelelikler
yaptım bu iş için ama severek yaptım. Şu an her şey bitse, 'Esra en başa döner misin?' deseler dönerim. Çünkü çaycı, kablocu, montajcı, her şeyi yaptım; görerek, bilerek çalıştım. Çok parasız kaldım. Ama, 'inatla hırsla çalışacaksın. Bir gün olacak, bekle' dedim kendi kendime.
Sözleşmem bitiyor. Çok güzel teklifler geliyor. Onları değerlendireceğim

50 çift ayakkabım var tutumluyum

Allah'a şükür kendi ihtiyaçlarıma fazlasıyla yetiyor. Bir de Ali çok yardımcı, yönlendiriyor. Ali olmasaydı parayı dağıtırdım herkese. Yemeyi de bilmem çünkü. 'İhtiyacım var' diyene dağıtıyordum. Bu ara kuantum yapıyorum, 'Her şey çok güzel olacak. Allah herkese versin, bana da versin' diye. Parayı harcayacak zamanım da yok. Çanta, ayakkabı ve gözlük.

Saymadım yani ama 50 tane filan vardır. Tutumluyumdur. İnsanların evde yiyecek ekmeği yok, harcarken dikkat etmek lazım, israf etmemek lazım. Kaç yıldır İstanbul'dayım, parasız çok zamanım oldu. Almak isteyip alamadıklarım oldu. Otobüse, dolmuşa da çok bindim. Allah'a şükür şimdi binmiyorum. Kendimin ve kardeşlerimin istediklerini alabiliyorsam ne mutlu...