BIST 9.916
DOLAR 32,44
EURO 34,74
ALTIN 2.438,67

Efsane fırsatları ve fenomen indirimleri kaçırma!

Sosyal medyası, televizyonu, basılı yayını fark etmeksizin her araçla saldırılara maruz kalıyor; ‘Al!’ ‘Al!’ diye bağıran şehrin billboardları tarafından adeta tehdit ediliyoruz.

Şehrin her yerinden kampanyaların, fırsatların adeta fışkırdığı bir dönem olan kasım ayındayız. Sosyal medyası, televizyonu, basılı yayını fark etmeksizin her araçla saldırılara maruz kalıyor; ‘Al!’ ‘Al!’ diye bağıran şehrin billboardları tarafından adeta tehdit ediliyoruz. Üstüne üstlük TV’de ve sosyal medyada bu kampanyalara ilişkin reklamları izlemeden kendi ihtiyacımız olan içeriğe dahi ulaşamıyoruz.

Kriz, enflasyon dinlemeden ellerini cebimizden bir türlü çıkartmayan şirketler, kendi marka ve ürünlerini zihinlerimize kazırken, biz ihtiyacımız olup olmadığına bakmaksızın gözlerimizi indirim oranlarına kitliyor ve kendimizi 'efsane fırsat' peşinde, ihtiyacımız olmayan bir ürünün ödemesini yaparken buluveriyoruz.

Bu durum, zamanla bir alışkanlık halini kazanınca, ihtiyacımız olmayan şeylerin peşinde elinde kementle dolaşan bir kovboya dönüşüveriyoruz. Farkında olmama hali bizi ne aradığını, kementi nereye ve kimin boynuna atacağını bilmeyen insana dönüştürüp mekânı ve zamanı bir anda önemsiz hale getiriyor. Gerçek hayatı, ihtiyaçları unutturuyor. Dolayısıyla kendini kendine getirmek için uğraşmak yerine, gösterilen şeylerin peşinden giden insanın yine kendini tükettiğini görüyoruz. Bir nevi ‘tüketen insanı tüketen insan’ sendromu.

İçtimai sorunları ile boğuşan zayıf insanı ağına düşürmeye çalışan şirketlere, kazanç odaklı ve canavarca hareket ettikleri için kızacak değiliz. Çünkü onlar tıynetlerinin gereğini yapıyorlar. Onlara ‘efsane fırsat’ ‘fenomen indirimleri’ vb. söylemler üzerinden kızmak dahi haksızlık olur çünkü ortada indirim falan yokken, onlar “efsane fırsatlar” diyerek yalan da söylemiş olmuyorlar. Neden mi? Çünkü zaten “efsane” sözcüğü kelime anlamı olarak “gerçeğe dayanmayan, asılsız söz, hikâye vb.” (TDK) şeklinde izah edilmektedir.

Efsane fırsatlar üzerinden sosyal problemlerin nasıl ve hangi nokta üzerinden ilişkilendirileceği daha fazla merak konusu olmadan devam edelim…

Tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar sosyal ve psiko-sosyal sorunlar yaşadığımızı sokaktaki hemen herkesin açıkça iddia edebileceği bir çağda yaşıyoruz. Fakat hem çözüm noktasında hem de sorunların üstesinden gelmek için nereden başlanacağı hususunda fikir sorulduğunda bu iddia sahiplerinin ortalıktan kaybolduğunu görüyoruz.

Sanki toplumu oluşturan bireylerin bir ailede yetişmediği, hatta gökten indiği gibi şaşırtıcı ve çocukça bir inanca sahibiz. Çünkü ailenin en iyi okul olduğu, çocukların asıl kişilik ve karakterlerini orada kazandığını görmezden gelmek işimize geliyor. Kendini hesaba katmadan ‘Neden bu haldeyiz?’ diye soranların ya da haberlerde gördüğü her olumsuz durum için ‘ne olacak bu memleketin hali?’ diyerek uzun uzun cık, cık edenlerin en başta kendilerinin de birer anne-baba olduklarını hatırlamadıkları ve ‘ebeveyn olarak nerede hata yapıyoruz?’ sorusunu kendilerine sormadıkları sürece bu durum devam edecek.

Nihayetinde fırsat kelimesi insan için, dünyevi ya da uhrevi anlamda kaçırılmaması gereken kazançlı bir durumu çağrıştırıyor. Bu nedenle tercihlerimizi gözden geçirmek, çağrışımların bizi götürmesini istediğimiz yer için hayatımız boyunca hiçbir fırsatı kaçırmayacak bir anlayışa ve önem sırasına sahip olmak zorundayız.

Dolayısıyla etrafınızda yardıma muhtaç bir insan, merhamete muhtaç herhangi bir canlı, tebessüm edilecek bir çocuk ve ya iyiliği çağrıştıracak her hangi bir şey olduğunda bunu mecaz anlamıyla “efsane fırsat” olarak değerlendirmeli; zorluklara sabredip varlıklara şükretmenin, hayatı arifane yaşamayı başarabilmemizi sağlayacak efsane fırsat olabileceğini hatırda bulundurmalıyız. Bununla beraber hali hazırda hala nefes alabiliyorsak, İlahi rızayı kazanmak için zaten gerçek ve büyük bir fırsatın içerisinde olduğumuzun da farkına varmalıyız.

Efsane ya da fenomen indirim reklamlarının her yerden çıktığı ve o reklamları izlemeden yolumuza devam edemediğiniz gibi iyilik yapmak ve iyiliği emretmek için karşımıza çıkan/çıkacak ‘efsane fırsatları’ hakkıyla değerlendirmeden hayatımıza devam edemeyiz.