BIST 10.644
DOLAR 32,20
EURO 35,01
ALTIN 2.500,70

Kurtlarla Gezen Çoban Köpeğinin İnsana Hatırlattıkları.

Geçtiğimiz günlerde ulusal basında, “kurtlarla gezen çoban köpeklerinin köylüleri kara kara düşündürdüğü” haberi yer aldı. Çoban köpeklerinin sahipleri olan köylüler; “Biz şimdi koyunları size nasıl emanet edeceğiz?” diyerek, çoban köpeklerine haklı bir serzenişte bulunuyorlardı.

Köpeklerin, ırk özelliklerinin gerektirdiği görevleri, eğitim almadan yapabilecek kabiliyette yaratıldıkları bilinir. Bu sayede görevlerinin birçoğunu hiç eğitilmeden dahi yapabilirler. Mesela çoban köpeği ırkı, hayvanların korunması gerektiğini, eğitilmeden de iyi bilir. Köpek ile insan arasındaki sadakat, bu durumu perçinler.  

Bahsi geçen olayda; çoban köpekleri, koyunlar, sahipleri ve kurtlar gibi farklı aktörler olsa da tüm serzenişlerin çoban köpekleri üzerinde yoğunlaşmış olması, özellikle vefa anlamında oldukça manidar bir durumu ortaya koyuyor. Öyle ya; kurt, kurtluğunu yapıyordu. Peki ya çoban köpekleri?

Bu trajikomik haber, ilk bakışta dikkatleri cezbetmese de beşeri ilişkilerimize dair ince nüanslar barındırması bakımından aslında oldukça değerli bir durumu ortaya koyuyor. Kendimizi silkelemek için fırsat sunuyor. Buna neden mi ihtiyacımız var? Çünkü insani ilişkilerimizin, bundan beş-on yıl öncesi gibi kısa denilecek bir zaman diliminde dahi büyük değişimler geçirdiğini görüyoruz. Üstelik yalnızca toprağa benzeyen kişiliğimiz değil, rüzgâra benzeyen ruhumuz da erozyona uğradı. Daha kötüsü, kayıplar vermemize neden olan ve kendimizi kaybettiren yalnızca bu erozyonlar değil, zihnimizde bir volkan gibi fokurdayan kötü hasletlerimiz de bu defa işin içinde.

  ***

Vefa, sözlükte;  bağlılık, dostluk, muhabbette sebat etme, sevgide süreklilik ve sadakat anlamlarına gelir. Tasavvufta ise daha derin bir anlama bürünür; bezm-i elest’te Allah’a verilen söze sadık kalmayı ifade eder. Öz olarak şunu anlıyoruz; eğer yaratılanlar, Yaradan’a verdikleri söze sadık kalmak istiyorlarsa, sefa için değil vefa için yaşamalıdır.

Bu haliyle vefa, beklenen bir durumdur. Fakat bu durumu, dünyanın geçici bir yer olduğu gerçeğinden bağımsız da düşünmemek gerekir. Süleyman Çelebi,  Mevlid-i Şerif’inde bu nedenle şöyle söyler;

“Çün sefer kıldı cihandan Mustafâ (sav),
Dünyâdan hiç kimse ummasın vefa.”

Haliyle insanız. Beraber yürüdüklerimiz, üzüntümüze, mutluluğumuza şahit olanlar; varlığımızda, yokluğumuzda yanımızda olan ve en önemlisi soframızda oturanlar, uygun bir zaman bulup vefasızlığa tamah ettiğinde, tuzun kokusu da dünyayı sarmaya başlıyor.

Tıpkı kurtlara karışan çoban köpekleri haberinde olduğu gibi… Yara almamıza sebep olan birçok etken olmasına rağmen aklımızda kalan tek şey, dostun vefasızlığı ve çekilen cefanın şiddeti oluyor. Çünkü insan, vefa ve cefa ile müsemma bir varlıktır.