BIST 9.693
DOLAR 32,50
EURO 34,69
ALTIN 2.499,53
HABER /  GÜNCEL

Merkel nasıl oluyor da hala Erdoğan'la görüşebiliyor?

Habertürk gazetesi yazarı Nihal Bengisu Karaca, Almanya Başbakanı Angela Merkel ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın görüşmesini bugünkü yazısına taşıdı.

Abone ol

ALMANYA Başbakanı Angela Merkel, iki ülke arasında gerilimlere karşın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile G20'de görüştü üstelik görüşmekle kalmayıp sanki ortada hiç sorun yokmuş gibi fotoğraflar verdi. 

Merkel'in bu hali Almanya basınında sert tepkilere neden olurken, gündeme Merkel neden hala Erdoğan'la görüşüyor sorularını getirdi. Habertürk gazetesi yazarı Nihal Bengisu Karaca da bu soruya bugünkü köşesinden detaylı bir yanıt verdi. Karaca'nın Almanya'da yayınlanan bir analizden yola çıkarak yazdığı sonuç şu:

"Alman basınında sıkça iddia edildiği gibi mülteci antlaşmasından dolayı Merkel’in Erdoğan’a bağımlı hale gelmesi."

İşte Nihal Bengisu Karaca'nın yazısından bölümler:

"ALMANYA-Türkiye ilişkileri malum.

İki ülkenin basını da kendi liderlerini yek diğerine sert yapmaya davet eden yazılarla dolup taşıyor. Ama aynı zamanda Erdoğan ile Merkel sürekli görüşüyor. G-20 Liderler Zirvesi esnasında yine görüştüler.

30 Haziran’da yayınlanan bir analizinde. “Erdoğan, Almanya’yı elinde tuttuğunu düşünüyordu. Ancak o fark etmeden Almanya elinden kaydı gitti...” ifadesini kullanan ve “Türkiye uzmanı” diye takdim edilen Michael Thumann, 7 Temmuz 2017’de Die Zeit-Internet’te yayınlanan makalesinde bu soruyu ortaya atmış: 

“Merkel, nasıl oluyor da hâlâ Erdoğan ile görüşebiliyor?”

Sebep, Alman basınında sıkça iddia edildiği gibi mülteci antlaşmasından dolayı Merkel’in Erdoğan’a bağımlı hale gelmesi mi?

Yazara göre değil. Mülteci anlaşmasının Almanya’yı Türkiye’ye bağımlı hale getirmesi gibi bir durum yok, Erdoğan mültecileri zaman zaman baskı unsuru olarak kullanıyor, ama söylediği şekilde mültecileri otobüslerle sınıra göndermiyor; çünkü anlaşmanın çalıştığını ve her iki tarafa da fayda sağladığını biliyor. “2016 yılının Haziran ayında yürürlüğe giren anlaşmadan beri bir yıl içerisinde 6254 mülteci alındı. Bu zaman içerisinde Yunanistan, Türkiye’ye 1798 mülteci gönderdi. Yani AB, Türkiye’ye yolladığının üç katı daha fazlası mülteci alıyor.”

Türkiye’nin de anlaşmanın hayatta kalmasına ihtiyacı varsa, yani Almanya bağımlı filan değilse, o zaman  Merkel  neden Erdoğan’la ilişkileri iyi tutmak istiyor?

 Thumann, Alman basınının akıl sır erdiremediği sorunun cevabını vermek için şu nedenleri saymış.

Özetle:

1) 9 Alman vatandaşı gözaltında. Görüşme yolları tıkanırsa tutukluların serbest kalması zorlaşacak.

2) Almanya’da yaşayan Türk kökenli gruplar arasında düşmanlıklar var. Kürtler, Türklere karşı, Milli Görüş taraftarları Gülencilere karşı, dindar olanları laiklere karşı, Erdoğan taraftarları Erdoğan düşmanlarına karşı. Erdoğan isterse, bu uçurumları derinleştirebilir.

3) Almanlar ve Türkler, Suriye için sürekli irtibat halinde kalmak ve istihbarat paylaşımında bulunmak zorundalar.

4) Erdoğan dışarıda sert ama kuliste sakin. Üstelik danışmanları da el altından Türkiye’nin Avrupa ve Almanya ile ilişkilerini hızlı bir şekilde iyileştirmek istediğini söylüyor.

5) Türkiye, Katar krizi nedeniyle bazı Arap devletleriyle anlaşmazlık içinde, İran ile Suriye ve Irak’ta çıkar çatışması yaşıyor, Trump ile sorunlar var. Rusya dostluk açıklamalarına rağmen yaptırımları kaldırmıyor. Merkel ise soğukkanlı bir şekilde konuşmaya sürekli hazır durumda olan ve KlausKinski mottosuyla hareket eden biri. O motto da şu: “Bana kimin hakaret edebileceğine ben karar veririm.”

Karaca yazısına şu satırlarla devam etti:

"Yukarıdaki görüşler Erdoğan’ın Almanya’da etkin olmasından hiç hazzetmeyen ama bütün izolasyona rağmen elindeki kozları idrak edebilen bir analistin görüşleri. Yazı, esas itibarıyla Merkel’i savunmak adına onu Türkiye’ye şecaat arz etmeye zorlayan gazetecilere/ yorumculara dönüp “O kadar basit değil” demek için kaleme alınmış. Türkiye-Almanya ilişkilerinin “gerilimli ama devam eden” niteliğinin Almanya’dan nasıl göründüğüne bakmak açısından önemli geldi."